Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2965.03
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 May 2017

Bağirma, çağir! /Ezan

Bir ara bir müezzinimiz vardı. Hiç unutmam. Bizi sabah namazına sırtımıza aniden vurarak uyandırır ve "Kalkın ulan!" tarzı bir söylenme ile bütün uykumuza pişman ettiririrdi. Onun uyandırdığı hiç bir sabah, hiç bir rüyamızı hatırlayamazdık. Uykumuzu bir günah gibi algılardık. Sesini kürek filan gibi kullanabilme maharetine sahipti. Sabah namazına güzelce sövülüp dövülerek durmuş olurduk. Artık ondan sonraki huşumuzun kalite düzeyi Allah ile bizim aramızda kalırdı... Hatta, gözler açılmış fakat gönül iyice kapanmış vaziyette bir aralık beklerken, bazen ruhumuz inatlaşırdı. Ona inat kalkmayacağız işte derdi iç ses, iç koro... Fakat "Hiç başkalarına inat için yaşamaktan, hayattan vazgeçilir miymiş? İlk yakınlıktan, secdeden..." Der, devam ederdik. Doğrusu iyi ve güzeli bir başkası onu kötü örnekliyor, olumsuz oynuyor diye terk etme gibi bir erginliğe yüz vermemeyi çoktan öğretmişti büyüklerimiz. Mevlana'nın hikaye ettiği, tam İslam olacakken çirkin sesli müezzinin bahanesiyle Müslüman olmaktan vazgeçenin o ergenliğini de anlayamıyorduk bu yüzden. Bir hakikatin, farklı öznelerce örneklendirilmesindeki çeşitlilikler içinde olumlusu da olacaktır, olumsuzu da...Bir şeyden iyi etkilenmişsek, başka hiç bir olumsuz örnek bizi o üst etkiden, o yoldan çeviremez. Hatta daha iyi örnekler olma azmini kuvvetlendirir. Tabii ki her tür etkiye açığız insan olarak. Maruzuz yine de...

Bu müezzin de bana bazı ilhamlar verdi, bu kötü sesine rağmen. Mesela bazı sabahlar ondan önce uyanıp, onun evinin dış kapısına çaprazlama tahta çakıp çıkamayışından emin olarak minareye bir koşu çıkıyor, sanat musikisine iyi geldiği söylenen o sesimle bir güzel okuyordum ezanı. Kadın sesi olduğu anlaşılmasın diye biraz kalınlaştırmam gerekiyordu tabi. Yoksa mazallah İç Anadolu gibi bir bölgede sabahın göründe( köründe değil, sabah kör değildir) bir toplumsal infial! Hakikaten cinsiyetime rağmen ne çok ezan okumak istemişimdir. Ne çok müezzine bu yüzden kızmış, söylenmiş, "Yahu öyle değil, bak şöyle okuyacaksın!" demişimdir...

Doğrusu sonraları buna benzer bir müezzinle yeniden karşılaştım. Önceleri tutmak için ev ararken aniden tombul mu tombul bir minare ile karşılaşınca, bütün aileyi kuşlar gibi şerefeye yerleştirip hayalimde, o şerefenin tam karşısına isabet eden pencereye hangi ev tekabül ediyorsa onu tutmuştum ki; çok geçmeden müezzin de sesiyle evimize yerleşti. Lakin ne ses! Adam hazırlığını yapmadan evvel hoparlörü açıyor. Lavabo başında bir insanın çıkaracağı bütün özel ses efektlerini çıkararak bizi de o hazırlığa dahil ediyor. Tükürüyor, aksırıyor. Nihayet boğazını güzelce temizledikten sonra "emme bağdü" asıl mevzuya geliyor.

"Allah u ekber. Allah u ekber!" Ben de arkasından devam ediyorum.

"Allah büyük! Allah büyük!" diyorum... "Öyle büyük ki; bizi seninle en güzel çağrısı üzerinden imtihan ediyor."

Sonra aklıma geliyor. Gidip müezzine soracak oluyorum. "Siz o müezzinin nesi oluyorsunuz? Emmioğlu mu? Hani sabah sabah insanların rüyalarına kıyamet salan müezzinin... " Sonra soruyu daha da büyütüyorum. "Sizin Mevlana'nın çirkin sesli müezziniyle bir akrabalığınız var değil mi? Aynı soyun müezzinlikte ısrarı babadan oğula kuralı gereği mi asırlar boyu süre geliyor? Fakat işte biz bir kere girmiş olduk bu din-i mübine. Kovsanız da çıkamayız be mübarek! Hem aşktan çıkılır mıymış?" diye söyleniyorum.

Ezanın davetkar ve tebessümlü olması şart. Cihanşümul bir bildirinin en tabii ve hoş bestelerle yeryüzüne yayılması...İnsanları inananı, inanmayanıyla rahatsız etmeksizin, kendisine cezbedecek bir şekle getirilmesi...Özü zaten güzel olan bir çağrının özündeki hakikati bir hayat tarzı olarak benimsemeyenleri dahi rahatsız etmeyecek halde güzelleştirilmesi...

Bir de kimi müezzinlerimiz sahne almış gibi bir tutum sergilemese, o sıradaki temsilde daha fazla bağırmanın değil, zaten aldıkları teknik destek sayesinde daha sükunetli, daha kendinden emin bir tonlamayla telaşsız, kaçırıcı, uzaklaştırıcı, adımları ters yönde hızlandırıcı değil, tam başka bir yere doğru gidiyorken yoldan çeviren, gel buyur iki dakika, ferahla, boşver dünyayı, işi, gücü, bak göreceksin zaman da durur namazla diyen bir tarzda olsa ne güzel olur.

Bu vesile ile Davud aleyhisselam'a ve kardeşlerine de selam ediyorum.