Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Şubat 2022

Aykırı ve asi bir insan ve hoca: Bekir Demirkol

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okurken bir gün rehberlik dersimize rahat giyimli, rahat konuşan bir hoca girdi. O hoca çok farklıydı. Derslerde rehberlik ve danışmanlığın başkalarını değil, kendimizi problem etmeye, anlamaya ve keşfetmeye dayalı olduğunu sahici bir şekilde anlatıyordu. Onu dinlerken, sürekli kendimle hesaplaştığımı, onun tavsiye ettiği kitapları okumadan ruhumun huzura ermediğini hissediyordum. Hoca, birgün İbn Kayyım’ın Zad’ul Me’ad isimli eserinin Tıbb-i Nebevi bölümü üzerine kimin bir seminer hazırlayabileceğini sordu. Ben hemen konuyu hazırlamaya talip oldum. Hazırladığım seminerde temel olarak Hz. Peyuygamber’in her hastalığa ilaç ve tedaviler sunan bir tıb doktoru olarak görmenin yanlış olduğunu, Hz. Peygamberi insanları hidayete çağıran ve kalplerdeki hastalıklara şifa olma amacındaki ilahi mesajın taşıyıcısı olarak değerlendirmenin daha sağlıklı olduğunu ifade eden bir sunum yaptım. Dersten sonra hocayla birlikte odasına çıktık ve konuyu tartışmaya devam ettik. Gerçek bir insan, hoca, arkadaş ve meslektaşla ilişkim böyle başlamıştı.

Hocam Bekir Demirkol’dan (1 Şubat 1942-1 Şubat 2022) söz ediyorum. Bekir hoca, sıradışı bir akademisyen ve entelektüeldi. Çok yazmamasına rağmen, öğrencilerinin gerçek anlamda bir akdemik ve entelektüel donanıma sahip olmaları için çok çaba gösterirdi, saatlerce odasında öğrencileriyle akademik konuları konuşurdu. O, akademik ve entelektüel donanıma sahip kişiler yetiştirmenin günümüzün en acil ihtiyacı olduğuna inanıyordu.

Bekir hoca, 10 yıldan fazla Şikago’da kalmış ve Fazlur Rahman’ın yakınında bulunan öğrencisi olmuştu. Bekir hocanın düşünce ve akademik gelişiminde Fazlur Rahman’ın belirleyici etkisi vardı. Şikago yılları ve Fazlur Rahman’ın öğrencisi olmak sayesinde Bekir Demirkol, ilahiyat ve sosyal bilimler alanlarında derin bir birikime, bilgiye ve perspektife sahipti. Bekir hoca, bilgisiyle ve birikimiyle, Türkiye’de ilahiyat alanında birçok konunun yeni bakış açılarıyla konuşulmasına ve tartışılmasına katkıda bulunmuştur. Ankara İlahiyat Fakültesi’nde Salih Akdemir ve Hayri Kırbaşoğlu hocalarla beraber Bekir hoca, öğrencilerinin hiçbir konuyu tabulaştırmadan sağlıklı bir şekilde konuşmalarını ve tartışmalarını sağlıyorlardı.

Bekir hoca, Alparslan Açıkgenç, İbrahim Özdemir, Halil Rahman Açar, Hayri Kırbaşoğlu ve Salih Akdemir hocalarla çok yakın arkadaştı. Şikago yıllarından tanıdığı Yusuf Ziya Özcan ve Bahattin Akşit hocalarla yakın dosttu. 90’lı yıllarda Bekir hoca, vaktinin çoğunu ODTÜ sosyoloji bölümünde geçiriyordu. Ankara İlahiyat ve ODTÜ arasındaki entelektüel ve akademik alışverişin oluşmasında hocanın katkısı çok büyüktü.

Bekir hoca, doktora tez çalışmasında Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı imam ve müftülerin liderlik davranışlarını çalışmıştır. Dini liderlik konusu, hocanın üzerinde önemle durduğu bir konuydu. Kişinin nasıl insan, Müslüman ve lider olacağı sorusu, hocayı hayatı boyunca meşgul etmişti. Reza Arasteh’in Aşkta ve Yaratıcılıkta Yeniden Doğuş isimli kitabını İbrahim Özdemir’le birlikte çevirmişti.Hoca, Stephen Cole’un Sosyolojik Düşünme Yöntemi isimli kitabı da akademik dünyaya kazandırmıştı.

İnsanın nasıl Allah’ın yeryüzündeki halifesi olmayı başaracağı sorusu, Bekir hocanın hep üzerinde durduğu problemdi. Yalana ve aldatmaya dayalı bir dini ve sosyal hayatın İslamla ve insanlıkla bağdaşmadığını vurgulayan hoca, varoluşumuzu ahlaki düzeyde gerçekleştirmeden Allah’ın yeryüzündeki halifesi olma misyonunu yerine getiremeyeceğimize dikkat çekiyordu.

Bekir hoca, varoluşunu gerçekleştirerek farklı, özgün ve özgür olmanın insanın temel yaşam amacı ve pratiği olması gerektiğini söylerdi. Hoca, varoluş sancısı çekmeden varoluşu gerçekleştirmenin imkansızlığına sürekli olarak vurgu yapardı. Varoluşunu gerçekleştirmiş kişilerin, birbirlerini kabul edeceklerini, tanıyacaklarını ve yaşayabileceklerini söylerdi. Ona göre ırkçılık, cinsiyetçilik, fanatizm ve kabilecilik gibi yapaylıklar, insanları varoluşlarına yabancılaştırmaktadır. Hoca, farklı, meraklı, arayış içinde olan insanlarla birlikte olmayı, onlarla konuşup tartışmayı çok severdi. Hoca, manevi ve ruhsal dünyasında hep kendini gerçekleştirmenin acısını yaşamış birisiydi.

Bekir hoca, insanın kendisiyle, canlılarla, insanlarla, çiçeklerle, ağaçlarla, kısacası yaratılış alemiyle konuşmanın kendimizi tanımak ve olgunlaşmak için gerekli olduğunu söylerdi. Çiçeklerle konuşmayı bilmeyen, kendini tanıyamaz derdi. Hoca, gerçek anlamda doğayla diyalog halinde varoluşmuzu gerçekleştirmek için çaba sarfetmek gerekliliğine dikkat çekerdi.

Bekir hoca ataerkilliğin kutsallaştırılmasını eleştirir ve ataerkilliğin din olmadığını söylerdi. Dinin ataerkillik kirinden kurtulması için kadınların Kur’an’ı tefsir etmeleri gerektiğine vurgu yapardı. Erkek merkezli din yorumlarının yetersizliğini vurgulayan Bekir hocaya göre, kadının dini tecrübesi ışığında yapılacak din yorumuyla dinin insani olarak idraki mümkün olabilirdi.

İslam’ın insanın varoluş yolculuğu ve arayışı olarak tecrübe edilmesi konusu, Bekir hocanın entelektüel dünyasının merkezi problemiydi. Kur’an’ın kalplere şifa olması için Kur’an’ın kendi adına oluşturulan yüklerden kurtulması gerekmekteydi. Tefsir adı altında her şeyin Kur’an’ın anlam dünyasının karartılması için kullanılması hocanın çok eleştirdiği bir konuydu. O, Hz. Peygamber’in bir mitoloji kahramanı haline getirilmesini de sürekli olarak eleştiriyordu.

Aykırı ve asi hocam Bekir Demirkol, hepimize hep yeniyi düşündürttü, sınırları zorlamamızı istedi. Halil Rahman Açar hocanın ifadesiyle Bekir hoca, hiçbir forma sığmayan, formatlanamayan özgür bir mü’mindi. Asi ve aykırı hocamı saygıyla anıyor, Allah’tan kendisine rahmet diliyorum.