BAKIŞ AÇISI
Suriyelilerin konu olduğu her haber, haber kuruluşları için bir imtihana dönüşür. Medya kuruluşlarının haberi mi yoksa algıyı mı öncelediklerini kolayca öğrenebilirsiniz bu sayede.
8 Mayıs 2023 günü fidye için kaçırılan 12 yaşındaki Suriyeli çocuk boğularak öldürüldü. Olay Mersin’in Yenişehir ilçesindeki Çiftlikköy Mahallesi’nde gerçekleşti. Halid Hayanked isimli çocuk oturdukları sitenin bahçesinde oyun oynarken birden ortadan kayboluyor. Sonrasında da aileyi arayan bir kişi fidye olarak yüklü miktarda döviz istiyor. Hayanked ailesi polisi arıyor ve sonrasında çocuğu arama çalışmaları başlıyor. Güvenlik kamerası kayıtlarında yapılan incelemede çocuğun site dışına hiç çıkmadığı anlaşılıyor. Fazla bir vakit geçmeden apartmanın bodrumunda bir halıya sarılı halde çocukcağızın cesedine ulaşılıyor. Boğularak vahşice katledilmiş çocuk. Apartman görevlisi Hasan Cingöz şüpheli olarak tutuklanıyor. Allah kimsenin başına böyle bir acı vermesin. Hayanked ailesi evlat acısıyla yanıp kavruluyor şu an.
Suriyeli bir çocuk hunharca öldürüldü. Ana akım medya dahil neredeyse tüm haber siteleri yaşanan olayda çocuğun uyruğunu başlıktan vermeyerek paylaştı. Öldürülen değil de katil Suriyeli olmuş olsaydı büyük puntolarla, manşet üstünden bu haber servis edilecekti. Halkın ezici kısmında oluşan Suriyeli rahatsızlığının temelinde de bu tip manipülatif haberlerin etkisi olduğunu kim reddedebilir? Suriyeliler hakkında önyargılar oluşturabilecek tüm haberler büyütülürken, küçük bir çıngıdan büyük yangınlar oluşması sağlanırken; onların mazlumluğuna işaret edecek, toplumda empati ve merhamet oluşturacak bu tip haberler minyatürleştirilerek servis ediliyor.
Yaşanan medya olayındaki sıkıntı başlıktan ibaret değildi.Halid Hayanked’in katilinin hemen ulaşılabilecek fotoğrafları içinde medya kuruluşlarının çoğu onun rutin vesikalık fotoğrafı yerine güneş gözlüklü, sırıtan, adeta yaptığından zevk alan adam gibi duran resmini sitelerine koymayı tercih ettiler. Vahşice yapılan bir cinayetin şüphelisinin sırıtan fotoğrafıyla paylaşılan bir cinayet haberi. Suriyelilere ülkemizde reva görülen muamele bu şekilde ne yazık ki.
Mersin’de yaşanan olayların haberleştirilme dili tesadüf olabilir mi? 6 Nisan 2023 günü Kilis’te Gina Mercimek isimli 9 yaşındaki bir kız çocuğu öldürüldü. Oruçlu olan Gina, okul çıkışı evine giderken H. B. isimli şahıs tarafından kaçırıldı ve tecavüze uğradı. Bu yetmezmiş gibi boynuna briket asılan yavrucağız, bir su kuyusuna atılarak katledildi. Gina, iftara evine yetişemedi ne yazık ki. Bu meşum olaya ilişkin yapılan haberlerin çoğunda çocuğun uyruğu yine yer almadı. Suriyeli maktulse kısık sesle haberleştirildi; katil ise megafonla duyuru yapılarak sosyal medya hallaç pamuğu gibi atıldı. Oysa olması gereken tüm bu bireysel olaylara adli bir vaka olarak yaklaşmak, failin yahut maktulün uyruğu üzerinde toplumsal gerilimleri artıracak çalışmalar içini girmeden habercilik yapmak olmalıydı. Adli suçları, toplumsal travmalara dönüştürmek hastalıklı/zehirli akılların, fonlanmış ajandaların ve basit politik çıkar peşinde koşan muhteris siyasetçilerin işi olabilir ancak.
Sosyal medyada ve konvansiyolen
haber kaynaklarında Suriyelilerin en ufak açıkları servis edilmek için
beklenirken, başta muhalefet partileri olmak üzere pek çok siyasi kitle
yıllardır bu insanların ülkeden kovulmasını konuşuyor. Tüm bunlar yaşanırken
ülkemizdeki Suriyeliler geri dönüş için zorlama olursa intihar edeceğini ilan
eden haberler paylaşıyor. Bu kargaşanın, toz dumanın içinde, seçime günler kala
ülkemizin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gençlerle bir araya gelip
gönlümüze su serpiyor. Sorulan soru üzerine “Bu insanlar bizim ülkemize
geldiklerinde yani bunlar göçmendir diye biz bunları hemen tekme tokat
kovalayalım mı? Bu bir defa insani değil, vicdani değil, hepsinden öte İslami
değil.” diyen Erdoğan, “Suriyeli mültecilerin Suriye’ye gönderilmesini
savunamam. Bu zulüm olur” diyerek tarihi bir şahitlik yapıyor. Partilerin,
liderlerin Suriyeli nefreti üzerinden oy devşirdiği, ekonomik sıkıntılardan
dolayı halkımızda da muhacir rahatsızlığının yükseldiği süreçte yapılan bu
açıklama vicdanın, merhametin resmi haline dönüşüyor.