Balkan-Çanakkale Ortadoğu ve bütünlük
18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferi'nin 102. Yılını dün kutladık. Unutulmasın; Çanakkale, Çanakkale ile sınırlı değildir. Çanakkale 600 yıllık bir İmparatorluğun külleri arasına serpilen yeni umutların tohumudur. Çanakkale'nin öncesi vardır, sonrası vardır. Öncesi ve sonrasını bilmediğimiz zaman Çanakkale askıda kalır. O zaman da ne almamız gereken dersler, ne de öğüneceğiz taraflarımız kalır. Sadece hoş seda ile avunuruz.
Çanakkale dendiğinde Balkan Savaşlarını bilmezsek Çanakkale'nin ruhundan haberimiz olmaz. Balkan Savaşları ile başlar aslında her şey. Balkan Savaşları hem yenilgidir. Hem de Çanakkale Zaferi'nin mimarıdır. Çanakkale Savaşı'nı devleştiren Balkan Harbi'ne katılan yiğitlerdir. Balkan Savaşı'nın tecrübesidir. Balkan Savaşı'ndan alınan derslerdir. Çanakkale Zaferi'ne tek başına baktığınızda Balkan Harbi'ne katılan yiğitlerin heybetini göremezsiniz. Çanakkale Destanı bir bütünlük içinde bakmadığımızda hep bir tarafımız eksik kalır. O zaman verdiğimiz 250 bin şehidimizin şahadetini de bu zaferi bize bahşeden diğer gazilerimizi de anlayamayız.
Çanakkale'de savaşan bütün birlikler Balkan Savaşına katılmış birliklerdir. Yıllar önce Balıkesir'de Çanakkale üzerinde derlemelerde bulunan Aydın Ayhan Hoca'mdan duyduğum bir hikayenin peşindeyim. 62 yıl sonra köyünü görmeye gelen bir Çanakkale Gazisi'nin hikayesi. Bu hikayeyi araştırırken yıllardır gözden kaçan ayrıntılar takıldı gözüme. İşte yukarıda zikretmeye çalıştığım gerçekler o ayrıntılardan sızıyor aslında. Tarihi olaylara tek başına bakıldığında gerçekler de yarım kalıyor.
O nedenle Çanakkale'nin öncesi ve sonrası en az Çanakkale Zaferi kadar önemlidir. İşte 62 iki yıl sonra 82 yaşında Ak Sakalı, Beyaz entarisi ile Arap kıyafetleri ile yanında bir torunu Sefa, Kilisli damadı ve oğlu Mehmet'le çıkıp gelen Recep Dede, halen köyünde ihtiyarların deyimi ile Arap Dede. Geldiğinde 62 yıl sonra bir de kızının varlığından ancak haberdar olabilmiş biri.
İşte bu Arap Dede'nin hikayesini araştırırken Çanakkale'nin sadece Çanakkale'den ibaret olmadığını gördüm. Çanakkale'nin Trablusgarp ile Balkan Savaşları ile başladığını gördüm. Çanakkale ile de bitmediğini; Doğu Cephesi, Yemen, Irak, Sina, Filistin olduğunu gördüm.
Bu hikayenin peşinde koştururken daha ne dramların yaşandığını da görüyorsunuz. Gazetecilikten dostum Ahmet Dinç anlatmıştı. Dinç Malatyalı. Balkan Savaşı sırasında Dedesi ve iki kardeşini askere alıyorlar. Önce Balkanlarda Savaşıyorlar. Ardından 1. Dünya Savaşı patlak verince Çanakkale'ye götürülüyorlar. Çanakkale'de kardeşlerden biri şehit düşüyor. Kazanılan zaferin ardından sağ kalan iki kardeşin birliğini Yemen'e götürüyorlar. Buradaki savaşlarda diğer kardeşi de şehit düşünce bizim arkadaşın dedesi kafayı bozuyor. Bu durumda memleketine gönderiyorlar.
Diğer taraftan Mustafa Kemal Atatürk'ün komutanı olduğu 57. Alay'dan örnek verelim. 57. Alay'ın temeli 1891'e dayanır. Sırası ile Trablusgarp'ta bulunur. Sonrasında Akka'da konuşlanır. Ardından Balkan Savaşları. Balkan Savaşlarında Vardar, Bilaç, Kırçova, Komanova, Manastır muharebelerine girer.
Çanakkale Zaferi'nin ardından orada kalmaz. Önce Galiçya Cephesine oradan Sina ve Filistin Cephesine. Sadece 57. Alay değil, Çanakkale Zaferini kazanan ne kadar önemli birlik varsa bu birlikler aynı zamanda Filistin Cephesi'nde de yer almıştır. Bu birliklerin Filistin Cephesine geldiğini duyan İngiliz Birlikleri birçok bölgede neredeyse kendiliğinden teslim olmuşlardır. Ancak İngilizler savaşın bittiği diğer bölgelerdeki 2 milyona yakın askeri Arap yarımadasına getirmesi ile başarılı olabilmişlerdir.
İngilizler getirdikleri 2 milyon asker sayesinde Filistin-Sina Cephesinde azınlık durumuna düşen birliklerimizi esir alabilmişlerdir.
Unutulmaması gereken diğer önemli nokta 1. Dünya Savaşı sonunda ağırlığını Çanakkale Savaşına katılan birliklerin olduğu Filistin Cephesinde 150 bin askerimiz esir düşmüştür. Mısır kamplarında uzun süre tutulmuşlardır. 15 Bin askerimiz kör edilmiştir. Bu askerlerimiz ancak 1. Dünya Savaş sonrası Osmanlı dağıldığında serbest bırakılmış, bunların 50-60 bini memleketlerine dönebilmiş, geri kalanların bir kısmı yollarda ölmüş, bir kısmı ise Mısır- Sina, Ürdün, Filistin, Suriye, Lübnan, Suriye hattı boyunca bu bölgelerde kalarak memleketlerine ulaşamadan kalmışlardır.
Unutmayalım Çanakkale'de ki 250 bin şehidin sağ kalan cephe arkadaşları Mısır'da, Yemen'de Filistin'de Irak'ta da savaşmış ve oralarda kalmıştır. Bugün ısrarla Türkiye'ye koşan Suriyeli diye de bazılarımız tarafından bilmeden küçümsediğiniz insanların çoğu Çanakkale'de destan yazan kahramanlarımızın torunlarıdır. Üzerimizde 250 Bin şehidin şahadeti, bir o kadar da yazdıkları destan sonrası Arap Yarım adası, Mısır, Kafkaslar da kalan geri dönemeyen kahramanların sorumluluğu vardır.
Kalın sağlıcaklau2026