Ayıbın adı özgürlük oldu
Toplum olarak ‘ayıp’ kavramını kaybettik. ‘Ayıp’la, ‘özgürlük’ yer değiştirdi. Ülkede müthiş bir çıplaklık, arsızlık var. Kadıköy’de bir eskort eylem adı altında çıplak dolaşıyor, ona bile özgürlük diyorlar.
Tepki göstereni de ‘sanane yobaz’ diyen tayfa linç edip susturuyor. Gençler toplu taşımalarda +18 hareketler yapıyor, bir yaşlı uyarsa herkes adamın üstüne çullanıp ‘kıskanıyorsun değil mi’ sözleriyle susturuyor. Ekranlarda ise her gün cinayetler en ince ayrıntısına kadar tartışılıyor.
Narin Güran cinayeti gece gündüz tüm kanallarda anlatıldı. Artık ‘çocuklar da bu saatte izliyor, konuşmayalım’ gibi bir yaptırım kalmadı. Herkes polis, herkes komiser, herkes jandarma! Şu iğrenç TİKTOK’u kapatın diye yalvarıyoruz ama sesimizi duyan, bizi umursayan yok. Niye? Çünkü özgürlükmüş. 90’lı yıllarda gençlerin oturduğu saatte +18 programlar yayınlanırdı, bu çürümüşlüğün başlangıcı 90’lı yıllardır.
Normal kanallarda kırmızı noktalı yayınlar, Huysuz Virjin, Tele Vole, güzellik yarışmaları, magazin programları, DJ Bülent, Fatih Ürek, Kuşum Aydın gibi gündüz kuşağı sunucusu LGBT karakterlerdir. Kemalizm denen siyonist projeyle birlikte 100 yıllık maceranın meyveleri! CHP zihniyeti yok olmadıkça da bu topraklar düzelmez, ne yapsak boşa gider.
LGBT yürüyüşlerini tüm belediyeleri ile kutlayan CHP açık kaldıkça, Kürtleri dininden koparıp ahlaksız birer teröriste dönüştürme misyonuyla Meclis’e girmiş olan DEM partisi TBMM’de kalmaya devam ettikçe bir adım bile ilerleyemeyiz. Ortadoğu’da savaşlar, soykırımlar yaşanıyor. Muhtemelen de sıra Türkiye’de, açıkça söylemekten de çekinmiyorlar, biz ise içimizdeki 100 yıllık, kokuşmuşluk, çürümüşlükle battıkça batıyoruz. Yazık…