Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2497.41
BIST 100
9454.45
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Mart 2022

Bakan Kirişci'nin zor görevi

İnsanlar yerli ve milli tarımın, ekmek ve suyun hayati önemini tam anlamıyla ancak Covit-19 musibetinden sonra kavradı. Kısa bir sürelik sokağa çıkma yasağında bile yüz binler ekmek fırınlarına ve marketlere saldırdı. Kabul edelim ki yıllar boyunca toplumun geniş kesimlerince tarımın önemi unutuldu. Tarımda çalışanlar milli gelirden en az payı alanlar oldu. Çiftçilik, çobanlık doğrudan fakirlik ve hor görülme anlamına geliyordu. Milli gelir istatistiklerine baktığımızda milli gelirden en düşük payı tarım kesiminin aldığını gördük. Ülkemizde de gelişmiş Batı ülkelerinde çiftçi nüfusunun toplam nüfusa oranı göz önüne alınarak verimlilik kıyaslamaları yapılır ve tarım sektörünün aslında ne kadar verimsiz olduğundan falan bahsedilir.

Çiftçilerimiz tarlada, serada, ahırda çalışıyor. Şu an için bir gıda krizi öngörülmüyor. Koronavirüs ve Rus işgali krizi ne kadar etkisini sürdürecek bilmiyoruz. Tarımda ne kadar kendimize yeterliyiz? Ambarlarımız ne kadar dolu ve ambarda bulunan ürün çeşitliliği ne düzeydedir? Sebze ve meyvemiz bol, bunu biliyoruz. Hububat eh işte, ama özellikle hayvancılıkta ve bakliyatta ciddi bir sorunla karşı karşıya kalmamak için özellikle boş yer bırakmadan arazilerimizi ekmemiz gerekiyor. Bu döneme özel mevzuat kısa yolları oluşturularak atıl hazine arazilerinin ekilmesi gerekir. Bunun yanında DSİ’nin baraj gölü sınırları içinde olup barajın kuyruk bölgesinde yer alan, barajların su seviyesi aşağı indiği için açığa çıkan yüz binlerce dönüm verimli tarım arazileri boş duracağına ivedi bir düzenlemeyle ekilmeye başlamalıdır. Yaz için bu alanlara silajlık mısır ekilmesi mutlaka şarttır. Hayvan yeminde sorun riski büyük.

Türkiye tavuk ve hayvan yemi alanında büyük ölçüde soya ve mısır başta olmak üzere ciddi ithalat rakamlarına sahip. Bu krizin uzaması durumunda bu ürünler ithalat yoluyla gelmezse silolar boşaldığında hayvanların yiyeceği yemi kalmayabilir. Aman dikkat! Boş tarla kalmasın. Sadece Kızılırmak üzerinde kurulan baraj gölü sahalarında ortaya çıkan atıl tarım arazileri miktarı devasa boyutta. Bakanlık bunu hızlıca değerlendirmeli. Destekleme politikalarının karmaşık bürokratik süreçlerden sıyrılarak ülkenin ihtiyacı olan alanlarda doğrudan üretimi artırıcı politikalara dönüşmesi şarttır. Ülke genelinde çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olan araziler yüzde elli düzeyinde. Kaldı ki yüzde elli kayıtlılığın belki yarısı üreten çiftçiye değil toprak sahibine ait.

Simsarların eskiden köylünün elinden deri parasına oğlağı, oğlak parasına sürüsünü aldığı günlerdi. Değer zinciri halen çiftçiyi ezen bir durumda. Çiftçinin 1 liraya sattığı ürün tüketiciye en az 3 liraya ulaşıyor. Öyle bir yeni sistem kurmalıyız ki çiftçi ürünü 1,5 liraya satabilmeli, tüketici ürünü 2 liraya alabilmeli. Bizim arazimiz çoğunlukta dağlık, bizim coğrafyamız zor. Avrupa gibi, Amerika gibi tarımsal mekanizasyona her yerimiz uygun değil. Bizim ülkemizin dağlık coğrafyasını geniş çiftçi gruplarıyla işletebilmemiz mümkün. Bu şekilde çok sayıda aile çiftçiliği sayesinde dünyanın organik ürün merkezi olabiliriz.

Tarım ve Orman Bakanlığı sulama altyapısı yatırımlarını ön plana alırken, orman ürünleri geliştirmeli, girdi maliyetlerini düşürmeli, satışta simsarlar dönemi tedrici olarak kaldırılmalı ve kooperatifler dönemi başlamalı. Dünya piyasalarında değeri olan ürünlerin ekilmesini teşvik etmeli ve markalaşma, satış organizasyonlarını yapmalı. Sadece sarımsağın dünya pazarı 30 milyar dolar. Türkiye neden gen kaynağı olduğu sarımsakta dünya lideri olmasın. Ama şimdi kendi ürünümüz sarımsağı dahi Çin’den getirir olmuşuz. Böyle birçok ürün var. Bu şekilde spesifik ürünleri çiftçi devlet el ele dünya pazarlarına sunmalı. Tarım ve Orman Yeni Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci Bey, halkın büyük kesiminde büyük umut ve heyecan yarattı. İşin ehli, bilgi ve birikim sahibi. Özellikle önce masada değil sahada görev alacak, çiftçiye köylerde danışmanlık yapacak, üretimi artıracak en az on bin mühendis alımı yapılmalı. Tarım bizim geleceğimiz, varlık ve yokluk savaşımız olacak. Ardından İthalat ve rant odaklı düşünen teknik adamların, bürokratların yerine ihracat odaklı düşünen yerli ve milli isimleri kadrosunda ön plana almalı. Ben biliyorum ki tarım teşkilatının içinde ne cevherler var. Türkiye, işin ehli, birikim ve tecrübesi olan yerli ve milli bu cevherlerle tarımda bir destan yazabilir. Yeter ki emanetler ehillerine verilsin.