BAE, damat, Yunanistan…
Muharrem İnce, yeri göğü sarsan bir açıklama yapmadı. Kemal Kılıçdaroğlu’na “CHP’yi bana teslim etmen için sana 4 Eylül’e kadar süre veriyorum” dedi. İnce, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında teşekkür mitinglerini birkaç şehirde düzenleyerek son vermişti. Sahada ne şekilde karşılığı olduğunu oldukça iyi biliyor. İnce, parti içerisinde azalan demokrasiye vurgu yaparak Ecevit üzerinden verdiği örnek ile DSP yolunu da gösterdi. İnce için en kötü senaryo CHP’den ayrılmadan ya da kendisini ihraç ettiremeden bağımsız bir şekilde 100 bin imza ile Cumhurbaşkanı adayı olmak olabilir. Zaten bu unvanı kullanmaya da alıştı.
BAE surda gedik açtı
İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki
normalleşme BAE’nin bir süredir Batı’ya angaje yürüttüğü dış politikanın sonucu
oldu. Bölge ülkelerinden ve dengelerinden bağımsız hareket etmesi ve bölgede
bölge dışındaki güçlerin etkinlik alanı oluşturmasın fırsat sunması sadece
sorunların büyümesine neden olacak. Yerli ve Millî bir ruh tarihin ve
medeniyetin değerleriyle sonuna kadar korunması gereken Filistin Davası ve
Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa yetim değildir.
Bu davayı korumak için Arap
Ligi tarafından geliştirilen İslam
İşbirliği Teşkilatı tarafından da desteklenen Arap Barış Planı’nın zedelenmesine neden olurken İsrail’e karşı geliştirilen “ortak” tavrın kırılması anlamına
gelmektedir. Ortadoğu’nun son 120 yıllını tekrar okumakta fayda var. Tarihin
tekerrür ettirilmemesi gerekiyor.
BAE sonrasında Bahreyn’in
de anlaşma imzalayacağı iddiaları var. Bir sonraki adımın Muhammed bin Selman’ın İsrail ile ilgili yeni politikalara meyli
göz önünde bulundurulunca Suudi
Arabistan’dan geleceğini anlamak için kahin olmaya gerek yok.
İsrail, BAE ile normalleşme anlaşmasının mimarlarını
açıkladığı şu üç isme bakar mısınız: ABD Başkanı Trump’ın damadı Kushner, Amerikalı iş insanı Haim Saban ve MOSSAD Başkanı Yossi Cohen.
Sadece araya girenlere baktığınız zaman bile durum açıkça
ortaya çıkıyor.
Damat da damat
Sanayi üretimi yıllık bazda artışa geçti. Dolar karşısında
zayıf TL’nin ihracatı ve buna bağlı olarak üretimi artıracağı önemli bir
gerçeklik. Değerli TL ile ne ihracat yapılır ne turist gelir. Ama kurda da
dalgalanmanın önüne geçilmeli.
Hazine ve Maliye
Bakanı Berat Albayrak geçtiğimiz gün Ahmet Hakan’ın programında sarih bir
şekilde olanları açıkladı. “Damat”
diye rahatsızlık duyanlar Bakan Albayrak’ın ekonomi konusundaki açıklamalarına
cevap vermek yerine sadece popülist siyaset yaparak “damat da damat” diyor.
Kısmen açıklayayım. Türkiye’nin en büyük cari açık oluşturan
kalemi doğal gaz ve petrol ithalatıdır. Libya ile dış ticaretin yeniden
başlaması için Ticaret Bakanlığı geçtiğimiz gün bir anlaşma imzaladı. Yakın
zamanda petrol ticareti de dâhil yerli paraların kullanılacağı dış ticaret
zeminine gelindi. Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarında da bazı olumlu
haberler var. Bunları da bir yere koyacak olursak. Türkiye’nin cari açık
verdiği enerji kalemi artık kapanacak demektir. Önemli olan piyasanın üretim
kabiliyetini bu zorlu pandemi şartlarında ayakta tutmaktı. Gerisi enerjide
yenilenebilir teknolojilerle büyüme politikalarını ileri taşımak olacaktır.
Yunanistan’ın
kabadayılığı
Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlu Yunanistan ile Türkiye arasında Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimde AB’nin diplomasiyi tavsiye etmesi
gerektiğini söyledi. Bakan Çavuşoğlu İsviçre’nin de arabuluculuk teklifine
sıcak yaklaşıldığının altını çizdi.
AB, Yunanistan’ın şımarıklıklarına destek vermekten
vazgeçmeli. Türkiye, bölgede barışı tesis etmek için açık politika
uygulamaktayken bölge ülkelerinin Türkiye’nin etkinliğini artırmasını “tehdit” olarak görmesi siyasi
öngörüsüzlük.
Türkiye bazıları gibi gücü artınca emperyal hayaller peşinde
koşmak yerine insanlığın gelişmesi için çabalamaktadır. İşte son yirmi yılda
yaşananlar ortada. Türkiye gönül coğrafyasını imar etmekten başka hiçbir
girişimde bulunmadı. Batı ile de Doğu ile de iş birliğini artıran bir
Türkiye’nin sorunların çözümüne daha pozitif bir katkı sunacağı artık
anlaşılmalı.