Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Eylül 2021

Bagram ve Mamak bağlamında

Bagram Cezaevi’nde binlerce Afganlı işkenceden geçirildi.

11 Eylül 2001’de ADB’deki İkiz Kulelere yapılan saldırılar bahane edilerek Yeni Dünya Düzeni planı devreye alındı.

Afganistan işgal edildi.

Irak, bölündü.

Ebu Gureyp’te işkenceciler yeni yöntemler geliştirdiler.

Guantanamo modeli dünyanın çeşitli bölgelerine yaygınlaştırıldı.

1979’da Sovyetler’i Afganistan’ı işgale çağıran Babrak Karmal’la 2001’de ABD’nin emrine girenlerin yok aslında birbirlerinden farkları…

12 Eylül 1980’de demokrasiye el koyanlar da bunların yoldaşları…

Kırk bir yıl önce bugün…

12 Eylül 1980…

Türkiye’de darbe yapıldığında tiyatroda “sanatsal etkinlikteki ABD Başkanı’na “ Bizim çocuklar idareye el koydular.” diyerek ‘müjdeyi’ verdiler.

Darbecilerden havacı general, ABD’den yeni dönmüştü.

Bagram’da, Ebu Gurep’te uyguladıkları işkenceleri, başta Mamak ve Diyarbakır Cezaevleri olmak üzere her yerde uyguladılar.

27 Mayıs 1960 cuntasının Yassıada’da yaptıkları da buna dahildir…

Yüksek Adalet Divanı’ da “bizim çocuklar”dan oluşuyordu.

“ Bir ülke ki gökler boru içinde / Akıl olmazların zoru içinde” idi.

İşkenceler, sürgünler, idamlar ve yasaklar…

İnançlara, düşüncelere, hayat tarzlarına vurulan zincirleri demokrasi ve insan hakları kisvesi altında onur nişanesi gören gafiller bugün de fırsat kolluyorlar.

Mamak Cezaevinde İstiklal Marşı’nı defalarca okutturarak onu bir işkence aracına dönüştürenler, Diyarbakır’da oğlunu ziyarete gelen anneyi Türkçe konuşmadığı için cezalandırıyorlardı.

Aynı zamanda bu bir fitne tohumu idi.

Bunun terörü meşrulaştırma girişiminden başka bir şey olmadığı 1984’ten sonra daha iyi anlaşıldı.

Kılıkkıyafet / başörtüsü yasakları ülkeyi nefessiz hale getirmişti. TCK’nin, 141,142 ve 163. maddeleri yağlı bir urgan gibi milletin başında sallandırıldı.

Partiler, dernekler, vakıflar kapatıldı.

Yakın tarihin hafızası arşivler ve demokratik tecrübe yok edildi. Böylece toplum lidersizleştirilmek istendi.

Her yer Bagram’dı…

Başörtüsü yasağı, işkencelerin en dayanılmazlarındandı.

YÖK’ün Disiplin Yönetmeliği’ndeki 17. madde değiştirilerek başörtüsüne özgürlük getirilmek istendi ama değişikliğin iptali için laikçi jakobenler dava açtılar. Değişiklik iptal edildi.

Hem de : “Bu değişiklik başörtüsüne serbestlik getirmemeli ”diyerek…

Niyet okuyorlardı.

Böylesine güçlü, güvenilir bir adaletleri vardı(!)

1993’te Turgut Özal’ın vefatı sonrasında gemi azıya aldılar.

28 Şubat sürecinin “bizim çocuklar”ı gazete manşetlerini dahi belirleme yetkisine sahip olduklarını vehmetmeye başladılar. “Gerekirse silahla” başlığıyla hükümet ve milleti tehdit ettiler.

Milletvekiline başörtüsünden dolayı milletvekili yemini ettirmediler, Meclis’ten attıkları yetmezmiş gibi vatandaşlıktan da çıkardılar.

Sınavlarda soruların tamamına doğru cevap verilse bile yanlış sayıldı. Çünkü katsayı, zulmün katsayısıydı.

Lakin zulümle abat olunmazdı.

2009’da askerî personelin askeri olmayan suçlardan dolayı sivil mahkemelerde yargılanma yolu açıldı.

12 Eylül 2010’da ise anayasa değişikliğini halkın onaylaması, darbeciler için sonun başlangıcıydı.

12 Eylül 1980 darbesini yapanlar hakkında suç duyuruları yapıldı.

7 Nisan 2011’de başlayan soruşturmalar, 4 Nisan 2012’de yargılamalara dönüştü.

“Yargılanamazlar” diyenlerin bir kez daha maskeleri düştü.

Yerel mahkeme müebbet hapse mahkum etti, rütbeleri söküldü.

Ancak Yargıtay’da temyiz safhasında zanlılar öldüklerinden dava düştü, karar kesinleşmedi.

Fakat 28 Şubatçı cuntacılar, müebbetle şu anda hapishanedeler.

Cuntaseverler üzgün…

Artık ihtişamlı(!) günlerin gelmesi hiç mümkün değil.

Nasıl ki Hamit Karzai Havalimanı’nda yapayalnız kalakaldılarsa, ABD bir kez daha burada da “çocuklarını” yüzükoyun bıraktı.

Her ne kadar Pensilvanya’daki alçağını korumaya devam etse de “işe yaramaz” olduğuna karar verdiğinde ona da Bin Ladin’e yaptığının aynısını yapacaktır.

Türkiye’deki Karzailer de ABD’den ‘demokrasi’ bekleşiyorlar.

Kadını, örtüsünden soyarak özgürlüğüne(!) kavuşturacaklar.

Dua yasağıyla da “laikliği” koruyacaklar.

“Bizim çocuklar” ya…