Ayasofya ve Fatih’in bedduası
12 Temmuz muhterem M. Şevket Eygi Beyefendinin vefat yıldönümü idi. Ruhuna Fatihalar okumak için kabrinin bulunduğu Merkezefendi Camiinde dostlarla birlikte olduk. Kur’an okundu, dualar edildi.
İşte üstadın tekrarladığı bir sözdü İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’in bedduasına uyulmaması. “Üzerimizde bu beddua oldukça felaketler eksik olmaz” derdi. Fatih’in Ayasofya hakkındaki bedduası şu cümlelerle bitiyordu:
“Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse; Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen LANETİ ONUN VE ONLARIN ÜZERİNE OLSUN, azapları hafiflemesin onların, haşir gününde yüzlerine bakılmasın.
Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allah’ın azabı onlaradır.
Allah işitendir, bilendir.”
Görüldüğü gibi ağır bir bedduadır ve Ayasofya’nın tekrar cami statüsüne çevrilmesiyle çok şükür bu durumun kalkmış olduğu umulur.
İnşallah bundan sonra Türkiye’nin önü daha açık olacaktır. Buna inancımız tamdır.
Bu yüzden dünyanın her yerinden gelen tepkileri göğüsleyerek 86 yıllık esareti kaldıran Muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyoruz. Rabbim ondan razı olsun.
Cumhurbaşkanımız Hristiyan görünen aslında ateist ve laikçi zihniyette olan çevreleri karşısına alsa da sadece milletimizi değil milyarlık İslam dünyasının desteğini ve duasını almış, onlara bu kararı ile moral ve güç vermiştir.
Zaten çağımız âlimlerinden Bediüzzaman da diğer büyüklerimiz gibi Ayasofya’nın camiye çevrilmesi hususunda ısrarlıydı. Çünkü Ayasofya fethin sembolü ve İslâm’ın fütuhatının âlemi hükmündeydi. Bu konu bu yüzden Nur Talebelerinin her zaman gündeminde olmuş ve Ayasofya’nın ibadete açılması konusundaki hassasiyetlerini Üstatlarından aldıkları hakikat dersine binaen devamlı gündemde tutmuşlardı.