Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Eylül 2020

Azerbaycan-Ermenistan sorunu

Ruslar için “kordon temizleyici” bir vazife gören Kafkasya, tarih boyunca İran, Rusya ve Türklerin çekişme alanı olmuş, 1800’lerden itibaren de Çarlık Rusya’nın kontrolüne girmişti.

Jeopolitik ve jeo-ekonomik olarak Ruslar için hassas olan Kafkasya, lojistik ve enerji bakımından da büyük öneme sahip. Keza, Kafkasya Karadeniz ve Hazar Denizi ile kıyıdaş olup Avrasya’yı birleştiren bölge olması hasebiyle de stratejik öneme sahiptir.

Bölge ülkelerinden Azerbaycan hem jeopolitik hem de sahip olduğu enerji yatakları itibariyle bölgenin en önemli ülkesi olup, Rusların kontrol etmekten vaz geçemeyeceği öneme sahiptir. Batı’ya taşınan Hazar petrollerinin önemli geçitlerinden olan Azerbaycan, aynı zamanda Avrasyacılarla Atlantikçiler arasında da paylaşılamayan ülkedir.

SSCB yıkıldıktan sonra bağımsızlığına kavuşan Kafkas ülkelerini kontrol ettiği gibi Azerbaycan’ı da yanında tutmak için Boris Yeltsin’in uyguladığı kötü politika sonuç vermemiş, Putin ile birlikte yeni yöntemlere başvurulmuştu. Örneğin, Karabağ sorununu kaşımayı esas alan Rusya, oradaki Ermeni ayrılıkçıları destekleyerek Azerbaycan’ı tehdit etmeyi uygun bulmuştu.

Bu dönemde, Ermenileri kendisine tercih eden Rusya’ya cevap olarak Azerbaycan, ABD ve Türkiye’ye yanaştı. 1997’de Gürcistan ile (ABD destekli kuruluş olan) GUAM’da inisiyatif alınca, Ruslar maşası olan Ermeniler üzerinden Azerbaycan’ı tehdit etmişti.

Sonraki yıllarda Rusya’nın desteklediği Ermeniler işgal ettikleri Dağlık Karabağ üzerinde nüfuz kurarken Rusya bu sorunu çözeceğine, “Kazananı, kaybedeni yok” diyerek çözümsüzlüğü çözüm olarak öne sürmüştü. Oysa ortada Ermenilerin kazanması ve Karabağ’ın asıl sahibi Azerbaycan’ın kaybetmesi söz konusuydu.

Rusya’nın bu tutumu Ermenileri oldukça şımartmış, küçücük ve verimsiz bir alana sıkışıp kalan “Rus Ermenileri”, doğal kaynaklardan ve denizden mahrum bir ülke. Bu zayıf ülke Rusların isteği üzerine kimi zaman Türkiye ve Azerbaycan’ı rahatsız ediyor.

Anlayacağınız Ermenistan bölgede Rusların istikrarsızlık maşası olarak jandarmalık yapıyor. 30 yıldır Ermenistan’daki bütün hükumetlerin politikalarının temelini bu “jandarmalık” oluşturdu. Bunun istisnası Ter Petrosyan idi. Petrosyan, Ruslarla ilişkileri sağlam tutarak Azerbaycan ve Türkiye ile dahası ABD ve Batı ile de iyi ilişkiler kurmak istedi. Rusya bu isteği kendisine tehdit olarak değerlendirdi ve Ter Petrosyan’ı iktidardan düşürdü. Bundan sonra kurulan bütün hükumetler Azerbaycan ve Türkiye ile sorunları kördüğüme çevirmeyi politik vazgeçilmez olarak seçti.

Ermenistan Kafkasya’da Rusların manivelası, maşası, jandarmasıdır. Ruslar bölge ülkelerine kimi mesajlarını Ermenistan üzerinden de vermektedir.

İşte son dönemlerde başlayan Ermenistan-Azerbaycan gerilimi de Rusların istemediği politikalarla ilgili verdiği mesajdır. Bu “politikalar” Azerbaycan politikaları olabileceği gibi Türkiye'nin yürütmekte olduğu politikalar da olabilir. Olabilir, çünkü ilk akla gelen şey Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İlham Aliyev ile sürdürdükleri diyalog Rusların yüz yıldır karşı çıktıkları bir yakınlaşma ve iş birliğini içermektedir.

Kafkasya’daki gerginlik Azerbaycan ile ilgili olsa da önemli bir hedef de Türkiye’dir. Bunun en büyük kanıtı İran ve CHP’nin tutumudur.

BM, Ermenistan’a, “İşgalcisiniz, Azerbaycan topraklarından çekilmelisiniz” derken, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve eski monşerlerden Ünal Çeviköz, “Türkiye, CİHATÇI GRUPLARI (Azerbaycan saflarında savaşmak için) bölgeye aktardı” diyerek dünya kamuoyuna böyle büyük bir iftira ile ülkesini şikâyet etti.

Dün itibariyle de Ermenistan AHİM’e başvurarak CHP Genel Başkan Yardımcısı Ü.Ç kişisinin “CİHATÇI” yalanını delil göstererek Türkiye’yi şikâyet etti.

Olayları birbirinden bağımsız bellemeyin. CHP’li Ü.Ç. bu yalanının nereye varacağını, nereyi vuracağını, kime yarayacağını çok iyi bilmese CHP’ye Genel Başkan Yardımcısı olamazdı. Maalesef kimilerinin, “Son 10 yılda CHP ülkesine en hain, milletine en düşman kişileri bulup parti üst kademelerine taşıyor” sözlerinin ayakları yere basıyor.