Azerbaycan'ın En Büyük Gücü Haklılığıdır
Sovyetler Birliği çöktükten sonra uluslararası politikada değişimler meydana gelmiş ve dünya genelinde etnik çatışmaların sayısında ciddi bir artış görülmüştür. Eski Sovyet ve Yugoslavya’nın bulunduğu coğrafyalarda ortaya çıkan çatışmalar yakın coğrafyamızın somut örnekleridir.
Dikkat edilirse bu bölgelerde ortaya çıkan çatışmalar ırk ve
din temelli sorunlar olsa da yayılmacı ve saldırgan siyasetlerinin
niteliklerini taşımaktadır. Sorunlar, ortaya çıktıkları bölgenin güven ve
istikrarını tehdit ettiği gibi temel insan haklarının çiğnenmesine ve ekonomik
sorunların artmasına da yol açmaktadır.
Bu bağlamda Sovyetler Birliği’nin insanlığa miras bıraktığı
sorunlardan biri de Karabağ’da
Ermenistan sorunudur. Yeri gelmişken ‘’Karabağ
sorunu’’ denilmesinin yanlış olduğunu belirtmeliyim. ‘’Karabağ’da Ermeni sorunu’’ tanımlamasının daha doğru olacağını
düşünüyorum. Çünkü Ermenistan Azerbaycan’a ait olan Karabağ’ı işgal ettiği için
sorun yaşamaktadır.
Ermenistan’ın Karabağ konusundaki yaklaşımının ne olduğunu
anlamak amacıyla ABD’de kurulmuş olan ve Ermeniler adına lobi faaliyeti yürüten
‘’Armenian Assembly of America’’ kuruluşuna: ‘’Ermenistan’ın Karabağ konusundaki yaklaşımı nedir?’’ diye bir
soru gönderdim. Aldığım cevabın özeti şöyledir: ‘’ Dağlık Karabağ bölgesinde yaşayan Ermeniler uluslararası hukukça
kendilerine tanınan ‘’Self-Determasyon’’ hakkını kullanmıştır. Azerbaycan
sorunun çözümü için Karabağ Ermenilerini taraf olarak kabul etmemektedir. Bu
nedenle Ermenistan Cumhuriyeti Karabağ Ermenilerini temsil etmektedir.’’
Ermenistan’ın bu iddiasını Azerbaycan dış işlerinde çalışan
bir dostuma sordum gelen cevabın özeti şöyledir: ‘’Karabağ halkı Azerbaycan ile savaşmamıştır. Topraklarımızı işgal eden
ve Karabağ’daki Müslüman Türkleri göçe zorlayıp yerine Ermenileri yerleştirip
demografik dengeyi bozan Ermenistan’dır’’ Azerbaycan Dış İşlerinden gelen
açık ve net olan bu cevabı, Ermeni Lobisine sordum ama gelen yanıt makul ve
ikna edici olmaktan son derece uzaktı.
Sonuç
Türkiye, Azerbaycan’ın haklı davasını dünya kamuoyuna çok
iyi anlatmalıdır. Bu konuda Cihat Yaycı Paşanın başkanlığını yürüttüğü
Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi ‘’Ermeni terörü durdurulmalı’’ başlığıyla
20 dilde mesaj yayınladı. Sonuçları iyi hesaplanmış böyle stratejik
çalışmaların çok önemli olduğunun altını özellikle çizmek isterim.
Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, Türkiye’nin masada olması
gerektiğini belirtmesi stratejik açıdan son derece doğru bir adımdır ve bu
adımın mutlaka desteklenmesi lazımdır.
Karabağ’da akan kanın müsebbibi Ermenistan’ın saldırgan ve
işgalci tutumudur. Ermenistan’ın bu tutumu bizzat Ermeni halkına da zarar
vermektedir. Bölgede mutlak bir barışın sağlanması Ermenistan’ın derhal işgale
son vermesiyle mümkündür. Karabağ’da Ermeni Sorunu, tıpkı Kıbrıs’ta Rum, Adalar
Denizi’nde Yunan sorunu gibi bölgesel ve küresel boyutları bulunmaktadır.
Karabağ’daki savaş sadece Azerbaycan ile Ermenistan savaşı
değildir. Bu aynı zamanda iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, adalet ile
zulmün, haklı ile haksızlığın savaşıdır. Bu savaşın güçlü tarafı
Azerbaycan’dır. Çünkü Azerbaycan en
büyük gücünü haklılığından almaktadır.
Not: eleştiri ve
yorumlarınızla katkı sağlamak isterseniz: [email protected] ile bana ulaşabilirsiniz.
Twitter hesabım:
@MehmetB78849685