AYASOFYA''DA MAHŞERİ CUMA
18 yıldır iktidarda olan AK Parti’nin en önemli icraatlarından birisi kaybolmaya yüz tutmuş binlerce kadîm vakıf eserini (müslim ve gayri müslim) imar ve ihya ederek ayağa kaldırmasıdır. Bu eserler dünya durdukça ayakta kalacak, fakat bu hizmetler zaman akıp geçtikçe unutulacak. Fakat bazı şeyler vardır ki “Hafıza-i beşer nisyan ile mâlûl” olsa da ASLA UNUTULMAZ!.. UNUTULMAYACAK!..
FETHİN SEMBOLÜNE SÜRÜLEN KARA LEKE!..
30 Ocak1932’de ezanı, tekbiri, kâmeti, salâyı Türkçeye çevirip Fatih ve Ayasofya Camii’nde okutarak milletin inancına savaş açanlar da;
16 Haziran 1950’de i’lâ-yı kelimetullah için ezanı özgün haline çeviren ve millete hizmetkârlık yolunda idam edilen Başvekil Adnan Menderes de UNUTULMAYACAK!..
“(Onlar) Allah Teâlâ’nın âyetlerini az bir bedel mukabilinde sattılar. Sonra da O’nun yolundan çevirdiler. Şüphesiz ki onların yapar oldukları şey ne kadar fenadır” (Tevbe Sûresi, 9) âyetinin muhatabı olarak 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, fethin sembolü kadîm mâbed Ayasofya Camii’nin boynuna müze yaftası asanlar da;
86 yıl boyunca İslâm’ın şiarı, fethin sembolü bu kâdim mâbede sürülen “KARA LEKE”yi silmek için mücadele eden ve ızdırap çekenler de UNUTULMAYACAK!..
DİRİLİŞ VE DİRENİŞİN MEŞALESİNİ YAKAN ÖNCÜ BİRLİKLER!..
1952 yılında Türkiye’ye gelen Patrik Atenegoras, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dan Ayasofya’yı kiliseye çevirme talebinde bulundu. Bunun üzerine Osman Yüksel Serdengeçti kalemine sarılıp, hissiyatını “Ayasofya” başlığı altında serdetti. Serdengeçti, ortalığı velveleye veren “yunan sever” diasporanın baskıları sonucu, “Millî mukavemeti kırdığı, Türk Yunan dostluğunu ihlal ettiği” iddiasıyla Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde idamla yargılandı.
Serdengeçti, 1953’te idamla yargılanmasına sebep olan haykırışında, “Ey İslâm’ın nûru, Türklüğün gururu Ayasofya!.. Ey muhteşem mâbed!.. Bizler, Fatih’in torunları, yakında putları devirip, yine seni camiye çevireceğiz... Sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen ezan sesleri fezaları yeniden inletecek!.. Şerefelerin yine Allah’ın ve O’nun sevgili Peygamberi Hz. Muhammed’in aşkına, şerefine ışıl ışıl yanacak; bütün cihan Fatih Sultan Mehmed Han dirildi sanacak!.. Bu olacak Ayasofya, bu muhakkak olacak... İkinci bir fetih, yine bir ba’sü ba’delmevt... Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır...” diyerek ümidin meşalesini yakmıştı...
*
Üstad Necip Fazıl Kısakürek, 1 Ocak 1966 günü İstanbul MTTB’de gençlere hitap ettiği Ayasofya Konferansı’nda, “Gençler!.. Bugün mü, yarın mı, bilemem; fakat Ayasofya açılacak!.. Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün mânâlar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!.. Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek!.. Ayasofya’yı artık bu önüne geçilmez sel açacak... Bekleyin gençler!.. Biraz daha rahmet yağsın... Sel yakındır...” sözleriyle İstanbul’u fetheden Fatih’in kararlılığıyla, kendisini pür dikkat dinleyen gençliğe müjde vermişti!...
*
Bayrak Şairi Arif Nihat Asya, “Ulu mâbed, neye hicrana büründün böyle, / Fatih'in devrini bir nebzecik olsun söyle! / Beş vakit loşluğunda saf saftık, / Dâvetin vardı dün ezanlarda, / Seni ey mâbedim utansınlar, / Kapayanlar da, açmayanlar da!..” dizeleriyle yüreğinde kopan fırtınayı dillendirmişti...
*
Mehmed Şevket Eygi, 60’lı yıllarda çıkardığı Yeni İstiklâl gazetesinde “Esir Ayasofya”nın özgürlüğü için büyük mücadeleler vermiş, ömrünün son demlerinde kaleme aldığı bir yazıda, “Bugünkü halimizle, sittîn (altmış) sene ‘Ayasofya açılsın, Ayasofya açılsın...’ diye bağırsak, hiçbir faidesi olmaz. Ayasofya lâfla açılmaz, Ayasofya kendi kendine açılmaz, Ayasofya durup dururken açılmaz... Ayasofya bir semboldür. Bizim hürriyetimizin, haysiyetimizin sembolü. Ayasofya, hürriyet gibidir. Hürriyet verilmez, alınır...” ifadeleriyle Müslümanları diriliş ve direnişe davet etmişti...
*
İkinci Yeni şiirinin uç beyi, tevazu ve beyefendiliğin kalesi Sezai Karakoç 1968 yılında Sütun’unda kaleme aldığı, “İnanmış bir millet olarak, Ayasofya’yı kendi yüce ismine kavuşturursak, Allah’ın, bizi görünmeyen kuvvet ve kudret hazineleriyle zafere kavuşturacağından hiç şüphemiz olmasın. Her zaferin sahibi O’dur, şüphesiz. Allah’tan yana çıkanlar, zaferden yana çıkmış olurlar. Bin yıla yakın bir zaman aydınlığı beklemiş ve beş yüz yıl İslâm’ın kutlu sesiyle kubbeleri çınlamış olan kutlu cami, Ayasofya, cümle kapılarının olanca arzusuyla gün ışığına açılacağı günler yakın, çok yakın...” muştusuyla kutlu bir doğumun haberini vermişti...
*
Cahit Zarifoğlu, Cemil Meriç, Mehmet Akif İnan, Nuri Pakdil, Halil İnalcık, Kadir Mısıroğlu gibi edib, yazar, şair ve tarihçi isimler Ayasofya ile millet arasına çekilen siyah perdeyi kaldırıp, “fetih ruhunun sembolü”nde secdeye kapanma dualarından asla vazgeçmemişti... Kutlu davaları için sefere çıkıp surda gedik açan bu öncü birlikler ASLA UNUTULMAYACAK!..
CAMİ, MEDRESE İLE UĞRAŞACAK VAKİT GEÇTİ!..
29 Mayıs 1977’de Taksim’de “Ayasofya Mitingi”yle mustazafların beklentisini meydanlara taşıyan Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan, “Ayasofya Camii, İslâm’ın köhnemiş Hıristiyanlığa galebesinin timsalidir. Yani o bir zaferin timsalidir. Hakk’ın bâtıla galebesinin timsalidir. Ayasofya, Fatih Sultan Mehmed’in malıdır. Ayasofya bir semboldür. Ayasofya Camii’nin bir an evvel ibadete açılması insanlık görevidir” diyerek milyonları harekete geçirmiş, her “Fetih Kutlaması”nda “Zincirler Kırılsın, Ayasofya İbadete Açılsın” haykırışının gür sesi olmuştu...
ASLA UNUTULMAYACAK!..
*
Her millî ve İslâmî meselede olduğu gibi Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda da yürüyüşler, mitingler düzenleyen ülkücüler, kadîm mâbedde namaz kılma eylemleri yapan Millî Türk Talebe Birliği öğrencileri, “Zincirler kırılsın, Ayasofya ibadete açılsın” ülküsünü dillerde haykırışa, yüreklerde duaya dönüştüren akıncılar da UNUTULMAYACAK!..
***
Ayasofya tartışmalarının kendisine sorulması üzerine, “Çok fena söylerim, söyletmeyin bana. O devirler geçti. Ayasofya ile, cami ile, medrese ile uğraşacak vakit geçti...” diyerek soruya soranı değil, milleti azarlayan Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel de;
Milletin Ayasofya’da ibadet hasretine, Milletin Meclisi’nde çare arayan İzmir Senatörü Ömer Lütfü Bozcalı, Devlet Bakanı Refet Sezgin, Manisa Milletvekili Sami Binicioğlu, Konya Milletvekili Kadircan Kaflı, Devlet Bakan Hasan Aksay, Diyarbakır Milletvekili Hasan Değer, Isparta Milletvekili Ertekin Durutürk, 12 Eylül 1980 Darbesi’nden hemen önce 1934’ten beri minarelerinden ezan okunmayan Ayasofya’nın minarelerinden ilk ezanın okunmasına vesile olan Başbakan Süleyman Demirel de UNUTULMAYACAK!..
*
12 Eylül Darbesi’nden bir ay sonra restorasyon gerekçesiyle Ayasofya’nın yanındaki hünkâr mahfili ve Abdülmecid Mescidi’ni kapatıp, ezanları tekrar susturan darbecilerin Kültür Bakanı Cihad Baban da;
Darbeciler tarafından kapatılan mescidi ve susturulan ezanları 10 Şubat 1991’de tekrar minarelerle buluşturan Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek de UNUTULMAYACAK!..
*
Adnan Menderes, Necmeddin Erbakan, Turgut Özal ve Muhsin Yazıcıoğlu gibi ülkesi ve ülküsü uğruna canını yok sayanlar ASLA UNUTULMAYACAK!..
Bu liderlerin ömrü Ayasofya’nın ibadete açılmasına vefa etmedi; fakat onların arkalarından yürüyen nesil devraldıkları kutlu bayrağı yere düşürmedi. Ebû’l-Feth Fatih Sultan Mehmed’in beldesinde Ayasofya’ya olan özlem hiç bitmedi; ruhlar kıyama, alınlar secdeye değene kadar da BİTMEYECEKTİ!..
***
AYASOFYA BİZİMDİ, YENİDEN BİZİM OLDU!..
Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği Başkanı İSMAİL KANDEMİR haksızlık ve hukuksuzluğa karşı yılmadan usanmadan verdiği kutlu mücadeleden sonuç almak için 25 yıl boyunca her yolu denedi. Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesi’nde dava açtı. 2 Temmuz’da görülen davada Ayasofya’da ibadet için bir umut doğdu. Sadece Türkiye değil, dünya Müslümanları nefeslerini tutup beklemeye başladı. 10 Temmuz Cuma günü bâtılı hüsrana, dünya Müslümanlarını sevince boğan karar açıklandı.
“Hazreti Ömer Adaleti”yle hükmeden Anayasa 10. Dairesi Başkanı Yılmaz Akçıl ve Ali Ürker, Ömer Civri, Abdullah Aygün, Lütfiye Akbulut isimli üyeler Ayasofya’yı müzeye çeviren 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı Bakanlar Kurulu kararını oy birliğiyle tarihin tozlu raflarına kaldırıldı. Bu kararla birlikte 86 YILLIK KARA LEKE silindi. Danıştay’ın kararı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararname ile 86 yıllık hayal, gerçek oldu.
Bu kararla sadece Ayasofya açılmadı; “Zulüm 1453’te başladı” suflesiyle Bizans’ı filizlendirmeye çalışan güruhun hoyrat hayalleri ilelebed yerle yeksan edildi. Bir kez daha Hakkın bâtıla galebe çaldığı dünya âleme gösterildi. Ayasofya bizimdi, yeniden bizim oldu.
ASLA UNUTULMAYACAK!..
***
Müslümanların 86 yıldır hayal ettiği, özlemle beklediği Ayasofya’yı ibadete açmak, esaret zincirlerini söküp atmak, “Zincirler Kırılsın, Ayasofya Açılsın” talebini her fırsatta dillendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu. Bu kutlu davayı beraber sırtlanan, sırtlanlar ordusuna karşı omuz omuza mücadele veren milletin adamları Devlet Bahçeli, Recep Tayyip Erdoğan ve bu kararın alınması için yılmadan savaşanlar UNUTULMAYACAK!..
Ayasofya’nın minarelerinden “Le tuftehanne’l-kustantîniyyetu. Fe le niğme’l-emîru emîruhâ, vele niğme’l-ceyşu zalike’l-ceyş” müjdesine nail komutan Fatih Sultan Mehmed’in vasiyeti çifte ezanlar ruhlara değdikçe, alınlar her vakit secdeye gittikçe, dualar edildikçe, Fatihalar, Yâsinler okundukça; abimiz, başkanımız, reisimiz, şehreminimiz, başbakanımız, cumhurbaşkanımız RECEP TAYYİP ERDOĞAN ASLA UNUTULMAYACAK!..
****
BU İLK CUMA ASLA UNUTULMAYACAK!..
Bugün, 24 Temmuz Cuma; hezimetin zafere dönüştüğü gün...
Bugün, asrın en önemli manevi hadiselerinden birinin gerçekleştiği gün...
Bugün “devletler adl ile yükselir, zulm ile yıkılır” sözünün tecelli ettiği gün...
Bugün, Cuma Bayramı, “Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır”a iman edenlerin, “Sefer bizden, zafer Allah”tan diyenlerin bayramı.
Bugün, Allah’la olan misak, peygambere verilen biatlar yeniden tazelenecek.
Bugün, kalplerin yeniden fethine, yeniden dirilişine vesile olacak.
*
Bugün, yüzbinlerce Müslüman, koronavirüs salgınına rağmen fevc fevc Ayasofya-i (İlâhî Hikmet) Kebir Camii Şerifi’ne akın etmeye başlayacak.
Bugün, Ayasofya’ya parayla değil, abdestle girilecek.
Müminler topluluğu 86 yıl sonra zincirleri kırılan Ayasofya’da Cuma namazı kılacak. İstanbul ilk defa böyle bir mahşeri Cuma namazına şahitlik edecek. Sadece Türkiye değil, dünya Müslümanları bu kâdim mâbede kavuşmanın sevinciyle şükür gözyaşı döküp, esaret altında inim inim inleyen mazlumlar için dua edecek.
Ey Ayasofya!.. Bugün Mekke-i Mükerreme’nin Kâbe-i Muazzaması, Medinet’ül Münevvere’nin Mescid-i Nebevîsi, Kudüs’ün Mescid-i Aksası sana gıpta ile bakacak. Mübarek çevresiyle feryad ü figanlar arasında yanan ilk kıble Mescid-i Aksa, senin prangalarından kurtuluşunla umutlanacak.
Ey Ayasofya!.. Seni hasretle tazim etmek isteyen yürekler kubenin altına sığmayacak; sel gibi caddelere, sokaklara taşacak. Kendinden geçen yürekler, vecd ile duaya kalkan eller, dillere firar eden şükürler sevinç gözyaşlarıyla İstanbul’u kendinden geçirecek.
Ümmet şuuru her zerreyi kuşatacak, yeni bir fetih yaşanacak. 86 yıldır kemikleri sızlayan Şanlı Ordu ve Müjdeli Komutan Ebû’l-Feth Fatih Sultan Mehmed mahzunluktan kurtulacak.
Ayasofya kubbesi altında secdeye gidenlerle, mihrabıyla, minberiyle, kürsüsüyle, mahfeliyle, minaresiyle, alemiyle, külliye müştemilatıyla fethin sembolü, İslâm mabedi olarak ilelebed payidar olacak.
Ayasofya’da kılınan bu ilk Cuma ASLA UNUTULMAYACAK!..