Aydınlar, Sanatçılar ve Şairler, Filistin'in yanında
Son günlerde Kudüs ve Gazze’de işlediği katliamlarla dünyanın nefretini üzerine çeken İsrail’e, aydınlar ve sanatçılar da karşı duruş sergiliyor.
Katil
İsrail, Kudüs’e ve Gazze'ye saldırmaya devam ediyor. Filistinli kadınlar ve
çocuklar başta olmak üzere pek çok masum sivil şehit oluyor. Binalar yıkılıyor,
camiler, hastaneler, okullar tahrip ediliyor. Bir imha, bir soykırım hareketi
bu. İsrail, her yıl özellikle Ramazan ayında ve bayramda bunu kasten yapıyor.
Mazlum insanlara karşı bu cinayetleri işleyen alçaklar, dünyanın nefretini
üzerlerine çekmeye devam ediyor. 1 milyar 700 milyonluk İslam âleminin yanı
sıra vicdanlı pek çok Batılı aydın da bu insanlık dışı saldırılara karşı
çıkıyor. Bu zulme en yüksek tepki, şüphesiz Türkiye’den. Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan, pek çok ülkenin lideriyle görüşerek İsrail’in bombardımanını
durdurmaya çalışıyor.
Dünya Aydınlarından Tepki
Kudüs’e
ardından Gazze’ye İsrail’in yaptığı katliamlar sadece Türkiye’de ve İslam
âleminde nefret uyandırmıyor. Vicdanlı bazı Batılı aydınların da sert tepkisini
çekiyor. Meselâ Amerikalı ünlü Yahudi sosyal bilimci Profesör Norman
Finkelstein, son olaylar üzerine “İsrail sadece savaş suçları işlemiyor,
insanlığa karşı da suç işliyor.” deme yürekliliğini gösterdi. “Toprak hırsızı
İsrailliler”e karşı Filistinlilerin direnme hakkı olduğunu açıklayan
Finkelstein, “Bu devlet çok ileri gitti” diyerek dünyanın İsrail’e haddini
bildirmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Amerikalı aktör Robert de Niro da
İsrail’in saldırganlıklarını destekleyen ABD’ye karşı çıktı ve şu benzetmeyi
yaptı: “Kuduz bir köpek tarafından ısırıldığınız zaman kimi suçlarsınız? Köpeği
mi, sahibini mi? Kuşkusuz sahibini. Bu yüzden bütün suç Amerika’nın. İsrail
gibi bir ülkeyi desteklediği için.”
Baş Suçlu Amerika!
Başta PKK ve
FETÖ olmak üzere eli kanlı örgütleri açıkça destekleyen ve İsrail’i dünyanın
başına musallat eden ABD hakkında Cumhuriyet devrinin iyi şairi Cahit Külebi,
unutulmayacak bir “Amerika” şiirine imza atmıştı: İsrail polisinin Mescid-i
Aksa’da cemaate saldırması hem yurtiçindeki hem de yurtdışındaki aydınlar ve
sanatçılar tarafından tepki ve nefretle karşılandı. Dünyaca ünlü müzisyen Yusuf
İslam, Lübnan kökenli Müslüman şarkıcı Maher Zain, Mısırlı oyuncu Amr Waked,
ABD’li komedyen Ramy Youssef, ünlü rock grubu Pink Floyd’un solisti Roger
Waters, Türkiye’nin usta aktörü Cüneyt Arkın, yapımcı senarist Mehmet Bozdağ ve
yapımcı Mustafa Uslu sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarla
İsrail’in karşısında, Filistinlilerin yanında olduklarını gösterdiler.
Siyonizme Lanet!
Dünyanın en
kötü ve gaddar devleti kuşkusuz İsrail’dir. Geçmişte yaptığı katliamlar ve
bugünlerde işlediği soykırım suçuyla bunu yeniden ispatlıyor. Vicdanı
bozulmamış herkes bu işgalci devletçiğin karşısında dimdik duruyor. Kurulduğu
1948’den beri önce Ortadoğu’daki Müslümanların sonra da bütün dünyanın başına
bela olan İsrail’e karşı nefret hisleri giderek artıyor. Kudüs’te ve Gazze’de
Müslüman Filistin halkını acımasızca katleden, ruhu satılık bir ordudan ve
robotlaşıp insanlıktan çıkan iğrenç askerlerinden bahsediyoruz.
Seni
Sevmek Namustur Kudüs
Siyonistlerin 100 yıldan beri işlediği cinayetler ve yaptıkları kötülükler, önemli bir kitaba konu olmuştu. Araştırmacı yazar Nurettin Taşkesen, Yüzyıllık Hasret Kudüs 1917 kitabında İslam’ın gözbebeği olan şehrin elimizden çıkışının hazin hikâyesini yazmıştı. Merhum şairimiz Cahit Zarifoğlu, Kudüs’e olan hasretini ve sevgisini, “Mescidin memlekettir. Seni sevmek namustur Kudüs…” sözüyle dile getirerek hepimizin hislerine tercüman olmuştu. Bir başka şairimiz Abdullah Gülcemal “Kudüs’ün Gözyaşları” şiirine, “Kuş tüyü yataklarda sensin yatan Müslüman! / Bir de cennet umarsın, bari Allah’tan utan!” diye başlıyor ve mukaddes beldenin hicranını ifade ediyor. “Ben sizin ‘İlk Kıble’niz olan mahzun Kudüs’üm, / Vallâhi bir asırdır size kırgınım, küsüm!” diye devam eden şiir, şu mısralarla sona eriyor: “Bende nice Nebî’nin, şehitlerin kabri var, / İbrahim’in imanı, Eyüplerin sabrı var! / Siz başta taşırsanız o beyinsiz başları, / Dinmeyecek Mescid-i Aksâ’nın gözyaşları!..”
Üstatlardan Ortak Ses
Büyük
şairlerimizin çoğu Kudüs ve Filistin halkı için hafızalara ve gönüllere
yerleşen şiirler kaleme almışlardır. Bilhassa İslami hassasiyet taşıyan
şairlerimiz, Kudüs’e şiirlerinde mutlaka yer vermişlerdir. Üstat Sezai Karakoç
“Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir. Tanrı şehri ve bütün
insanlığın şehri.” der.
Mescid-i
Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, ışığı, sevinci, göz nurudur. Kâbe gibi
mukaddestir müminlerin gözünde ve gönlünde. Oraya ilişmek sadece bütün
Müslümanların yüreğini yaralamaz, Gayretullah’a da dokunur. Bugünlerde
Kudüs’te, Gazze’de masumların kanına bulaşmış kirli postallar dolaşıyor
Mescid-i Aksa’yı kirleten İsrailli askerler, mübarek mescitte hoyratça
dolanıyor. Müslümanların yüreği kırık, gözleri yaşlı. Bir hüzün kasırgası sarıyor
dört bir yanı. Mübarek mabede ‘namahrem eller’ uzanırken Sezai Karakoç’un
“Miraç” şiirine kulak veriyoruz: “Gür bir demir sesiyle / Mescid-i Aksa’da /
Ayak sesi / Eyyub da gelmişti / Kudüs iyileşmişti / Lût da gelmişti / Tuz diye
bağırmıştı / Havada bulut / Salih bir gök gürültüsünü / Muştucu göndermişti /
Zülküfüldü salan / Kudüs gecesine / Yer aşkına bir boya gibi / Yeşil
kelebekleri / Camiinin önünde arkasında / Melekler vardı gümüş defterli / Gümüş
kalemli / Peygamber imamdı / Kıldılar namaz / Melekler ve peygamberlerle /
Miraç gecesi / Kudüste / Yarasasız bir geceydi.”
Dünyanın en
güzel camilerinden Mescid-i Aksa’yı, sefil bir güruh istilâ ediyor,
Müslümanların kanını döküyor. Bu suç, karşılıksız kalmaz elbet. Çocuklar
yaralı, anneler mahzun. Kudüs ve Gazze yine matemlere bürülü. Rahmetli Nuri
Pakdil, gaflette olanları uyandırmaya çalışıyor: “Adam baba olunca / Bir Kudüs
canlanır içinde / Yürü kardeşim / Ayağına bir Kudüs gücü gelsin”
Düşte Görülen Mescid-İ Aksa
Mescid-i
Aksa, kızıl maskeliler tarafından kuşatılmış bir yeşil vaha. Ruhları kararmış
olanlar sarmış ulu mabedimizi. Gaz bombaları, kaçışan insanlar, çocuklar… Ve
yavrularının iyilik haberlerini bekleyen acılı, dertli anneler… Mehmet Âkif
İnan meşhur “Mescid-i Aksa” şiirine şöyle başlar: “Mescid-i Aksa’yı gördüm
düşümde / Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu / Varıp eşiğine alnını
koydum / Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu / Gözlerim yollarda
bekler dururum / Nerde kardeşlerim diyordu bir ses / İlk Kıblesi
benim ulu Nebi’nin / Unuttu mu bunu acaba herkes / Burak dolanırdı
yörelerimde / Mi’raca yol veren hız üssü idim / Bellidir kutsallığım
şehir ismimden… / Her yana nur saçan bir kürsü idim / Hani o günler ki
binlerce mü’min / Tek yürek halinde bana koşardı / Hemşehrim nebi’ler
yüzü hürmetine / Cevaba erişen dualar vardı”.
Mescid-i
Aksa’m, ümmetin göz bebeği, sen bütün Müslümanların ilk kıblegâhısın. Gönül
senden vazgeçebilir mi? “Şimdi kimsecikler varmaz yanıma / Mü’minde
yoksunum tek ve tenhayım / Rüzgârlar silemez gözyaşlarımı / Çöllerde
kayıp bir yetim vâhayım” diyen Mehmet Âkif İnan, rüyasını anlatır: “Mescid-i
Aksa’yı gördüm düşümde / Götür Müslümana selâm diyordu / Dayanamıyorum
bu ayrılığa / Kucaklasın beni İslâm diyordu”.
Günümüz
şairlerinden Bestami Yazgan, cani İsrail askerlerine karşı yiğitçe bir duruş
sergiliyor: “Tanıdım Seni Katil” şiirinde “Çocuğa kurşun değse / Kırılan çiçek
olur, / Çocuk ölmesin diye / Çırpınan yürek olur, Eğer çocuk ölürse / Yoldaşı
melek olur, / Yorganı ak yıldızlar, / Döşeği ipek olur” diyor. Şiirin son
mısraları bir yıldırım gibi zalimleri çarpar: “Çocuğa kurşun sıkan / Eli kanlı
katilin / Adını bilmem ama / Soyadı köpek olur…”
Filistinli
çocukların yaşadığı dramı görüp de bunu şiirine yansıtmayan ya şair değildir
veya kalbi katılaşmış insan müsveddesidir. Şükürler olsun ki bizim
şairlerimizin çoğu soylu ve namuslu duruşlarıyla İsrail’e karşı Filistinli
masumların yanında saf tutmuştur. Mesela Gökhan Akçiçek, “Filistinli Çocuklara”
yazdığı şiirde “Biz Filistinli çocuklar / Güneşi bayrağımıza çizeceğiz, / Bir
gün gelecek / Ellerimizde bayraklarla / Akdeniz’e yürüyeceğiz.” diyor.
GAZZELİ YUSUF
Cahit Koytak
“Gazze Risalesi’nde efsaneleşen Filistinli çocuklar için bir türkü yakar: “çok
acı çektin, Gazzeli Yusuf, oğlum, çok acı çektin / ve bu kadar acı için
çok küçük bu ‘Filistin’. / dünyayı iste, bütün bir yeryüzünü, / duvarsız,
tel örgüsüz, mayınsız / ve silahsız yeryüzünü, hepimiz için”.
Mustafa
Ökkeş, oyuna doyamamış Filistinli çocukların yaşadığı serencamı, dört mısrada
özetliyor: “Filistinli çocuk / Okul dönüşü / Yine oyuna dalmış / Elinde sapanı”
Şeref Akbaba, “Filistinli Çocuk”ta ‘İntifada’yı anlatıyor: “Göğüslerinde
özgürlük haritası / Taşınan bir şarapnel / Mezar taşlarına yazılmıştır kader /
Çocuk, silah ve zaman / Kınında durmaz zulüm / Anne bağrındaki taşlar /
Emeklemek yok çocuk / Her mevsim kan sofrası”
Evet
mısralarından kan damlıyor şairlerimizin ama ne yapsınlar? Ortadoğu’ya
“çocukları öldürmeyi iyi bilen” bir soysuzlar güruhu yerleşmiş ve bunlar
çocukların kanını dökmekten şeytani bir zevk alıyor. Şairlerin her mısraı bizim
de akıttığımız gözyaşıdır aslında: “Tırpan vurdular merhametine / Adını
Filistin koydular / Çocuk, silah ve zaman / Çocuklar ölüyor akşam olmadan”
Şairler,
yazarlar, aydınlar, sanatçılar, velhasıl vicdan taşıyan bütün insanlar İsrail’e
karşı. Bakalım bu terörist devlet, cinayetlerine daha kadar devam edebilecek?
Büyük bir acı, derin bir kin ve sınırsız öfkeyle bekliyoruz.