Babama, Seydama!
Doğrusu senin
vefatının 25. Sene-i devriyesi için yazdığım yazı çok farklıydı Baba.
Senin vefatından
bugüne kadar biriktirdiğim 25 yıllık hasretinle yoğrulmuş kelimelerin
cümlelere, cümlelerin paragraflara dönüştüğü duygularla doluydu asıl yazı.
Lakin çocuk yaşta babalarını kaybedenler de okuyabilirler diye o duygu yüklü
yazıdan vazgeçtim. Sadece hasbihal kısmını buraya alıyorum.
Baba biliyor
musun aramızda sadece 7 yıl kaldı. Allah ömür verirse 7 yıl sonra seninle aynı
yaşta olacağım, ama şimdiden dedem Seyyid Mela Ömer ile yaşıt sayılırım. Dedem de
benim yaşımda iken rahmet-i Rahman’a kavuşmuştu.
Yani diyorum
ki seni artık anlayabiliyorum;
Hassasiyetlerini,
duygularını, hüznünü, sevincini… hatta zevklerini bile.
Seyda’m, insan
neden babasını bu kadar özlermiş?
Bana bunu
hiç anlatmamıştın ki.
Hani
Seydalar faki’lerine her şeyi öğretiyorlardı?
Bunu bana öğretmedin
Baba!
Yoksa bir
tek bana mı öğretmedin?
Seni bu
kadar özlemeyeyim diye mi anlatmadın babasızlığı? Hani sen de tam benim yaşımda
iken babanı kaybetmiştin ya…
Bana üzülmemem
için mi anlatmadın, öğretmedin değil mi?
Babacığım,
Seyda’m, gururum!
Seydam,
İnsan
babasına çekince çok mu mutlu oluyor?
Ben öyleyim
de.
İnsan
babasına bu kadar mı çeker, diyor kardeşlerin. Her şeyinle Seyda Mela Muhammed
Ağabeyimize çekmişsin, diyorlar.
Gerçekten mi
Baba?
Yoksa senin yokluğuna
dayanayım diye mi sana benzediğimi söylüyorlar?
Olsun,
şakasına bile razıyım.
Biliyor
musun baba?
Kardeşlerin
Şeyh İbrahim Amcam da Hacı Muhittin Amcam da Hacı Emine ve Zühre Halalarım da
sadece huyumu değil, sakallı halimi de sana çok benzetiyorlar. Hacı Ahmet Amcam
da vefatından kısa süre önce bir kere daha itiraf etmişti sana benzediğimi.
Berika Ablam vefat ettiğin günden beri gözlerime bakamıyor, “Seyda’ya benzediğinden
dolayı” diyorlar. Nazife uzaklarda, teselliyi fotoğraflarda arıyor.
Kardeşlerim,
şükür sana layıklar Baba.
Medine,
Aysel ve Safiye kardeşlerim anne ve babalarına hasreti makberini ziyaretle
dindiriyorlar.
Ömer’im
köydeki evini ava eyledi elhamdulillah! Artık köy evin misafirlerini yeniden ağırlayacak
şükür.
Babacığım!
Az önce
seninle aramızda 7 yaş fark var, dedim ya,
İnancın
olsun seninle konuşuyormuşum gibi yazarken şu anda kendimi 12-13 yaşlarında
hissediyorum.
Hani sen
Ankara ya da uzak bir şehre gitmeye hazırlanırken “İlle de ben de geleceğim”
diye başının etini yediğim oluyordu ya, aynen öyleyim.
Seyda’m, hiç
unutmuyorum,
Vefatından
5-6 yıl önce idi. Rahmetli dedemden bahsedince sana, “Baba, sen de dedem
yaşındasın, Dedemden bahsedince hala genç delikanlı edebiyle konuşuyorsun?”
demiştim ya, şimdi seni çok iyi anlıyorum.
Demek ki insan
babasının yanında her zaman çocuk ve her yaşta edeble kalırmış.
Dedim ya
Baba, 25 yıllık hasretini biriktirdik!
Her şeyine
hasretiz;
Sözlerine,
gülüşüne, ciddiyetine, tavsiyelerine ama en çok da bakışlarına, yüzüne!
Ne kadar
sıcaktı bakışların!
Ne kadar
huzur verirdi siman!
Esmerdin ama
ne kadar da parıldıyordun gönlümüzde!
Baba,
Hani beni
okula gönderdiğinde tavsiyelerde bulunurken, “Ehmed’ım” diyordun ya, o hitabına
o kadar hasretim ki! Annem söylüyordu senin yerine de ama o da 4 yıldır sessiz!
Seyda’m,
Torunlarımız
seni “Seyda Dede’miz” diye anıyorlar.Çalışma masamdaki
fotoğrafını alıp, “Allah seni Dayema ile en güzel bahçelerde gezdirsin!”
diyerek öpüyorlar torunlarımız.
Ha, çok
tatlılar Seyda’m, çoktan da çok sevgililer bana, bizlere. Torun sevgisinde de
aynı senim Baba.
Geçtiğimiz
gün torunumuz Esra Şeyma masamdaki fotoğrafını alıp diğer torunumuz Sude’ye, “Seyda
Dedemiz çok sevimli” diyordu. Sude de onaylayıp öpüp başına koydu resmini.
Ahmet Fethi
ile Ali Yavuz torunlarımız da bana geçen, “Dedeciğim, Seyda Dede’miz mi
büyüktü yoksa Hış Dede’m mi?” diye sordu. “Hış Dede” kardeşin, diğer
dedesi Şeyh İbrahim Amcamdır. Henüz Şeyh Dede diyemediği için Amcam Şeyh
İbrahim dedesine çok tatlı bir tonda “Hış Dede” diyor.
Bu arada
kardeşlerin seni ve hayatta bir tek kere üzmedikleri, ‘o bize anneydi’
dedikleri yengeleri anneciğimi hiç unutmadılar, ilk günkü gibi özlüyorlar
sizleri. Onları teselli etmek de bana düştü Seyda’m. Bu da mı sana
çektiğimdendir dersin?
Biliyor
musun Seyda’m?
Kardeşlerin,
eşleri, çocukları yeğenlerin annemi bir tek gün üzmediler, ama bir tek gün
bile. Doğrusu beni de üzmediler, senin de yerine seviyorlar beni.
Seyda’m, şafak
sökmek üzere, sabah namazını kılmalıyım.
Rabbülalemin
bizi cennetinde kavuştursun, Seyda’m!
Sana, çeyrek
asır değil, asırlarca süren özlemimle dua ediyorum Baba’cığım!