Bakan Gül’den önemli açıklamalar
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığının 2020 bütçe sunumunu yaparken önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle “Değil üç buçuk yıl, üç yüz yılda geçse de bu topraklar, bu millet, bu devlet ve Türk yargısı 251 şehidimizin, 2193 gazimizin emanetini asla unutmayacaktır. Bu devletin 40 yıl hücrelerine sızmış bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. 40 günde “bu örgütle mücadeleyi bitirdik” demenin doğru olmadığını biliyoruz” sözleriyle adalet mekanizmasının, yargı mensuplarının başta FETÖ ile mücadele olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadelede, gece gündüz demeden adliye koridorlarında adalet nöbeti tutmaya ve hukuk kuralları içerisinde tavizsiz bir şekilde mücadele etmeye devam edileceklerini net bir biçimde ortaya koydu.
****
15 Temmuz ihanet girişimiyle tüm kurumlarda olduğu gibi yargıda da büyük bir tahribat yaşandı ve büyük bir temizlik operasyonu yapıldı. 3926 yargı mensubu FETÖ iddiasıyla görevlerinden atıldı. Yani yargıç ve savcıların neredeyse dörtte biri mesleklerinden tasfiye edildiler. Türkiye’de FETÖ ile amansız mücadele eden birinci insan Başkan Erdoğan’dır. İkinci insan da şahsımca Bakan Abdulhamit Gül’dür. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, hayatını, inancına, davasına, ideallerine ve ülkesine adeta vakfetmiş bir siyasi kimliktir. Önünde, arkasında, sağında, solunda kötü ve kötülük, çıkar ve rant, Fetö ile gönül bağı ve ihanet asla olmamıştır. Yaşamını adeta vatanına, davasına ve aziz milletine hizmet etmek için adamıştır.
****
Bütçe konuşmasının devamında Bakan Gül, “Yargının kendi doğal yani Anayasal mecra içerisindeki işleyişine karışamayız. Ama bu işleyişi sağlayan yasal ve kurumsal çerçeveyi geliştirmek, iyileştirmek için yürütme olarak bizim ve yüce meclisin görev ve sorumlulukları da bulunmaktadır” sözleriyle son dönemde, yargının verdiği kimi kararlar veya tahliyeler üzerinden yargıyı tümden yıpratacak, töhmet altında bırakacak, hâkim ve savcılara toplumsal baskı yaratacak, eleştiri sınırlarını da aşan kimi haksız ve hakkaniyetsiz yaklaşımlara olan tepkisini ve eleştirisini de dile getirdi.
****
Muhakkak ki tüm kurumlardan fazla FETÖ, yargıda büyük bir tahribat yarattı. Adeta bir yargıç neslini, hafızasını, tecrübesini yok etti. Dile kolay yargıç ve savcıların ¼ mesleklerinden tasfiye edildiler. Ama bunca ihraç ve sorunlara karşı çok kısa bir sürede yargıyı toparlayan, ayağa kalkmaya ve eski saygınlığını kazanmaya başlayan bir adalet sistemine Bakan Gül’le kavuştuk.
****
Şüphesiz yargıçlar, suç işleyenin kimliğine, ideolojisi ve dünya görüşüne göre değil, kanunlar neyi gerektiriyorsa ona göre davranmalı ve ona göre karar vermeli. Emin olun “yargı ne kadar tarafsız, bağımsız, kaliteli ve adil olursa, yargı üzerinde yapılan tartışmalar ne kadar azalırsa, toplum nezdinde de yargının kalitesi, duyulan güven, onur ve saygınlığı o derece artacaktır. Hem yargımız için hem de şahsi adalet güvencemiz için çok daha hayırlı sonuçlar doğuracaktır.”
****
Yargının tek ideolojisi adalettir. Ayağa kalkmaya, toparlanmaya, onur ve saygınlığını tekrardan yükseltmeye çalışan bir adalet sistemine destek olmak lazım. İşimize gelmeyen her kararda sosyal ve toplumsal baskı kurmamak lazım. Özellikle kamuoyunda bilinen, ideolojik ve düşüncel bazda kendimize karşıt gördüğümüz kimi şahısların davalarında verilen her BERAAT veya TAHLİYE kararında, kararı veren hâkimleri eleştiri sınırlarını aşacak şekilde itham eder, hedefe koyar, suçlarsak; ayağa kalkmaya, değişim ve dönüşüm yaşayama, adil ve tarafsız olmaya çalışan adalet sistemine büyük zarar vermiş oluruz.
****
Yargıçlar, kararlarını toplumun duygularına veya beklentilerine göre vermez. Anayasa ve yasalara göre verir. Yargı, hiçbir yerden ve hiçbir kimseden emir almaz. Yargının tek emir aldığı yer Anayasa ve yasalardır. Bakan Gül’ün vurguladığı gibi Anayasamızda “mahkemeler şu grubun, bu zümrenin adına karar verir” demiyor. “Türk milleti adına karar verir” diyor. Çünkü yargı milletin yargısıdır. Muhakkak ki eksiklik ve aksaklık yargıda da var. Kimse her şeyin dört dörtlük olduğunu iddia etmiyor da. Ama reformlarla, paketlerle, üstün bir performansla, eğitim ve seminerle ayağa kalkmaya, eski saygınlığını ve onurunu kazanmaya çalışan bir adalet mekanizmamız var.