Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
35.97
Gram Altın
2999.63
BIST 100
9465.61
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Ocak 2022

Bal dök yala modeli

Enflasyon zenginliği eriten felaket bir canavardır.

Bu canavarı alt edecek araçlar kullanılmazsa o zaman bu canavar kurbanını yavaş yavaş yer...

En sonunda ülke ekonomisine yapılan dış yatırım tamamıyla kesilir, içerideki kaynaklar da dışarıya kaçmaya başlar ve ülkenin iflası kaçınılmaz olur.

Ulusal paranın kullanımının azalması bu süreçte en belirleyici olan göstergedir.

Türkiye eski dönemlerde olduğu gibi neredeyse her yıl paraya bir sıfır eklenen dönemlere rahmet okutacak durumda.


Ama bu dönemlerin artık o kadar da uzağında değil.

Enflasyon canavarıyla mücadelede Türkiye’nin tek avantajı tüm dünyanın da aynı mücadeleyi veriyor olması...

Pandemi nedeniyle daralan ekonomiler, hükümetlerin bol ve ucuz para sağlama stratejileriyle ayağa kaldırılmaya çalışınca sonucu enflasyon oldu.

Geçen yıla göre Almanya yüzde 5,3 ile 1992’den bu yana en yüksek enflasyonu yaşarken Estonya yüzde 12,2 ile AB lideri konumuna yükseldi.

Avrupa ortalaması yüzde 5’e dayanmış durumda.

Silahlanma yarışı içindeki komşumuz Yunanistan da ise enflasyon çoktan bu ortalamayı aştı bile.

Tüm bunların dışında tüm dünyanın gözünü çevirdiği enflasyon oranı ise ABD’de...

Rezerv parayı basan ABD’nin enflasyondan mustarip olması tüm dünyanın başına bela olan bir mesele...

“Elin ecnebisi ekonomisini doğru yürütemiyorsa bana ne kardeşim!” diyebilirsiniz...

Ve çok da haklı olursunuz.

Ama şu meşhur, “Dünya artık küresel bir köy.” sözünün doğruluğu “Bana ne Amerika'dan!” denilen zamanları çok geride bıraktı.

ABD, yüzde 7’ye dayanan enflasyon oranlarını düşürmek için Kur Korumalı Mevduat Hesabı politikasına geçse bile kurtulamaz.

Çünkü Amerikan dolarının rezerv para olması, ABD’nin fazla doların enflasyon üretmesini engellemek için faiz artırmaktan başka çaresi olmamasına neden oluyor.

Mart’ta beklenen faiz artışı ile FED tüm dünyaya dağılan, köpük hâlindeki dolarları kendisine çekecek.

Bu köpük dolarları tutanların refleksi esasen bizdeki kredi çekerek dolara yatıranlarla aynı.

Yani risk iştahları yüksek.

FED’in yüzde 5’e kadar çıkarması beklenilen faize alternatif, güvenilir ve kazançlı araçlar sunulamadığı sürece Türkiye’nin tercih edilmesi için yatırımcının yüksek risk iştahına bakılacak demektir.

Türkiye bu anlamda bu faizcilere cazip bir seçenek sunuyor.

Tarihinde hiç batmamış.

Bir şekilde tüm krizleri atlatmış, en önemlisi ise Arjantin gibi borçlarının üzerine yatmak yerine günü gününe tüm alacakların taleplerini karşılamış bir Türkiye gerçeği var.

FED’in faiz artırmasının Türkiye’ye olan talebi düşüreceğine inananlar olsa da bence buna rağmen Türkiye cazip pozisyonda kalacak.

Yalnız yerli yatırımcıya üretilen finansal araçların yabancı yatırımcılar için Türkiye’ye yapılacak yerinde yatırımlara sağlayan “gelir garantili yatırımlar modeli” gibi yeni yöntemlere çalışmak gerekiyor.

Türkiye’nin pandemide bozulan tedarik zinciri için alternatif olma arayışını gören ve potansiyelin farkına varan Çinli firmalar Türk şirketlerle gizli anlaşmalar yapmaya başlamışken Batılı sermaye gruplarının da bu gerçeği görerek Türkiye’ye yatırım yapmasını sağlayacak araçlar üretilmeli.

Ekonomide kısa zamanda çok yol gitmek öyle kolay bir iş değil.

Uluslararası konjonktürün uygun olması ve iç dinamiklerin de buna ayak uydurması gerekiyor.

Piyasanın yatırım iştahı var ama oyunun kurallarına olan güveni zayıf...

Bunu sağlamlaştıracak mali kural ve vergi istisnaları gibi adımların atılması öngörülebilirliği artıracak yabancıların ilgisini de çekecektir.

Siyasette yaşanan gerilimi düşürülür ve ortak adımlar atacak seviyeye gelinecek bir atmosfer ise tam bir “Bal dök yala.” tadında iş olacaktır.