Ayrımcılıkla mücadele neferlerine!
Başbakan Erdoğan, kendisine çok çirkin iftiralar atıldığını ifade ederken ittihatçıların dilimize doladığı o çirkin ifadeyi(Ermeni dölü) kullanmamaya özen gösterdiğinden ötürü günlerdir eleştiriliyor. Ancak başbakanı eleştirenlerin ortak bir özelliği var. O da; yıllardır Ermeniler başta olmak üzere tüm farklı kesimleri dışlayan, yok sayan bir zihniyete sahip olmaları! MHP, CHP, Cemaat başta olmak üzere ne kadar Erdoğan karşıtı ulusalcı, faşist, milliyetçi kesim varsa birden ayrımcılıkla mücadele neferi kesildi. Meğer ne kadar da ırkçı karşıtı, önce insan ve değerleri diyen vicdan sahibi bir muhalefetimiz varmış! Yıllardır ittihatçıların eğitim kanalıyla farklı kesimleri dışlayan otoriter ve dışlayıcı zihniyetine dönük boşuna yazılar kaleme almışım! Üstelik bir de kitap yazmıştım. Bakar mısınız? CHP Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, Recep Tayyip Erdoğan hakkında 'nefret suçu' işlediği gerekçesi ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş ise " Sayın Erdoğan'ın süregelen ayrımcı üslubunun ve nefret dilinin sonuncu kurbanı da Ermeni kökenli vatandaşlarımız olmuştur" diyerek başbakanı kınadı. Birer mermi gibi namluya sürülen saf Ermeni gençlerinin kınama metnini de unutmamak gerekir.
Oysa meselenin başbakanın "affedersiniz Ermeni dediler" ifadesinin olmadığını hepimiz biliyoruz. Kuşkusuz onlar da biliyor. Gezi kalkışmasından bu yana Erdoğan'ı yıkmaya ant içmiş bir yapının bugün pek demokrat tavırlar sergilemesi onların sahiden ırkçı karşıtı, farklılıklara saygı duyan, özgürlükçü bir zihniyete sahip olduklarını göstermiyor. Asıl mesele Erdoğan'ın Türkiye'nin de başına bir Sisi'nin gelmemesi için gösterdiği onurlu mücadeledir. Bunu vicdan ve ahlak sahibi Ermeni yazarlarımızdan Markar Esayan'ın bu kesimin maskesini düşüren bir yazı kaleme aldığında da gördük. Biz Ermeniyiz, tecrübe ile sabit, hakiki ırkçıları gözünden tanırız merak edilmesin" dediğinde sevgili Markar'ın ne kepazeliğini bıraktılar ne ihanetini ne de yalakalığını.. Sanki yıllardır ırkçılıkta tavan yapan, farklı kesimleri insan yerine koymayan kendileri değilmiş gibi.
Bizler Türk halkının bilinçaltında yer eden "kötü Ermeni" "muhteşem Türk" takıntısına İttihatçı zihniyete borçluyuz.Hasan Celal Güzelbile Ermenilerden özür dileme kampanyası ile alakalı bir yazısında şöyle diyordu; Türk Milleti'nin şeref ve itibarı üzerinden caka satan, büyük kısmı aldatılmış bir avuç aydın bozuntusunun özürnamesi, milletimizin sırtına adeta bir ihanet hançeri gibi saplandı." Kemalist eğitim bu alanda birçoğumuzun beynini ve yüreğini esir almıştı. Bu ülkede, bir diğerine olan kinini ve öfkesini açık etmek için az insana "Ermeni dölü" ya da "Ermeni piçi" denilmedi. Bir insanı karalamanın, dışlamanın, yok etmenin, silmenin en kestirme yolu şeceresinde bir Ermeni olup olmadığına bakmaktan geçiyordu. Hatırlayınız bir ara Abdullah Gül'ün annesi Ermeni mi değil mi ona bakılmıştı. Soyağacının en başında Sivaslı kuyumcu Hüseyin Efendi var. Aile, Sivas'ta "Sarrafzadeler" olarak tanınıyor. Hüseyin Efendi'nin bilinen tek oğlu ise Şeyh İbrahim Tennuriu2026. türünden ifadeler daha dün gibi. Annesinin uzaktan-yakından Ermeni olduğunu bulsalardı yandıydı cumhurbaşkanı! İşte başbakan bu zihniyeti deşifre etmeye çalışıyordu.
Bu kadar mı? Hayır.Mayıs 1977 Taksim katliamı, 16 Mart 1978 üniversite katliamı, Nisan 1978 Malatya katliamı. Aralık 1978 Maraş katliamı. Mayıs 1980 Çorum olayları. Dersimu202612 Eylül 1980 darbesi ve özellikle Diyarbakır Cezaevi işkenceleri. Binlerce kişiyi aşan yargısız infazlar, köy yakmalar, dışkı yedirmeler.1993 Sivas Madımak katliamı ve 1995 Gazi olayları. 28 Şubat darbesi. İskilip Atıf Hoca, Türkçe ezan, kafatası ölçümleri hatta Kur'an'ın bile Sümerce indirildiğine varana kadar ırkçılığın tavan yaptığı bir zihniyet. Özel Harp Dairesi, JİTEM, Batı Çalışma Grubu, Cumhuriyet Çalışma Grubu, başörtüsü ayrımcılığı, İHL hazımsızlığı velhasıl her daim darbe hazırlığında olan bir yapı ve alabildiğine kanunsuzluklar. Susurluk ve Ergenekon rezaletleri vs.. Yani kafa böyle bir kafau2026Bakmayın siz şu sıralar güya nefret suçlarıyla mücadele ediyor görüntülerine. Aldırmayınız pek demokrat hallerine.. İttihatçılarda oyun bitmez. Ancak yeni Türkiye'de bu zihniyete yer yok. AK Parti başından beri bu ırkçı, insana saygısı olmayan zihniyetle mücadele ediyor ve gereğini yerine getiriyor. Hatırlayınız daha yakın bir zamanda başbakan "20'inci yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz" diyerek bir taziye yayımlamıştı.
1923-50 yılları arası gayrimenkullere keyfi ve gayr-i meşru müdahaleler yapılmıştı. Bu dönem gayrimenkullerin %75'ine devlet el koymuştu. Cumhuriyet döneminde ilk kez bir parti bu konuda bir adım atarak mülkleri sahiplerine iade etmeye başladı. Örneğin devlet tarafından el konulan, Türkiye'deki Ermeni cemaatinin en değerli mülkü olan Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Vakfı Hastanesi'nin karşısındaki 42 dönümlük arazi, hastane vakfına iade edildi. Mor Gabriel manastırına ait toprakların tapuları vakfa verildi. Başbakanın ifadesiyle 2.5 milyar TL değerindeki gayrimenkuller sahiplerine devredildi. Köy isimleri iade ediliyor. Andımız ve Milli Güvenlik Dersleri kalktı vs... Faşist, ırkçı, otoriter zihniyete sahip bir başbakan böyle mi yapar? Bırakın Allah aşkına, biz sizin ciğerinizi biliyoruz!
twitter.com/sivildemokrat