Ayasofya’da 86 Yıl Sonra İlk Namaz Heyecanı… Kimde, ne kadar?
Fethin Sembolü Ayasofya’nın 86 yıl sonra ibadete açılması her bakımdan çok büyük bir olaydır.
Kutlu övgü ve müjdeye mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri’nin vasiyetini yerine getirmek ne demektir?
Başta Hz. Peygamber (s.a.s.) ve âhir ömründe Fetih Aşkı ile geldiği İstanbul’da şehit olan Ebu Eyyûb el-Ensarî (r.a.) olmak üzere bütün sevdiklerimize selâmların en güzelini “göndermek” demektir.
Bir asıra yaklaşmakta olan eziklik ve mahcubiyetimizden “kurtulmak” demektir.
Haçlı İttifakı’nın dışımızdaki ve içimizdeki unsurlarına, Osmanlı’nın Azâmeti’ni“hatırlatmak” demektir.
İstanbul Yerel Yönetimi’nin Ayasofya’yı Müze’ye çeviren zihniyetin eline geçmesinden dolayı coşkun kutlamalar yapan Bizans kalıntılarının sevinçlerini kursaklarında “bırakmak” demektir.
Türkiye’nin bağımsız bir Devlet olduğunun altını “çizmek” demektir.
Çok şey, sayılamayacak kadar çok şey demektir Ayasofya’nın 86 yıl sonra ibadete açılması.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ve bu güzel gelişmede emeği geçen herkesi tebrik etmek, “Allah hepinizden razı olsun” demek gönül borcumuzdur.
Bununla birlikte...
Bu güzel gelişmenin gözler önüne serdiği bir büyük eksikliğe, sıkıntıya, tuhaflığa dikkat çekmek de bir vazifedir.
Milli vazife.
Bunca yıldır büyük özlemle beklenen böylesine büyük bir gelişmenin memleket gündeminde, vatandaş gündeminde hak ettiğinin binde biri kadar yer bulmayacağını yıllar önce söyleseler asla inanmazdım.
“Olur mu öyle şey, dillerden düşmeyen bir hadise olur bu, nice vakit sürer büyük coşkusu” derdim.
Görüyorum ki, birçok vatandaşımızın gündeminde neredeyse yok bu güzel gelişme.
Gündemine alanların önemli bir bölümü de meseleyi acayip yerlere çekiyor.
Vatandaşlarımızla bu konu üzerine sohbet ederken daha doğrusu “tartışırken” sosyal medya ağırlıklı “algı operasyonları”nın derin izlerini gördüm maalesef.
Ayasofya’nın ibadete açılmasını Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “erken seçim” hesaplarına bağlayanlar oldu, “Kanal İstanbul”dan bahis açıp meseleyi “Katarlıların toprak alımlarına” getirenler oldu.
“Camiler boş, hoca sayısı arttıkça namaz kılan sayısı azalıyor, Ayasofya’yı ibadete açsan ne olacak, ilk gün bakanlar, milletvekilleri filan havalarını atıp gidecekler, sonra biz yine faiz batağında” diyenler oldu.
“Memleketin bütün işleri bitti de, sıra Ayasofya’ya mı geldi! İşsizlik var, alınan mahsulün masrafı kurtarmaması var…” vesaire dendi.
Bir dost vardı heyecan yüklü olan, “Ayasofya’nın açılmasına Yunan kızıyor, siz de kızıyorsunuz galiba!” diye tersledi.
Onu da, “Gençlik elden gitti gençlik, sen ne diyorsun!” diyerek bastırdılar.
Ben uzun uzun Ayasofya’nın anlam ve öneminden bahsettim, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vasiyetini hatırlattım, Türkiye’nin bugünü 86 yıldır beklediğini, “Memleketin başka işi kalmadı da sıra Ayasofya’ya mı geldi?” yaklaşımının son derece yanlış olduğunu söyledim.
Ayasofya’nın açılmasının memleketin bütün sorunlarının çözülmesinin sonrasına bırakılmasını istemek gibi bir düşüncenin mantıksızlığına vurgu yaptım.
Yok.
Özellikle gençler ve orta yaşlıların büyük bir bölümü gittikçe artan “hoşnutsuzluğun” etkisi altında.
Ayasofya ibadete açılamamış olsaydı, “E tabi, cesaret edemediler, bunlardan bir numara çıkmaz, tamamen hava cıva, zaten Papaz Brunson olayında da böyle olmuştu!” diyeceklerdi.
Şimdi ise bunları söylüyorlar işte.
Bizim ortamda bahsi açıldı da, böyle tartışmalar oldu.
Pekçok ortamda Ayasofya’dan bahis bile yok, milyonların gündemi çok farklı.
Kiminin gündemi gündemsizlik, “Bunların hepsi aynı, politikada dün dündür, bugün de bugün, boşver gitsin!” diye bakıyor bu geniş kesim.
Geçim derdinde olanın başka derdi yok gibi, tencere meselesi elbette çok mühim.
Kimi, “eğitim ve kültür alanındaki” boşlukların, “faizci kapitalizmin kalelerinin her geçen gün güçlenmesinin” derdiyle dertli, “Ayasofya’yı müzeye çevirmekle kalmayıp, Sultanahmet’i Camii’ni de müze yapacak bir neslin geldiğini” söylüyor.
İktidar Partisi’nin küçük bir yerdeki ilçe başkanının hatta ilçe başkan yardımcısının bile “havasından” geçilmediğini, bu gidişin iyiye gidiş olmadığını öne sürenler çok…
*
Bu Cuma günü, çok güzel bir merasim olacak.
Cumartesi ve Pazar resmi tatil.
Pazartesi sendrom günü.
Salı’ya Ayasofya gündeminin ateşi iyice düşecek.
Çarşamba günü, birileri yine “Memleketin her işi bitti de sıra Ayasofya’ya mı geldi?” diyecek.
Biz…
Fetih Ruhu’nu anlatmanın gayreti içinde…
Ömür tüketeceğiz Allah’ın izniyle.