Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2987.47
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Azmin zaferi hırsın yenilgisi

Faziletler ile reziletler (erdemsizlikler) arasında fark, bazen bir kılıç kadar keskin ve kıl kadar ince olabilmektedir. Birbirlerine o kadar yakın ki, ayırt etmekte zorlanılmaktadır. Bu durum ihlas ile riya arasında olduğu gibi, azim ile hırs arasında da bulunmaktadır. Örneğin, hakîmler ve din uluları, yalnız kıldığımız namaz ile cemaatle camide kıldığımız namaz arasında bir fark varsa, riyanın olmasının imkân dahilinde olduğunu söylerler.

Azim, kişinin bir işteki engelleri yenmek iradesi, istek ve kararı olarak tanımlanmaktadır. Azimli kimse, engel ve bariyerleri aşma hususunda büyük bir kararlılık içindedir. O, kesin kararını vermiş, hedefe odaklanmıştır. Bilir ki, azimli olmak, kararlı olmaktır. Bir kez yola çıkıldığında, Rahman’ın izin ve kudretiyle sonucu ulaşma ve onu elde gayreti azimi doğurmaktadır.

Hakikatte Medine’de müşrikleri beklemeyi öneren Hz. Peygamber’in, istişareler sonucunda Uhud Savaşı’nın savunma değil de saldırı savaşı olacağı kararı, çoğunlukla alınır. Gençler, Bedir Savaşı’na katılmadıkları için bunda ısrarlı olurlar. Daha sonra yanlış yaptıklarını düşünerek, Hz. Peygamber’e gelerek kendisinin önerisini uygulamayı talep ederler. Allah’ın Habibi, “bir peygamber zırhını giydikten sonra, savaşmadan onu çıkarmaz” diyerek isteği geri çevirir.

Karar vermek, üstelik kesin bir şekilde kararlı olmak, azmin azığıdır. Azimli ol kişidir ki, “Varmak istediği hedef veya yapmak istediği bir iş için her türlü güçlüğü yenme kararlılığı”ndadır. Gitmeye niyet eden, gidecektir ve gitmelidir. Azmeden ve sebatlı olan, meşru ve faydalı olduğu müddetçe zihin ve kalbindekini gerçekleştirmelidir.

Kararlı olmak, istikrarlı olmayı gerektirir. Bir konu hakkında kesin karar sahibi kişi, kararından dönmedikçe ve direndikçe, azimli olmanın şerefini taşır. Bu yolda yılgınlık, umutsuzluk ve yeise yer yoktur. Azim, sebat gerektirir, aşk gerektirir, cesaret gerektirir. Tükenmişlik, bezginlik, bezmişlik, yılgınlık azmi tükettiği gibi; insanın karakterini bozar; kimliği ve kişiliği zedeler. Azmi olmayan, üretemez ve özgür de olamaz. Emir ve işaret bekleyenler, azimle hareket edemezler. İrade ve tercih, azimle ortaya çıkar. Engelleri aşma ve yenme; kararlılık, çaba ve gayretle gerçekleşir.

Vazgeçmemek, pes etmemek, bırakmamak, hasılı ısrarlı olmak, azmin gereğidir. Bezginlik, yorgunluk, geri çekilmek, azim sahiplerinin özelliklerinden değildir. Onlar rahat ve konforlarını ideal ve hayalleri için terk eden kahramanlardır. Zira onlar karakteri inşa eden, kimliği ve kişiliği sağlamlaştıran cesaret sahipleridir. Zira bilirler ki, bir işte sadece kabiliyet ve bilgi yetmez; ayrıca mutlaka azim ve cesaret olmalıdır.

Meşru ve maslahat (toplumsal fayda) yönüyle azim, müspet bir karakteri bize hatırlatır. Ancak bu istek ve arzu şiddetlenir; çıkar, menfaat ve haz üzerine kurulursa, işte orada hırs zilleti başlar. Bir şeyi gerektiğinden daha çok isteme, her şeye rağmen ve ne pahasına olursa elde etme tutkusu, nefsanî duygu ve hazları harekete geçirir. Sonu gelmez derecede aşırı istek ve ihtiraslar, hırsın tetiklemesiyle zarar ve ziyana yol açar. Ruhu ve bedeni bitirir. İyilik ve hayır, hırsın ateşiyle yanar ve yok olur.

Hırs; öfke, kızgınlık, azgınlık, tamah ve uzun emele sebep olur. Mala aşırı düşkünlük, geleceğe ait uzun, kapsamlı hayaller ve istekler, nefsi istikametinden koparır ve insanı hırsından çatlatır. Böylece ihtiraslarını yenemeyerek hırslarına gem vuramaz, onları kontrol altına alamaz. Azgın nefis, öfke, şiddet, güç ve zorbalıkla meşru olmayan emellerini gerçekleştirmeye çalışır. Tabii ki kaybeder, ziyana düşer.

Hırsa yenilmemek gerekir. Aşırı istek, arzu ve hazları erdem zinciriyle dengelemek faziletli olmanın gereğidir. Onun için ruh ve bedenimize karşı adaletle muamele etmeliyiz. Zira bilmeliyiz ki, hırs anlaşmazlık getirir, öfkeleri kabartır, hakkı olmayanı talep ederek zulme neden olur. Kibir ve enaniyetle, hırs, yaptığı haksızlık ve zulümleri meşrulaştırmaya çalışır. Kendisini haklı çıkartır, Hakk ve hakikati unutur. Sonsuzluğu arzular. “Bin yıl yaşamak” ister. Ezelî ve Ebedî olan, ancak Azim olan Allah’tır.

Sebat ederek azimli olmak, ilahî bir emirdir. Kötü, şer, günah ve fenalıkta azim yoktur, hırs vardır. Hırsa yenilmemek için, azmin zaferine tâlip olmak, hakikat ve istikamet erlerinin özelliğidir.