Aynadaki yazılar!
Uyanır uyanmaz her günkü gibi yine lavabonun yolunu tutmuştu. Rutinini gerçekleştirecek, hayatın güzelliklerine kaldığı yerden devam edecekti. Hep yarını düşündüğü için dün ve bugün pek gündemini meşgul etmiyordu.
Hayata hep bu hislerle uyanıp lavaboya öyle gittiğini düşünüyordu etrafındakiler. Lakin bugün farklı bir hal vardı onda. Çok telaşlıydı. Aynanın karşısına geçti ve neredeyse vücudunun bütün azalarına dokundu hem de defalarca. Her bir azasına dokundukça derin bir oh çekiyor ve yüzüne can kan geliyordu. Hatta çığlıklar atıyor evdekilerin dikkatini çekiyor gibiydi. Lakin evdekiler onun bu halinin bir işe gitme rutini olduğunu düşünüp pek de aldırış etmiyorlardı.
Çok uzun kaldı banyoda. Bu süre boyunca oradan gelen sesler zaman ilerledikçe etrafa kaygı verir gibiydi. Evdeki herkes uyanmış sıraya geçmişti. Lakin ne oradan gelen iniltiler kesiliyor ne de kapı açılıp o dışarı çıkıyordu.
Evdeki homurtular artmaya, evin içinde bütün kapılar her zamankinden daha sert bir sesle açılıp kapanmaya başlamıştı. Hapishanedeki mahkumların yemek masalarındaki tabldotlara kaşıklarını olanca sertliğiyle vurduğu gibi. Mamafih kim takar bu gürültüleri. O aynı iniltiyle ve içerden gelen farklı seslerle o garip halini devam ettiriyordu.
Tam 2 saat içerde kalmıştı. Bu arada evdekilerin sabrı suya ermiş derken kapıyı aniden açtı. Önce kapının eşiğinde biraz durdu. Herkese baktı. Sonra evdekilere tek tek sarılmaya başladı. Bu garipliği pek umursamayan evdekilerse lavaboyu kapma telaşıyla birbiriyle itişip kalkışmanın zevkini mi, yoksa ihtiyacını mı yaşıyorlardı orasını pek anımsayamadım.
Çok farklı bir siması vardı bu sabah! Ne bir geceden arta kalan hüznün, ne de bir rüyadan etkilenmiş bedenin aynasıydı bu sima. Durmadan farklı farklı bakıyordu etrafındakilere. Ve bir şey konuşmadan. İçinde fırtınalar kopuyordu an be an.
Her zamanki gibi eve canlılık veren ve rutinleşen o ince ve narin ses yayılmaya başladı içeriye. Yine biraz sitem vardı bu seste.
— Bıktık artık bu vesveselerinden. Her gün aynı telaşı yaşatıyor aynı huzursuzluğu eve kaim kılıyorsun.
Yine n’oldu sana demeyeceğim! Çünkü biliyorum neden bu kadar uzun lavaboda kaldığını ve o iniltilerin altında yatanları.
Yok efendim makamımı kaybettiğimi rüyada gördüm diye başlayacak da işini kaybettiğine kadarki durağa geleceksin. Seni kıskananların nasıl tuzaklar kurduğunu söyleyecek artık işe yaramaz bir hal aldığını diyeceksin. Yaptığın yanlışlıklardan dolayı kimsenin sana selam bile vermediğini söyleyecek, hiç yanlış yapmadığını iddia edeceksin. Senden daha iyisinin olmadığını düşünecek ama yerine mutlaka birilerinin geleceğini söyleyeceksin. Bir vazgeçilmez olduğunu iddia edecek ama senden de vaz geçildiğini ağlayacak gibi ifade edeceksin. Çok güçlü ve kuvvetli olduğunu söyleyecek ama rüyada çok hasta ve zayıf düştüğünü bütün etrafındakilerin seni yalnız bıraktığını diyeceksin.
Bu kehanetlerini, benliğinin çirkinliklerini her gün dinlemek reva mı bize! Anla artık efendi anla! Sen de bir gün işe yaramaz hale geleceksin. Bedenin sarkacak, yüzündeki çizgiler artacak, kamburun çıkacak. Mütekait olacaksın hayatın her alanından. Öyle makamlara yükselmek ve etrafındakilerin üzerine basarak yukarılara çıkmak orada kalmak için sürekli yukarı çıktığın merdiveni çekmek nereye kadar. Bir gün senin de hem yukarılara çıkma takatin kalmayacak, hem de merdiveni çekme gücün elinden alınacak.
— İstemiyorum artık bu teraneleri senden dinlemek. Bırak da gideyim.
— Baksana bana! Sen bugün hiç cevap vermedin.
— ...
— Neden konuşmuyorsun?
— ...
— Bu da yeni bir kapris şekli mi?
— ...
— Sen bilirsin. Nazını çekecek ne vaktim ne de takatim var. İster konuşur, istersen de susarsın. Tercih senin dedi ve sırtını ona dönerek gitti banyoya evdeki en son kişi olarak.
Bu defa büyük bir inilti sesi ondan gelmeye başladı banyoda. Kapı kilitli olduğu için kimse içeri gidemiyordu. Onun iniltisi bütün varlığı ihtizaza getirecek bir suzişlikteydi.
Banyoya girer girmez eline aldığı bezle buharlanan lavabo aynasını silmeye başladıkça cama yazılan kırmızı yazılar ona görünmeye başlamıştı. Hiç böyle bir şey olmamıştı banyoda şimdiye kadar.
Evet banyoda uzun zaman kalır ve hatta buna benzer iniltiler duyulur ama etrafa bir şeylerin yazıldığı anın ilk defa tanığı oluyordu kendisi.
Eli yavaşlarken buharları silmeye yüreği çok hızlı atmaya başlamış aklını kaybedecek gibi olmuştu. Bir taraftan artık silmek istemiyordu aynayı. Çünkü açılan her kırmızı yazı yüreğini kanatıyordu. Diğer taraftan oradaki yazılanları merak ediyordu.
Büyük bir telaş içinde ve yüreğinin en derin yerinden gelen iniltilerle aynayı silmiş ve orada yazılan kırmızı yazıların hepsini okumuştu. O da kapıyı bir müddet sonra açtı ve merakla etrafa bakmaya başladı. Lakin onun etrafında pek kimsecikler yoktu. Sadece aynaya yazıları yazan vardı. Ona sarılacak gibi oldu kendisini bir anlık da olsa yerde buldu.
Toparlanmış ve avazı çıktığı kadar bir çığlık atmak istemişti. Ne yazık ki o da sessizliğe gömülüvermişti.
— ...
Aynadaki yazılarsa okunmaya devem edilecekti. Mamafih hiç silinmeyecek bir kırmızılıkla cama kazınıverilmişti.