Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Ağustos 2020

BAE, damat, Yunanistan…

Muharrem İnce, yeri göğü sarsan bir açıklama yapmadı. Kemal Kılıçdaroğlu’na “CHP’yi bana teslim etmen için sana 4 Eylül’e kadar süre veriyorum” dedi. İnce, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında teşekkür mitinglerini birkaç şehirde düzenleyerek son vermişti. Sahada ne şekilde karşılığı olduğunu oldukça iyi biliyor. İnce, parti içerisinde azalan demokrasiye vurgu yaparak Ecevit üzerinden verdiği örnek ile DSP yolunu da gösterdi. İnce için en kötü senaryo CHP’den ayrılmadan ya da kendisini ihraç ettiremeden bağımsız bir şekilde 100 bin imza ile Cumhurbaşkanı adayı olmak olabilir. Zaten bu unvanı kullanmaya da alıştı.

BAE surda gedik açtı

İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki normalleşme BAE’nin bir süredir Batı’ya angaje yürüttüğü dış politikanın sonucu oldu. Bölge ülkelerinden ve dengelerinden bağımsız hareket etmesi ve bölgede bölge dışındaki güçlerin etkinlik alanı oluşturmasın fırsat sunması sadece sorunların büyümesine neden olacak. Yerli ve Millî bir ruh tarihin ve medeniyetin değerleriyle sonuna kadar korunması gereken Filistin Davası ve Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa yetim değildir.

Bu davayı korumak için Arap Ligi tarafından geliştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından da desteklenen Arap Barış Planı’nın zedelenmesine neden olurken İsrail’e karşı geliştirilen “ortak” tavrın kırılması anlamına gelmektedir. Ortadoğu’nun son 120 yıllını tekrar okumakta fayda var. Tarihin tekerrür ettirilmemesi gerekiyor.

BAE sonrasında Bahreyn’in de anlaşma imzalayacağı iddiaları var. Bir sonraki adımın Muhammed bin Selman’ın İsrail ile ilgili yeni politikalara meyli göz önünde bulundurulunca Suudi Arabistan’dan geleceğini anlamak için kahin olmaya gerek yok.

İsrail, BAE ile normalleşme anlaşmasının mimarlarını açıkladığı şu üç isme bakar mısınız: ABD Başkanı Trump’ın damadı Kushner, Amerikalı iş insanı Haim Saban ve MOSSAD Başkanı Yossi Cohen.

Sadece araya girenlere baktığınız zaman bile durum açıkça ortaya çıkıyor.

Damat da damat

Sanayi üretimi yıllık bazda artışa geçti. Dolar karşısında zayıf TL’nin ihracatı ve buna bağlı olarak üretimi artıracağı önemli bir gerçeklik. Değerli TL ile ne ihracat yapılır ne turist gelir. Ama kurda da dalgalanmanın önüne geçilmeli.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak geçtiğimiz gün Ahmet Hakan’ın programında sarih bir şekilde olanları açıkladı. “Damat” diye rahatsızlık duyanlar Bakan Albayrak’ın ekonomi konusundaki açıklamalarına cevap vermek yerine sadece popülist siyaset yaparak “damat da damat” diyor.

Kısmen açıklayayım. Türkiye’nin en büyük cari açık oluşturan kalemi doğal gaz ve petrol ithalatıdır. Libya ile dış ticaretin yeniden başlaması için Ticaret Bakanlığı geçtiğimiz gün bir anlaşma imzaladı. Yakın zamanda petrol ticareti de dâhil yerli paraların kullanılacağı dış ticaret zeminine gelindi. Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarında da bazı olumlu haberler var. Bunları da bir yere koyacak olursak. Türkiye’nin cari açık verdiği enerji kalemi artık kapanacak demektir. Önemli olan piyasanın üretim kabiliyetini bu zorlu pandemi şartlarında ayakta tutmaktı. Gerisi enerjide yenilenebilir teknolojilerle büyüme politikalarını ileri taşımak olacaktır.

Yunanistan’ın kabadayılığı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Yunanistan ile Türkiye arasında Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimde AB’nin diplomasiyi tavsiye etmesi gerektiğini söyledi. Bakan Çavuşoğlu İsviçre’nin de arabuluculuk teklifine sıcak yaklaşıldığının altını çizdi.

AB, Yunanistan’ın şımarıklıklarına destek vermekten vazgeçmeli. Türkiye, bölgede barışı tesis etmek için açık politika uygulamaktayken bölge ülkelerinin Türkiye’nin etkinliğini artırmasını “tehdit” olarak görmesi siyasi öngörüsüzlük.

Türkiye bazıları gibi gücü artınca emperyal hayaller peşinde koşmak yerine insanlığın gelişmesi için çabalamaktadır. İşte son yirmi yılda yaşananlar ortada. Türkiye gönül coğrafyasını imar etmekten başka hiçbir girişimde bulunmadı. Batı ile de Doğu ile de iş birliğini artıran bir Türkiye’nin sorunların çözümüne daha pozitif bir katkı sunacağı artık anlaşılmalı.