Bak sen şu darbe severlere!
Siz çok akıllısınız ama bizler salağız öyle mi?
Tehlike bitti, zaten hepsi senaryoydu, sizi kandırdılar dediğinizde bizim de aklımız bulanacak ha!
Nihayet gaflet uykusundan geç de olsa uyananlar yaptığımız uyarılara kulak vermeye başladı. Onları şimdilik ayrı tutuyorum.
Sevgili okurlar inanın bundan 100 yıl sonra tarih bu günleri yazdığında bizlerde yaptığımız işe göre o sayfalarda yer bulacağız.
Kimimiz Seyit Onbaşı, Kara Fatma, Nene Hatun, Bulgar Sadık, Çerkez Ethem,kimimiz ise nice isimsiz kahramanlar gibi anılacağız.
Kimileri ise Damat Ferit gibi Sait Halim gibi lanetle yer bulacak o sayfalarda.
Bugün gerçekleştirilen kesinlikle darbe girişimi değildi.
Yapılmak istenen yönetimi ELE geçirmek değil, yönetimi ELE vermekti. Darbecilerin planı asla mevcut yönetimi yok edip yerine yeni isimlerle yeni bir Türkiye oluşturmak değildi.
Onların amacı basitçe şuydu: Öncelikle İstanbul ve Ankara'da kritik noktaları ele geçirmeye çalıştılar değil mi?
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Boğaz Köprüsü, Emniyet Müdürlükleri, MİT, Genelkurmay, Başbakanlık ve neticede Cumhurbaşkanlığı Külliyesi. Türkiye'nin asli hareket noktalarını işlemez hale getireceklerdi.Buraları bombalayıp yakıp yıkmalarından bunu anlıyoruz. Burada yeni bir yönetim kurmak değil mevcut yönetimi yok etmek çabası vardı.
Bu sırada Marmaris'teki suikast girişimi başarılı olsaydı Cumhurbaşkanımız, liderimiz başımızda olmayacağından kalabalık halk yığınları ne yapacağını bilmez bir şekilde dağılacaktı ve belki de mukavemetimiz kalmayacaktı.
Bütün bunlar yapılırken diğer şer odaklarının oturup film izler gibi ülkemizde yaşananları izleyeceğini mi sanıyorsunuz? Tabii ki hayır.
Plan şuydu: Darbeciler, İstanbul ve Ankara'yı darmadağın ettikten sonra Güneydoğu bölgesi yol geçen hanına dönecekti. Öncelikle 10 bin civarında DAİŞ militanı Hatay'dan girip İskenderun, Adana, Kahramanmaraş bölgesini işgal edeceklerdi. Ordu komuta kademesi zayıfladığından bunlara müdahale şansımız olmayacaktı. Hemen ardından ABD'nin açıkça destek verdiği ve terör örgütü olarak görmediği PYD, PKK ile birleşip Güneydoğumuzda Hakkari- Diyarbakır hattından yukarı Kars'a kadar olan bölgeyi kontrol altına alacaktı.
Bu sırada da DAİŞ boş durmayıp ilerleyişini Ankara'ya kadar sürdürecekti. Kendi yönetimlerini kurmaları için teşvik edilen darbeciler İstanbul ve Trakya'nın yanısıra Ankara'ya kadar olan bir hatta Bursa ve İzmir'in de içinde olduğu küçük bir alanda hakimiyeti sağlamaya çalışacaklardı. Bu sırada Fethullah Gülen de Türkiye'ye dönerek hükümetler üstü bir yetkiyle karşımızda olacaktı.
Sonraki yıllarda Türkiye Cumhuriyeti diye bildiğimiz topraklar belki de başka bir isimle ve küçücük bir alanda hayatına devam edecekti.
Doğumuzda kurulan Kürt devleti bölgede İsrail ile birlikte egemen güçlerin ileri karakolu görevini yürütecekti.
İşte sevgili okuyucular asıl amaç buydu.
Yönetimi ELE geçirmek değil yönetimi ELE vermekti.
Şimdi "evinize geri dönün sokağa çıkmayın" diyenler senaryo diye zırvalayanlar neye hizmet ediyor umarım anlatabilmişimdir.