Bana arkadaşını söyle…
“Birbirlerine karşı sevgi
ve anlayış gösteren kimselerden her biri, eş, yâren, yoldaş veya bir ortamda
birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik” diye tanımlanır arkadaş.
Arkadaşlık ise “Arkadaş olma durumu, birbirine dostluk ve sevgi ile bağlı
olma, yârenlik”tir.
Kişi kendisine uygun kimselerle
arkadaşlık kuracağı için arkadaşını tanıdığımızda o kişinin de kimliğini
öğrenmiş oluruz. İnsan arkadaşıyla bilinir ve tanınır. Çünkü kişi arkadaşından
bellidir. Bir kimsenin nasıl bir kişi olduğunu, kalitesine, değerini ve
kişiliğini öğrenmek isteyen, arkadaşının kimliğine bakması yeterlidir.
Atalarımız “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” derken buna vurgu yaparlar. Akıllıyla arkadaş
olan doğru işlere, deli ile arkadaş olan yanlış işlere bulaşır. “Deli ile
çıkma yola, başına getirir bela” atasözü bunu ne de güzel ifade eder. Gül
ile dolaşan gül kokar, kirli ile sarılan kir kokar. Kişi kiminle arkadaşlık
ederse ondan kendisine bir takım huylar ve alışkanlıklar geçer. “İsin
yanına varan is, misin yanına varan mis kokar.” Kişi arkadaşlık ettiği
kimseden muhakkak etkilenir. “Kır atın yanında duran ya huyundan ya
suyundan” der atalarımız. Yine “Üzüm üzüme baka baka kararır” atasözü
de arkadaşlık edenlerin birbirlerine huy aşıladığının tecrübesidir.
İnsanın arkadaşı aynı zamanda
onun yoldaşıdır. Yolculukta arkadaş ve arkadaşlık çok önemlidir. İnsanlar
birbirlerini yolculukta daha iyi tanırlar. Yol mu yolcu mu diye sorulsa cevabı
yine atasözlerimizde saklıdır. “Yoldan kal, yoldaştan kalma.”
Siyasi gündemi ittifaklar ve
onların birbirleriyle olan diyalogları oluşturmaktadır. İki bloklu bir ittifak
yapısı seçimlerin de sonucunu belirleyecek gibi duruyor. Bir tarafta mevcut
iktidar ile birlikte yol yürüyen Milliyetçi Hareket Partisi ile Büyük Birlik
Partisi ve mensuplarının oluşturduğu “Cumhur İttifakı”, diğer
tarafta Cumhuriyet Halk Partisi ile birlikte yol yürümeye çalışan İyi Parti,
Demokrat Parti ve Saadet Partisi’nin oluşturduğu “Millet İttifakı”.
Millet İttifakı’nın gizli ortağı HDP ve bu ittifaka ortak olmaya çalışan
Gelecek Partisi ile Deva Partisi var. Türkiye Değişim Partisi ile Memleket
Partisi duruma göre ayar çekmeye çalışıyor. Cumhur İttifakı’ndan yana
olmayacakları kesin de Millet İttifakı’nda nasıl yer alacaklarını planlamaya
çalışıyorlar.
Şimdi bu arkadaşlıkları gözden
geçirelim. Cumhur İttifakı’nda yer alanların misyon ve vizyonlarına
baktığımızda üçü de milliyetçi muhafazakar bir yapıdan geliyor ve siyasi
çalışmalarını bu minvalde yürütüyorlar. Parti tüzüklerinden siyasi
söylemlerine, siyasi geçmişlerinden, parti tabanlarına kadar her alanda
birbirleriyle uyumu söz konusudur. Birine oy veren bir seçmenin kendi partisi
olmadığında bir diğerine oy verme konusunda rahat olacağı bir birliktelik içindeler.
Birinin kırmızı çizgisi diğerinin de kırmızı çizgisini oluşturmaktadır.
Millet ittifakına baktığımızda
böyle bir yapıyı göremiyoruz. Bir tarafta dini ve milli değerlerle taban tabana
zıt, kaset kumpası ile liderini belirlemiş, taciz ve tecavüzlerle her gün
gündemde olan bir yapı olan Cumhuriyet Halk Partisi, diğer yanda Fetö ile
bağlantısı aleni olmuş ve Fetö desteği ile başbakan olacağını haykıran, milliyetçi
bir yapı olduğunu söyleyen İyi Parti. Bir tarafta bütün referanslarını
İslam’dan aldığını söyleyen ama inancına küfredenlerle ortaklık yaparak onları
halkın nezdinde aklayan Saadet Partisi, diğer yanda adıyla uzaktan ve yakından
alakası olmayan, bölücü terör örgütünün siyasi uzantısı Halkların Demokratik
Partisi. Diğerlerini zikretmeye gerek yok. Gerek yok çünkü niyetleri binde
bilmem kaç oy oranı ile iktidar olmak değil, iktidar olanı iktidardan düşürmek
için dün siyasi rakip gördükleriyle bugün arkadaşlık yapmaktan çekinmeyen
zevat.
Ne diyelim. Bu zevat için
atalarımız diyeceğini demiş zaten. “Bana arkadaşını söyle sana kim
olduğunu söyleyeyim.”