Aynı yanılgı
“Dün dünde kaldı, bugüne bakmak lazım.” türünden bir yanılgı içerisinde olmak aynı hataların tekrarına davetiyedir. Dün, dünde kalmıştır, lakin bugüne uyanırken dünde ektiğin deneyimleri bugün hasat etmek gerekir.
Şayet dünü dünde bırakıp, her doğan güneşle yeniden
doğduğunun iddiasındaysan bugüne kadar yaşamış olduğun her ne ise onu boş yere
yaşamışsın demektir. İnsan her anıyla yeni şeyler öğrenip bu öğrendikleriyle
yolunu aydınlatma gayreti içerisinde olmalıdır. İnsan öğrendiği ile amel etmediği
ve öğrendiğini hayatına uygulamadığı müddetçe öğrenmiş olduğu bilginin onun
için bir ehemmiyeti olmayacaktır.
Öğrencilik hayatımızı hatırladığımız zaman bir derste
öğrendiğimiz bilgileri o dersin sınavına girene kadar ezberleyip zihnimize
kazıyor, sınava girdikten sonra adeta zihnimizi resetliyorduk. O bilginin
gerekliliği oraya kadarmış da ondan sonra faydası olmayacakmış gibi
davranıyorduk. Sonra o dersten ne öğrendiğimizi sorduklarında aldığımız not ile
övünüyor, ancak o ders ile ilgili üç beş cümle dahi kuramıyorduk. Her dersi bir
hayat sınavı açısından değerlendirmiş olsaydık ve onlardan öğrendiklerimiz ile
geleceğimize ışık tutabilseydik kim bilir çok daha güzel günlere kapı aralamış
olacaktık. Bu anlamda kendime çoğu zaman kızmışımdır. Keşke öğrencilik
hayatımda gördüğüm derslere sınavı geçmek için değil de onları gerçekten
anlamış olmak için çalışsaydım. Çünkü her dersin öğretmeni o alanda uzman ve
hayat deneyimleri olan insanlardı. Ben yalnızca dersi değil o ders ile ilgili
bir hayatı da öğrenmiş olacaktım. Şimdi ise bir hayat deneyimini keşfedebilmek
için kim bilir kaç kitap okumak gerekiyor.
“İnsan, nisyanla maluldür.” Amenna. Lakin burada belirtilen
unutma eylemi unutman gereken bilginin yerine daha doğrusunu koymuş ve eskiyi
verip yerine daha güzelini koymuşsan bir anlamı olacaktır. Sonbahar kuruyan
yaprakların yerine ilkbaharda yenilerinin gelmesi gibi. Aksi takdirde geçmiş
olaylardan gerekli dersleri çıkaramamış olanların gelecek ile ilgili kaygıları
yanılgıdan başka bir şey değildir.
Hedefi yükselmek
olanlar dünlerini basamak yapmak zorundadır. Dünlerini basamak yapamayıp
merdiveni oluşturamayanların hayalleri yükselirken kendileri oldukları yerde
sayıp dururlar.
Bir toplum geçmişini inkâr ederek geleceğe emin adımlarla
yürüyemez. Olumlu veya olumsuz yaşanan her türlü olaydan ders çıkarabilmişsek o
olay bizim için başarıdır. Bazen yükselmek için en dibe vurmak gerekir. En dibe
vurup en hızlı şekilde yükselmenin yolu da seni dibe çeken olumsuzlukların
nedenini bulup onların çözümünü geliştirmiş olmandan geçer.
Dünde bıraktığını zannettiğin acılardan ders çıkaramamışsan
yarın aynı acının aynı yerinden seni vurması kaçınılmaz olacaktır. Tecrübe
dünlerin üst üste konulmuş halidir. Ancak onlara basarak yükselebiliriz. Aynı
yerden vurulmamak için ara sıra dikiz aynasına bakıp dünlerimizi kontrol
etmeliyiz.
Bugün dünden bir ders çıkarmadan yaşamaya devam ediyorsak
yarın için çok da umutlu olmamak gerekir. Yarına dair kurulacak cümlelerin
anlamı dündedir.
Hepimiz muhakkak bir yakınımızın cenaze merasimine
katılmışızdır. Kabristana gittiğimiz andan itibaren cenaze namazı için saf
tutarken, namazdan sonra cenazeye omuz verip ebedi yolculuğuna uğurlarken,
üzerine son toprağını atarken, yapılan son duaya “Amin!” derken ve en nihayetinde başsağlığı dilerken dünyalık olan
her şeyden kendimizi arınmış hissederiz ve ölümün var olduğu gerçeği hepimizin
yüzünden okunur.
Daha orada iken aklımızı başımıza alacağımıza ve buradan
çıktıktan sonra yaşamımızı daha anlamlı kılmak adına daha doğru eylemler
yapacağımıza karar veririz. Ta ki kabristandan ayrılana kadar. Ama ne olduğunu
anlayamadığımız bir şekilde kabristanın sınırlarından çıkmamızla beraber hemen
gündelik hayata dalmış oluruz ve kendimizi aynı yanılgının içerisinde buluruz.
Aynı yanılgının içerisine yeniden düşmemek için her akşam
uyumadan önce beş dakika dünü, beş dakika bugünü, beş dakika da yarını düşünmek
gerekir. Gelecek güzel günler geçmişin ayrıntılarında gizlidir. Ayrıntıyı
ortaya çıkarabilecek en doğru eylem ise düşünmektir. Unutmayalım ki; “Mümin, aynı delikten iki defa
sokulmaz.”