Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.71
Gram Altın
2434.42
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Şubat 2022

Bakan değişince ne değişir

Daima hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir millet bulunur. Geriye doğru baktığımızda en az 150-200 yıldır halkımızın adalet konusunda şikâyetleri devam edegelmiştir. Pek çok hükümet değişmiş, bakan değişimleri görülmüştür. Gerek içişleri gerek adalet bakanlıkları bağlamında meseleye baktığımızda bakan değişimi bir çözüm getirmemiştir. Sorun, tek yönlü olmayıp çok boyutludur. Ancak kesin olan bir şey var ki, hukuku, hukuka uygun şekilde uygulamadığımız ve bu irade, yöneticilerden başlayarak, topluma hâkim olmadığı sürece adaletten bahsetmek hayal olur.

Adaletin olmadığı veya çok yavaş olduğu yerde mafya eli ile adalet arayışları başlar. Her 20 yılda bir deniz dalgası gibi mafya veya sair illegal yapılar çok açık şekilde göze görünür hale gelmektedir. Aslında mafyanın göze görünür hale gelmesi bir zafiyetler zinciri olup, bir değişimin işaret fişeği niteliğindedir.

Halkımız artık adliyede adalet aradığında ortalama en az 5 sene süren davaların var olduğunu ve ayrıca adliyenin adalet üretmediğine inanmaktadır… Aslında mafya olmanın da bir usulü vardır: Mafyanın çok olduğu, hatta mafya kavramının bile üreticisi olan İtalya’da mafya, “adaletin tesisine hizmet ederiz, mahkeme kararının olduğu yerde biz olmayız” şeklinde kendisini ifade etmişken, her kim devleti, devletin mahkemesinin kararını, tanımıyorsa ve hukukun dışına çıkmışsa devlete başkaldırmış, bu başkaldırılar kadar da devleti otoritesi zaafa uğramış demektir.

Bir ülkede bir kişi bile kendisini mafya olarak ifade edebilecek cesareti gösterebiliyor ve adliyeye gidilmesi halinde adaleti illegal yöntemlerle tesis edeceğini beyan edebilecek cesareti gösteriyorsa, o ülkede hâlâ çok ciddi bir istihbarat zaafiyeti, içişleri bakanlığının ve adalet bakanlığının devletin gücünü herkese hissettiremediği bir işleyiş var demektir. Yakın zamanda bir avukat meslektaşımızın göz göre göre silahla infaz edildiği ve faillerin bunu yapmaya cesaret edebildiği bir ortamda adalet bakanı değişince ne değişir, içişleri bakanı değiştiğinde ne değişecek…! Hukukun işlemesi için, hukukun dışının temizlenmesi, suç işlemekten korkmayan yapıların ve düşünce biçiminin kökünün kurutulması ön şarttır. Devletin adaleti tesis etme görevini yerine getirmesi esastır, devlet içinde mikro/illegal yapılar bulunması devlet otoritesinin zafiyetinin ifadesidir.

Geciken adaletin ve adaletsizliğinin zenginleşme aracı haline getirilmiş olması da, ayrı bir sorundur.

Devletin, kendi derin operasyonlarını yapan bir birimi bulunabilir, ancak bunun da bilinir olmaması, sessiz bir şekilde devletin güvenliğine hizmet etmesi bir kurumsal pratiktir, ancak bu iş ve işlemler için bile mafyatik yapıların göze görünür kılınması, toplumda hukuka ve hukuk devletine inancı zedeleyeceği için o tarafta sessizlik ve görünmezlik esastır.

Sistemin komple, bütün bileşenleri ile revize edilmesi şarttır. Başkanlık sistemi de bu değişimi sağlamaya elverişli bir yönetişim modelini kurgulamaya uygun bir zemin sunmaktadır, eğer temiz ve adaletli bir toplum isteniyorsa…