Dolar (USD)
32.46
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2450.98
BIST 100
9888.1
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Temmuz 2022

Aynılıktaki farklılıklar

Türkiye bir bayramdan bir bayrama koşarken arada iç ve dış politikada yaşananların yoğunluğu nedeniyle gündemin arkasını bile göremeden yeni meselelerde kendisini buluyor.

Vatandaşlarımızın tüm gündemlerini arkada bırakan ekonomik zorlukları hiç de yabana atmadan her şeyi konuşmak gerekiyor.

Ben de elimden geldiğince, dilim döndüğünce, kalemimi yamultmadan gördüğümü analiz ederek aktarmaya çalışıyorum.

İşte bu zorluklardan biri de Kurban bayramında geldi çattı.

Kurbanlık almak isteyip de kurban pazarlarından geri dönenlerle çocuğuna bayramlık alamayanların giderek arttığı yeni bir bayramda işlerin daha iyiye mi yoksa daha kötüye mi gideceğini bilmeden sürüyoruz arabayı...

Yolun sonu esenlik mi yoksa duvar mı 12 ay sonra göreceğiz.

Ama bu süreçte gerçeğin er veya geç ortaya çıkacağına şahit olacağımız olayları bugünden yaşıyoruz.

Mesela Konya’da darp edilen bir kadına yardım etmek isteyen Kadir Şeker’in, engel olmak isterken kaza ile darp eden kişiyi öldürmesi cinayet sayılmış ve 12,5 yıl hapis istemi ile demir parmaklıkların yolu görünmüştü.

Bu dava toplumun içine bir türlü sinmedi.

Kadına şiddet olaylarında sadece belirlenen vakalarda Avrupa’nın gerisinde olan Türkiye’nin kadın erkek eşitliğinde yaşanan adaletsizliği toplumun genelinde hissetmesi Kadir Şeker gibi duyarlılığı olanların harekete geçmesini sağlıyordu.

Fakat çıkan yargı kararı toplumun da metabolizmasını bozmuştu.

Sonunda Yargıtay tarafından bozulan karar, sonrasında 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi ile Kadir Şeker hakkında tahliye kararı vererek toplumun vicdanını rahatlattı.

Aksi takdirde toplum, sokak ortasında öldüresiye dövülene kimsenin müdahale etmediği garip bir durumu kanıksayacaktı.

Konya’nın garipliğinden midir bilinmez bu hafta çok vahim bir olay yaşandı.

Konya Şehir Hastanesi'nde bir poliklinikte tedavi gören bir hasta, çıkan tartışmada doktor Emre Karakaya'yı ve poliklinik sekreterini tabancayla vurarak öldürdü, ardından intihar etti.

Bu kanlı olayı kimsenin kabul etmediği ortadayken sanki toplumun duyarsızlığı varmış gibi Türk Tabipler Birliği’nden iki gün iş bırakma eylemi kararı geldi.

Bu karara uymayanlar olduğu gibi şehir hastaneleri önünde ciddi eylemler de yaşandı.

Hatta bir eylemde eylemcilere müdahale etmek isteyen polislerden birinin kalp krizi geçirmesi tam bir paradoksu gözlerimizin içine soktu.

Doktorlar biraz önce kendilerini itiştiren o polise hemen yardım ettiler.

Doktorlar değerlerimiz ama doktorları kışkırtıp arka plandaki hesapları gündeme getirenlere de dikkat etmeliyiz.

Polis şehit olurken, uçak düşünce hostes hayatını kaybederken ya da öğretmenler öldürülürken kimse iş bırakmadı.

Hatta ve hatta teröre karşı savaş verilen yıllarda bizzat teröristlerce bölge halkına hizmet verilmesin diye öldürülen doktorlar olduğu zaman da TTB gibi yapılardan iş bırakma ya da kınama açıklaması gelmedi.

Ülkenin menfaatini isterken demokratik değerlere saygı duyarak protesto etmek isteyenlere o imkân verilmeli ama demokrasi adı altında başka planları devreye sokanların yaptıkları da iyi görülmeli.

Kimsenin maşası olmadan doğru görünenin yanında olmanın zorluğunun yaşandığı garip bir dönemdeyiz.

Hani diyorlar ya, hepi topu 60-70 yıl yaşayacağız. Dünyada yaşadığımız şu döneme bak!

Kırgınlıkların, küskünlüklerin son bulduğu...

Olmaz ama böyle... diye başlayan cümlelerin azaldığı bir gelecek için iyi olmak zorunda olduğumuz farkına varalım.

Biz iyi olalım ki toplum da iyi olsun.

Biz uyanık olalım ki, toplum da oyun kurmak isteyenlerin planlarına dâhil olmasın.

İç savaş diye savaş tamtamlarını çalanların düzenine çanak tutmasın.

Bayramınız mübarek olsun kıymetli okuyucularım.