Ayasofya yetmez Mescid-i Aksa’yı isteriz!
Öncelikle şunu haykırmak istiyorum;
“Fethiniz Mübarek olsun sayın başkan!”
Bin yıl dünyaya zulüm ile yön veren Bizans İmparatorluğu Peygamber Efendimizin (sav) övgüsüne mazhar kumandanı ve askeri ile tarih sahnesinden silindi ve muhteşem olarak kabul edilen ve dünyada bir eşi daha bulunmayan Ayasofya İslam ile müşerref oldu.
Ne yazık ki son İslam Devleti Osmanlı’nın yıkılışı ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti idarecileri sözüm ona dünya mirasına sahip çıkma adına Ayasofya’yı müze haline getirdiler.
Şüphesiz Ayasofya’nın fatihi, Fatih Sultan Mehmed’in kemikleri sızlarken, Bizans’ın torunları barlarda dans ediyorlardı.
Bizans’ı tarih sahnesinden silen, Akdeniz’i bir İslam Gölü haline getiren, Avrupa’yı asırlarca titreten Osmanlı Hanedanının Avrupa’ya kucaklarına sürgüne gönderilmeleri intikam duygusunu tatmin etmemiş olacak ki Fethin sembolü Ayasofya’yı ibadete kapatarak intikam duygularını taçlandırmak istemişlerdi.
1934 yılında Ayasofya’yı müzeye dönüştürülmüş ve Ezan Türkçeleştirilmişti. Manen İstanbul kaybedilmişti. Cismimiz buradaydı belki ama Ruhumuz zincire vurulmuştu. İslam’ı iyiden iyiye dejenere eden düşünce yapısının bertaraf edilerek zincirlerin kırılması ve ruhun hürriyetine kavuşması için 86 yıl beklemek gerekecekti.
Elbette kolay olmadı. Bu kadim millet bunu hak etmiyordu ve baskı ile, darbeler ile sindirilerek bu taleplerinden mahrum bırakılıyordu.
Bediüzzaman Said Nursi gibi, Süleyman Hilmi Tunahan gibi, Adnan Menderes gibi bedel ödeyen insaf ve gayret ehli her şeye rağmen çaba sarf etmekten geri durmuyordu.
Çünkü erenler biliyorlardı ki İstanbul ikinci kez fetih edilecekti ve bu fetih dua ile olacaktı.
Akşemsettin Hazretleri, Hazreti Fatih’i İstanbul'un fethine teşvik edince, bazı âlimler, “Kostantiniyye dua ile fethedilecek, dolayısıyla bu fetih hareketi yanlış” demişlerdi. Akşemsettin Hazretleri de onlara, “Kostantiniyye iki defa fethedilecek. Sizin dua ile olacak dediğiniz fetih ikinci fetihtir. Bu fetih maddi cihatla olacak” demişti.
Akşemsettin ilk kerametini Fatih daha kundaktayken göstermişti. İstanbul’u bu yavrunuz alacak sultanım demişti; “Sultan Murat Han’a.”
İkinci kerameti ise dün gerçekleşti. Ve Ayasofya dua ile açıldı. Fetih bir başka fatihe; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu.
Bu fethi Ali Eren’in şiiri ne güzel anlatıyor;
Bil ki Ayasofya’da ikinci fetih gerek,
Mürşitler Akşemseddin ve mürid Fâtih gerek.
Diz çöküp göz yumarak Arş’ı titretmen gerek.
Karanlıktan arınmış nurlu âsuman gerek,
Asrında iz bırakan mühr-i Süleyman gerek.
İstermiş Ayasofya yeni bir fetih meğer.
Fetihte pay sahibi olmak istersen eğer,
Duâ ve niyazınla eyle semaya sefer,
Bu seferin zamanı, bilesin vakt-i seher.
Mâneviyat eri ol, başın tâ Arş’a değer.
Ayasofya açıldı. Ve Müslümanlar huzur buldu. Peki şimdi ne olacak. Yapacak ne kaldı. Öyle ya İslam’ın kayıp emanetleri tek tek ortaya çıkıyordu.
Tam bunu düşünürken birden bir şey tulu etti kalbimize;
“O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul.” Diyordu İnşirah Suresi 7.Ayet bizlere.
Öyle ya;
“Ayasofya artık Müslümanların oldu.
Ayasofya yetmez şimdi sıra Mescidi Aksa’da”
Evet duanın gücüne bu kez de Mescidi’ Aksa için yüklenip yola koyulmak gerek.