Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.36
Gram Altın
2928.06
BIST 100
9678.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Eylül 2019

''Bambaşka bir Ak Parti'' Arayışı…

BİR okuyucum özetle şöyle demiş:

“Şu an itibarı ile memleketi AK Parti’den daha iyi yöneteceğine inandığım bir yapı olsa, emin olun bunları ‘dert’ etmeyeceğim de, görebildiğim kadarıyla yok. Bana ne tabelâdan, bana ne o veya bu partiden, mesele memleket meselesi.

Allah sağlıklı, hayırlı ve uzun ömür versin;

Sayın Erdoğan bugün vefat edecek olsa, nasıl bir tablo oluşur?..

Muhaliflerin ‘hayırlı işler için’ bir araya gelebileceklerine ve ortaya ülkemizi iyi yönetebilir bir modelin çıkarabileceklerine ne kadar ihtimal veriyorsunuz?..

AK Parti’de bazı sıkıntılar var ama CHP’de şu anda ‘yerel seçim zaferi’nin etkisiyle ortaya çıkmayan iç çekişmeler çok daha fazla.

‘HDP ile yakınlığın dozu’, birçok ‘Gerçek Atatürkçü’ CHP’liyi rahatsız ediyor.

Bu CHP’liler, ‘CHP’nin omurgası’nı oluşturuyor… Şimdilerde o omurgaya ciddi yük binmiş durumda.

Öte yandan, İyi Parti’nin omurgası da CHP’lilerin taşıyamadığı yükü paylaşmak istemiyor.

Dolayısıyla…

AK Parti, birçok eksiğine gediğine rağmen memleketin hali hazırdaki en büyük partisi, açık ara en büyük partisi olarak hâlâ çok iddialı konumda. Birçok hatalı işin yapıldığını görüyor olmama rağmen, diğerlerine baktığımda, memleketi sadece ‘burası’nın toparlayabileceğini düşünüyorum. Nasıl toparlayabileceğini ise bilemiyorum. ”

Evet, okuyucum özetle böyle yazmış.

AK Parti seçmeninin psikolojisini yansıtan satırlar…

“Merhum İkinci Abdülhamit’i devirmek isteyen dış güçlere farklı saiklerle destek veren ve iş işten geçtikten sonra ‘pişmanlıklarını’ dile getiren vatan evlâtlarının durumuna düşmekten imtina eden milyonlarca vatandaş.

Nasıllar ve Niçinler?..

AK Parti’nin her seçim öncesinde hem esasta hem de stratejide vahim hatalar yapmasına üzülen, bozulan, “nasıl ve niçin”lerine cevap arayanlar…

“İstanbul Nasıl Kaybedildi?” sorusuna cevap ararken, AK Parti’nin (adeta) seçimi kaybetmek için ne gerekiyorsa onu yapmasına anlam vermeye çalışıyorlar.

Bu arada;

“Şer gibi görünende hayr olabilir. Belki de, insanımızın dün ile bugünü kıyaslayabilmek için çok kötü bir yönetimle karşı karşıya kalması gerekiyordu!” diyenler de oluyor.

Yerel yönetim seçimlerinde elde ettiği “zafer”, SHP’nin çöküşünün sebebiydi.

Yeni yönetimin, “benzemezler ittifakı” ile ve “fiilen muhalefet” pozisyonuyla devraldığı “yerel yönetim iktidarı”nda başarısız olacağını ve bunun da yakın geçmişi unutmuş olanları “uyandıracağını” söyleyenler çok.

Bununla birlikte AK Parti’nin bir an evvel toparlanmaması, bünyedeki büyük ve özlenen değişimi gerçekleştirmemesi halinde, işin iyice sıkıntıya gireceği yönündeki kanaatler de çarpıcı cümlelerle dile getiriliyor.

Bu tabandan tavana paylaşılan bir kanaat…

Öyle ki;

Sayın Erdoğan da tıpkı tabandakiler gibi “Bambaşka bir Ak Parti”ye işaret ediyor…

Değişim zordur, gayret edilirse olur

Başka değil, bambaşka…

Bu nasıl olacak?..

Bütün değişimler bir miktar hasar verir.

“Yeni oluşumlar” AK Parti’nin manevra alanını bir ölçüde kısıtlar…

Zira, “performans düşüklüğü”nden, “vatandaşla irtibat kesikliğinden”, vs.’den dolayı uzaklaştırılacak olanlar için “gidebilecekleri” adresler çoğalmış durumda.

AK Parti’nin “ince ayar” bir strateji izlemesi gerektiği de ortada…

Üstelik…

Öyle bir durum var ki, değişim süreçlerinde “kuruların yanında yaşların da yanması” gibi durumlar olabilir.

Gelenin gideni aratması da şaşılacak durumlardan değildir.

Bazen öyle mekanizmalar devreye sokulur ki, içinde bulunduğu şartlar göz önünde bulundurulduğunda başarılı sayılması gereken kişiler de yıpratılır, karalanır, gözden düşürülür…

Bunları yapanların, boşlukların “işlerine gelenler” tarafından doldurulması için çalışacakları da bellidir.

Son dönemlerde “aday tercihlerinde” vahim hatalar yapıldığı, bundan dolayı çok büyük zararlar görüldüğü ve artık böyle olmayacağı…

Adayların çok sağlıklı bir şekilde belirleneceği söylendi, söylendi, söylendi…

Sonra?..

Yine ciddi hatalar…

Aday tercihlerinde “Sayın Lider”in de şikayet edeceği kadar vahim yanlışlıklar yapılıyorsa, bir yerler aksıyor, yanıltıcı “bilgiler” geliyor demektir.

Adaylar ve stratejiler bakımından ciddi “sıkıntıların” meydana geldiği âşikar.

İstanbul Adayı olması gerekendi ama orada da “vahim strateji hataları” yapıldı.

Gerek adaylar gerekse stratejiler noktasında Sayın Erdoğan’ın istişare ettikleri vardır mutlaka.

Bugüne kadar kendisine ulaştırılan bilgilerin, dile getirilen veya yazıya dökülen tavsiyelerin ne kadarının “sağlıklı” ne kadarının da “sıkıntılı” olduğunu en iyi kendileri bilir…

Bugüne kadarki “hataların” bir ölçüde “telâfisi” var.

Bir yenilgi, eğer ders çıkartmışsanız ve ders çıkarttığınızı gösteren adımları atmışsanız bir “büyük zafer”in hazırlayıcısı olabilir.

Taban böyle düşünüyor.

Ve “sağlıklı” bir değişimin gerçekleşmesini bekliyor!

Faizsiz Ekonomi

Mesele çok:

Memleketin ekonomik durumu nasıl olacak?..

“Cari işlemler fazlası” vermek güzel, bununla birlikte “işsizliğin” azalması da şart.

Çoğu seçmen “kesesine” bakarak karar verir.

“Allah insanı gördüğünden geri koymasın” diyen de bir gerçeğe dikkat çeker:

İnsanoğlu (genellikle) daha fazlasını ister, en azından mevcuttan taviz vermemeyi arzu eder.

Sayın Erdoğan, dün gerçekleştirilen “Alternatif finansta yeni ufuklar” adlı etkinlikte “ekonomimizin hangi dönemlerde hangi saldırılara” uğradığını dile getirdi.

“Yürütülen mücadelenin başarısı için sağlam bir ekonomiye sahip olmanın” ne kadar önemli olduğunu vurguladı.

“Küresel ekonomide işaretleri ortaya çıkan yeniden yapılan eğilimini bir fırsat olarak gördüğünü” ifade etti.

İstanbul Finans Merkezi…

“Bankacılık dışı finans alanlarının dünyadaki merkezi olacak.”

“İslami finans ve finansal teknolojiler” alanındaki en büyük merkezin, en geç 2022 yılının başında hayata geçirilmesi hedefleniyor…

Bankacılık sektörünün toplam finans sistemimiz içindeki payının yüzde 90 olması sıkıntı verici bir durum..

Her yol bir şekilde “bankalara” çıkıyor…

Faizsiz sistem;

“Katılım bankacılığı” değil, “Katılım finans sistemi.”

Burası da önemli.

“Yastık altı” bu adımın atılması ile hareketlenecek, Sayın Erdoğan’ın beklentisi o yönde.

Faizsiz model arayışı…

Dedi ki Sayın Cumhurbaşkanı:

“Piyasadaki faiz oranlarına göre ayarlanırsa bu aldatmaca olur.”

Faizle mücadele…

Birçok mesele var;

İslam Ekonomisi…

Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü’nden yetişecek kadrolar…

Hayırlısı.

Eğitim meselesi…

Okullar açıldı:

Çocukların, Hz. Mevlâna’nın “pergel metaforu”ndaki vizyonla yetiştirilmesi önemli.

Öğretmenlerimiz hangi vizyonla yetiştiriliyor?..

Nice mesele:

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk defa oy kullanacak milyonlarca gencin ne kadarı, hangi “modele” destek verecek?..

Sosyal medyanın “gençlerdeki” algı şekillenmesindeki rolü ortada, bu alanda ne gibi çalışmalar yapılıyor?..

İşi gücü gece gündüz “yalakalık” sergilemek olan “çilesiz” sözde aydın takımının getirisi, götürüsü nedir?..

Suriyeliler meselesi nereye gidecektir; “Güvenli Bölge” arayışları, yönetilmesi iyice zorlaşan bu meselenin “yönetilebilir” olmasına ne ölçüde katkı sağlayacaktır?..

“Yargı Reformu”, memlekette “adalete olan güveni” ne ölçüde arttırabilecektir?..

Aileyi dağıtan İstanbul Sözleşmesi baskısından ne vakit kurtulabileceğiz?..

Bazı kanallardaki “FemiFaşist” programlar aracılığıyla neler yapılmak istendiğini takip edebilecek vakti yoktur elbette Sayın Erdoğan’ın…

Takım oyunu, takım oyunu, takım oyunu…

Olursa olur!..