Babacan Partisi
Ali Babacan'ı Habertürk'te kısa süre izledim. İzlediğim bölümde, “Dünya para babalarının adamlarıyla birlikte çalıştığını”, Dünya ekonomisinin nasıl düze çıkacağı konusunda, onlarla birlikte rapor hazırladıklarını anlattı.
Beyefendi, kapitalizmi "nasıl bir dakika daha fazla yaşatırız?"ın derdinde.
Bilindiği gibi, kapitalizmin gıdası, Müslüman kanıdır.
Babacan partisini tanıtırken dikkatle "İslam"i bir referansta bulunmamaya, bir Müslüman imajı çizmemeye özen gösterdi.
Diyeceksiniz ki “dini siyasete alet etmiyor!”
Acaba öyle mi?
Bir de;
“Dini siyasete alet etmemek” bahanesiyle “dini hayatın dışına sürmek” ne derece doğrudur?
Uzun seneler yaptığı bakanlıkları döneminde, onca sıkıntılı, kritik günlerde sayın Babacan’ın kılının kıpırdadığı, sadre şifa bir çift laf ettiği duyuldu mu?
Bu memlekette bir “27 Nisan”, “15 Temmuz” yaşandı.
Babacan neredeydi?
Hiç mi içi yanmadı?
Söyleyecek bir çift sözü olsun yok muydu?
Söyledi mi?
Hatırlayanınız var mı?
Mesela geçtiğimiz günlerde, başörtülüler tekmelendi;
Kapitalizmin sorunlarına yandığı kadar, tekmelenen başörtülüye yandı mı?
Altaylı’nın yanına ve ekranına doğrusu pek yakışmış.
Yerini de bulmuş!
Besle kargayı, oysun gözünü!
Kabala ve laikçiler
Türkiye'de, “İslam” denince tüyleri diken diken olan, kin ve nefret kusan kesimler var.
Hani, son zamanlarda başörtülü tekmeleyenler gibi...
Bu insanlar, tasavvufa, tasavvufun ezoterik (batıni) yüzüne, hiç de öfkeli, mesafeli değillerdir. İkide bir Mevlana'dan, Yunus' dan dem vurur, ta Hindistan'a koşturur, Budist rahiplerin ayak yıkantı suyunu kapışa kapışa içer, yıldızlara burçlara sarılırlar.
Neden acaba?
Durum “Kabala” ile bağlantılı olmasın?
“Roma Hukuku”nda vicdan var mı?
Sık sık suçlulara verilen cezayla irkiliyoruz!
— Sevgisine(!) olumlu cevap vermeyen kızı markette defalarca bıçaklıyor, adliyede serbest bırakılıyor. Kızcağız, tutuklamanız için illa ölmem mi lazım, beni öldürecek diye yalvarıyor.
— Bir çocuğu eziyor, bir yıl ceza alıyor, cezası paraya çevriliyor, o da 24 takside bölünüyor.
— Birçok kişiyi yaralıyor, kısa süre tutklanıyor, iyi halinden tutuksuz yargılanmak üzere salıveriliyor. Bu arada, iyi hal "takım elbise giymek, kravat takmak" oluyor.
İzleyince irkiliyor, çıldırıyoruz!
Bütün bunların sebebi ithal etmekle bazılarımızın pek gurur duyduğu “Roma Hukuku”.
Hani medeni, asri, çağdaş hukukumuz, “Roma Hukuku”!
“Roma Hukuku”, Türk’ün vicdanına dar geliyor!
İçinde boğuluyoruz.
İslami TV kanalı?
“24 TV”de bir haber veriliyor;
"5 ay önce Rusya'dan Türkiye'ye gelen, bir daha haber alamadığı oğlunu bulmak için, Türkiye’ye gelip yollara düşen “Rus baba”, elinde sözlük şehir şehir Türkiye'yi dolaşıyor. Kayıp oğul hasta babasını tedavi ettirebilmek için Türkiye'ye para kazanmaya gelmiş."
Haber böyle verilirken, bir taraftan da babanın görüntüleri ekrana geliyor. Görüyorsunuz ki, baba bir Rus değil, ülkesi Rus işgalinde kalmış, Müslüman bir baba.
Bildiğime göre, 24 TV, dini değerlere kayıtsız bir kanal değil.
Acaba İslami bir TV kanalı, Rusya'daki Müslümanlardan "Rus" diye bahsederse diğerlerine ne diyebiliriz?
Gittiğim bir yurt dışı gezisinde, kaldığımız otelin aşçısı bizim Türk gruba yakınlık duyduğu için özenli yemekler çıkarıyordu. Gruptaki Türkler, aşçı için "Bulgar Türküymüş, bu nedenle yemeklerimize özeniyor" dediler.
"Bulgar Türkü" ifadesi kulağa çok nahoş geliyordu.
Acaba, Almanya’da yaşayan kardeşlerimize “Alman Türkü” denebilir mi?
Size kalbini sunan Türk kardeşinizin ismine "Bulgar" eklemek hiç hoş değildi.
24 TV nin, ülkesi işgal edildiği için Rusya'da yaşayan Müslümana "Rus" demesi gibi.