Ayçiçek yağı krizi
Dün bir market kasasının önünde yüzden fazla insanı, 5’er kiloluk ayçiçek yağı tenekelerini market arabalarına doldurmuş, ödeme için sırada beklerken gördüm. Giyim kuşamlarından hiç de ekonomik sıkıntı içinde insanlar izlenimi vermiyorlardı.
Market görevlisi ikide bir
oluşan kuyruğun başından sonuna gidip geliyor, bir tenekeden fazla yağ için
işlem yapılmayacağını ikaz ediyordu.
Ayçiçek yağı sıkıntısı dünyanın
en zengin ülkesi Almanya’da bile yaşanıyor.
Ayçiçek yağı hayati bir ihtiyaç
maddesi hiç değil, çeşit çeşit alternatifleri de var. En, kötü ihtimalle birkaç ay ayçiçek yağı tüketmediğinizde de hiçbir
sağlık sorunu da yaşamazsınız ki böyle bir ihtimal ufukta bile gözükmüyor.
Gayet hali vakti yerinde bir tanıdığımın
evine hırsla 45 adet 5 kiloluk Ayçiçek yağı depoladığını teessüfle öğrendim.
Vurguncuların, karaborsacıların,
sizin paniğinize oynadıkları gün gibi aşikâr iken, tüketiciler bilinçli
tutumlarla vurguncuları morartamazlar mı?
Neden senaryoya göre oynayıp vurgunculara
kazandıralım?
Bugün kapış kapış yüksek fiyattan alınan yağları, iki ay sonra raflarda
yarıdan az fiyatla görürseniz kimi suçlayacaksınız, nasıl da üzüleceksiniz.
O yüksek fiyattan depoladığınız yağlar size zevk verecek mi?
1-2 yıllık ihtiyacınızı bir anda
almaya kalkarsanız hangi sistem, hangi tedbir, hangi ürün buna cevap verebilir?
Aklıselim ve sakin davranarak
çözümünü kolaylaştırabilir, sorunun parçası olmazsınız.
***
Krizler nasıl yaratılıyor?
1973’te ABD finans çevreleri,
1945’ten beri tekellerinde bulunan petrol fiyatlarını artırmaya karar verdiler.
Petrolle beraber dolara talep de
artacak inanılmaz bir servet edineceklerdi. Çünkü doların maliyeti sadece
kağıttı.
Kimse bunun planlandığını düşünemezdi, ama öyleydi.
Petrol fiyatlarını artırmak için
bir sebep gerekliydi. 6 Ekim 1973’te Suriye ve Mısır İsrail’e saldırdılar.
Bu saldırının planlayıcısı ADB Dışişleri Bakanı Kissenger’dı.
Her iki ülkeye yanlış bilgiler
aktararak saldırıyı cesaretlendirdi.
Suudiler, Filistin için OPEC
üzerinden petrol ambargosunu dillendiriyorlardı. Savaşı Araplar kaybettiler,
ambargoyu başlattılar.
Petrol krizinin suçu Arapların, parası ise ABD’nin ve Yahudilerin
olacaktı.
Varil başına maliyeti 0,25 dolar
olan Ortadoğu ham petrolünün varil fiyatı, 1949’dan 1970’e kadar 1,9 dolarlarda
seyretmişti.
Krizle petrol % 400 arttırıldı.
İran Şahı bu kriz esnasında ABD
ve müttefiklerine Arapların kıstığı petrolü vermeyi garanti etmişti.
Bu oyun Bilderberg’de planlanmıştı.
Bu petrol krizi esnasında OPEC
ülkelerinin ceplerine 185 milyar dolar fazladan para girmişti ama bu dolarlar
New York ve Londra bankalarının kasalarındaydı. Bu 185 milyar dolar, 3. Dünya
ülkelerine kredi olarak verilip çifte kavrulmuş kârlar sağlandı.
Bu dönemdeki Suudilerin muazzam petrol gelirleri ABD’nin bütçe açığı
için kullanıldı.
Petrol kriziyle oluşan havuzdaysa
1,3 trilyon dolar birikti.
Bu meblağ, Arjantin, Brezilya,
Polonya, Yugoslavya, Afrika ve diğer dolara aç ülkelere kredi olarak verilip
muazzam geri dönüşler sağlandı.
Arap dünyası Mart 2008’de
yaşanan ekonomik kriz ve ekonomik daralmadaysa 3 trilyon dolar kaybetti.
Araplara kaybettirilen bu para, ABD
ve Batılı ortaklarının kasalarına gitmişti.
Dikkatiniz çekerim, 2020 martında varili 17 dolar olan petrol
bugün 111 dolar!
***
Pearl Harbor ABD’nin Japonlara bir oyunu idi.
Baskından 2 hafta önce Churchill,
Roosevelt’i uyarmış, başkan bu uyarıya hava savunmasını azaltarak cevap
vermişti.
Baskın, ABD’yi Almanlarla değil,
Japonlarla savaşa sokmak için tasarlanmış bir oyundu.
Washington, Pearl Harbor
komutanı Kimmel’den Japonların bir saldırı hazırlığında olduğu bilgisini
gizlemişti.
Pearl Harbor baskınında ABD,
2403 asker, 18 gemi, 188 uçak kaybetti.
Birbirini izleyen pandemi-Ukrayna krizi-global ekonomik kaos üçlüsüne yukardaki iki örnek muvacehesinde
bakılırsa, günümüzdeki global piyasalar daha anlaşılır olacaktır.
Amerikan yüzyılı, selefi Roma
gibi, yabancı toprakların yağma ve
talanına dayalı bir sistemdir.
ABD, 28 Şubat darbe hükümetleri eliyle bizim de 120 milyar dolarımızı yağma etmişti.