BAHTİYAR AYDIN GERÇEĞİ
Bir gün kalmıştı, evet evet, sadece bir gün kalmıştı ki zaman aşımından dolayı kapanacaktı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi Lice ilçesinde 22 Ekim 1993 günü Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ölümüyle sonuçlanan olaylara ilişkin dosyayı zaman aşımına kurban etmedi.
Ama gelin önce 1993 yılında meydana gelen bazı olayları ve subay cinayetlerini hatırlayalım:
1992 sonu itibariyle Türkiye bir yol ayırımına sürüklenişinin emarelerini 1993'ün başından itibaren gördük.
23 Ocak 1993, Uğur Mumcu katledildi ve suç İslamcılara yüklenerek olay kapatıldı.
5 Şubat 1993,Adnan Kahveci şaibeli bir trafik kazasında öldü.
Eşref Bitlis17 Şubat'ta uçağının düş/ürül/erek hayatını kaybetti,
Özal'ın gayretleriyle 20 Mart'ta PKK ateşkes ilan etti,
17 NisanTurgut Özal şaibeli ölümle vefat ediyor.
24 Mayıs'taPKK Bingöl-Elazığ karayolunda 33 askeri katletti.
2 TemmuzMadımak katliamı,
5 TemmuzBaşbağlar katliamı,
22 Ekim 1993Bahtiyar Aydın öldürüldü ve aynı gün PKK Siirt'in Derince mezrasını bastı, 22 köylü katledildi.
25 Ekim1993 başka bir acının tarihi:
ErzurumYavi'de PKK 38 köylüyü öldürdü, 50 yaralı.
Cem Ersever, 4 Kasım 1993 günü Elmadağ'da ölü bulundu.
Şimdi tekrar Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'a dönelim, Kürt Sorununun çözümünün önündeki en büyük engelin JİTEM olduğunu gören Tuğgeneral Bahtiyar Aydın inanılmaz bir şekilde katledildi. O dönem ve sonrasında ulaştığım Liceliler, "NE O GÜN NE DE o hafta LİCE'DE ÖRGÜT TEK BİR KURŞUN ATMADI, AMA JİTEM dediğimiz güçler 7 GÜN BOYUNCA DUVARLARA, TAŞLARA RASTGELE ATEŞ ETTİ" diyeyeminlerettiler. (Sanırım bu rastgele atışlar da rahmetli Bahtiyar Aydın'ı katledenlerin verdikleri çatışma süsüdür.)
Emekli Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz bu süreçte yaşananları şöyle anlatıyor: "Yapılması gereken hiçbir şey yapılmadı. Konu ile ilgili yaptığımız toplantıda çok olumsuz ortam oluştu. 'Devlet zarar görür' dendi. İşin içinde devletin bir albayı var. O toplantıda işler koptu. Ve bu olayın kapatılarak, ifadelerin sil baştan yeniden alınmasına karar verildiu2026 Beni de hemen anında soruşturmadan el çektirdiler, görevden aldılaru2026 Bahtiyar Paşayı vuran PKK'lı itirafçıyı helikopterle bölgeye getirmişlerdi."
Olayda kullanılan silahın daha sonra Diyarbakır DGM'ye kadar gittiğini ifade eden oğuz: "Sonra o silaha ne oldu bilmiyorum. İzini kaybettik. TSK'nın envanterinde olan bir silah değildi. Bu bir kanas'tı."
Bir zamanlar PKK içinde 2 numaraya kadar yükselen ve şimdi Diyarbakır F tipi Cezaevinde bulunan Şemdin Sakık General Bahtiyar Aydın'ın öldürülmesiyle ilgili Akit Gazetesine gönderdiği mektupta "Bahtiyar Aydın'ı 'çatışma var' diyerek Lice'ye getirip orada, hemen helikopter pistinde vurdular. O zaman alandaydım. Anında kendilerini telsizden aramış, 'Paşanızı vuracak kadar kudurdunuz' dediğimde küfrederek telsizi kapatmışlardı" diyor.
Bunlar dört bilinmeyenli denklem değildi. Bölge halkı dezenformasyonlara rağmen en karanlık eylemin bile kimler tarafından tezgahlandığını 1-2 gün içinde öğrenebiliyordu. Lakin kim sizi dinlerdi ki?
Bilinen şu ki Kürt sorununun şiddetle bitirilemeyeceğini ve bölge halkının kazanılması gerektiğini dile getiren Bahtiyar Aydın, JİTEM'e de karşıydı. Bu sorunu kaçakçılık, silah ticareti, uyuşturucu trafiği sebebiyle sürdürmek isteyen karanlık güçler kendilerine JİTEM'de yer buluyorlardı. Bu yapılanmaya karşı olan herkes savaş isteyen tarafın menfaatlerine ters düşüyordu.Öldürülen subayların ortak özelliği;
"JİTEM olduğu sürece savaş sürer, Kürt Sorunu silaha mecbur bırakılır, o halde JİTEM çökertilmeli" düşünceleriydi.
Şimdi ise savcı "Lice olaylarının mizansen olduğunu, Lice'ye saldıranların PKK'lı olduklarını gösteren hiç bir kanıtın 20 yıldır ele geçirilemediğiniu2026" iddia ediyor. Bu durumda savcı "Rahmetli Bahtiyar Aydın'ın uydurma bir ihbarla Lice'ye çekildiğini, askeri yetkililerin açıklamalarının aksine Aydın'ın jandarma garnizonu içindeki bir yerden keskin nişancı atışıyla vurulduğunu, yani Aydın'ın TSK içinden birileri tarafından vurulduğunu ve olayın suçunun PKK'ya atıldığını iddianamesinde ileri sürmüştü." Geçen hafta bu iddialarla ilgili ilginç bir ayrıntı ortaya çıktı. Buna göre; Aydın'a Lice'ye git emrini İlker Başbuğ vermişti. Buna Başbuğ'un avukatı "B. Aydın'ın Lice'ye gönderilmesinin müvekkili olan İ. Başbuğ'la alakası yoktur" meyanında cevap geldi.
Ne kadar inandırıcı!?
O tarihte olan biten her şeyi bilmesek de 1993'teki bu tür hain planların PKK'nın kitleselleşmesine ve taban genişletmesine hizmet ettiğini çok iyi biliyoruz.
Ve elbette bunun kime yaradığını dau2026
Twitter: @ahmetay_