Bakü'den yükselen ses
Önceki gün Azerbaycan’da zafer sevinci ve coşkusu vardı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Yunanistan Başbakanı Kriakos Miçotakis, Avrupa Liderler Zirvesi’nde Türkiye aleyhine yaptırım kararı için ter dökerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte Bakü’de Zafer Şöleni’ni izliyordu.
Türk Komandolarının Bakü caddelerini inleten postal sesleri
dosta güven ve gurur verirken, Ermenistan’a bir daha işgal ve saldırıya
kalkışmaması yönünde güçlü bir mesajdı. Aynı zamanda tüm Avrupa’ya anladıkları
dilden bir uyarı... Yunanistan, açlıktan Almanya’nın elini eteğini öperken,
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklarını gasp etmek için Avrupa Birliği’ni
harekete geçirmeye çalışıyordu.
Benim de “Komando Asteğmen” olarak askerliğimi yaptığım Bolu
Komando Tugayı’ndan 2.783 Türk komandosu Azerbaycan ordusuna destek için
Bakü’deydi. Karabağ Savaşı’nda verilen şehit sayısı kadar sembolik bir kuvvetle
“Biz kardeşlerimizin yanındayız” diyordu. 2.783 şehit, Allah için, vatan için
canlarını ortaya koymuştu. Bu uğurda kolunu bacağını yitiren gaziler ise koltuk
değneklerine yaslanmış gözlerinde gurur ve yaş ile Ermenilerden aldıkları bir
orduyu donatacak büyüklükteki silahların geçişini izliyorlardı.
***
Osmanlı Kafkas İslam Ordusu’nun törenle Bakü’ye girişinin
üzerinden 100 yılı aşkın bir süre geçmişti. 1918 yılında önde süvarilerle
Bakü’ye giren Kafkas İslam Ordusu’nun başında Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa
vardı. Dağıstan, Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya’daki gönüllülerle birlikte 20 bin
kişilik bir askeri güçten oluşan bu ordu önce Gence’yi kurtarmış, ardından 15
Eylül 1918’de Bakü’ye girmişti. Bakü Muharebesi’nde verilen şehit sayısı
1.130’du.
Aynı yıl Van’ı Rus işgalinden kurtaran Ali İhsan (Sabis)
Paşa komutasındaki bir başka Osmanlı ordusu ise sınırı geçerek 8 Haziran
1918’de Tebriz’e girmişti. Osmanlı ordularının bu başarıları ne yazık ki,
müttefiklerinin yenilgileri yüzünden barış masasında yeterince
değerlendirilemedi. Yüz yıl önce sahada kazanıp masada kaybettiklerimizden
aldığımız dersle bugün ileriye daha bir güvenle bakıyoruz.
Bakü’de ayak seslerinin yeri göğü inlettiği komandoların
arkasındaki Türk kurmay zekâsı ve diplomatik gücü bugün daha güçlü ve etkili.
Sadece ateşkes anlaşması sonuçları ile yetinmeyeceğimiz, Ermenistan’da sular
durulduktan sonra kurulacak barış masasında Azerbaycan Türklerine yapılan onca
zulmün, katliamın ve verilen zararın hesabı sorulacaktır.
***
Karabağ Savaşı’nda büyük darbe alarak eriyen Ermeni
ordusunun ötesinde Ermeni ideolojisi de toprağa gömüldü. Yunanistan’ın Megalo
İdea’sı gibi Türkiye topraklarında gözü olan Ermenistan, bu savaşla birlikte
artık suçlamalarını, iddialarını ve sınırsız isteklerini Erivan topraklarına
gömmek zorunda. Nitekim Erdoğan – Aliyev zirvesinde Ermenilere karşı yapılan
barış ve Türkiye sınırlarını açma çağrısı, her gün daha çok fakirleşen ve
ekonomisi bozulan Ermeniler için Türk Milleti’nin büyük bir ikramı ve
alicenaplığıdır.
Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan ikili anlaşmalarda
hiç şüphesiz en önemlisi artık Kıbrıs gibi Türk insanının Azerbaycan’a Nüfus
Cüzdanı ile gitme kolaylığıdır. İki ülkenin tek millet, iki devlet olmasını pekiştirecek
bu uygulama iki ülke halkının çok daha hızlı kaynaşması sonucunu doğuracaktır.
Ben şimdiden Türk insanını önümüzdeki yaz Hazar kıyılarında tatil yapmaya davet
ediyorum.
Muhteşem Zafer geçişini taçlandıran sözler ise aynı gün
basın toplantısında İlham Aliyev’den geliyordu:
“Aziz kardeşimin liderliği sayesinde dünyanın birçok
ülkesinde, Türkiye hakkı, adaleti koruyor, ezilmiş hakların çıkarlarını
savunuyor. Bugün Erdoğan Türkiye’si dünya için bir örnektir. Bağımsızlık,
mertlik, cesaret örneğidir. Ve gelişmişlik örneğidir.”
Macron ve Miçotakis, AB zirvesinden sus pus dönerken, Türkiye, Doğu Akdeniz’de haklarını gasp ettirmeyeceğini Bakü’den tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyordu.