Ayasofya için sızdırılan rapor!..
İstanbul’un fethinin 567. yıldönümünde Ayasofya’da okunan Fetih Sûresi’nden sonra vandallar eteklerindeki taşları birer birer dökmeye başladı.
Ayasofya denildiğinde her zaman olduğu gibi hadsiz açıklamalarıyla dikkat çeken Yunanistan, yine ağababalarının suflesiyle Türkiye’ye çemkirme krizine girdi.
Neymiş, Ayasofya dünya kültür mirasıymış ve ebediyen de öyle kalmalıymış!..
Peki Osmanlı’nın asırlar boyunca imar ettiği ve insanlığa bıraktığı dünya kültür mirasları nerede?.. İşgal ettiğiniz topraklarda İslâm’a dair ne kadar iz varsa hepsini yakıp yıktınız; yok ettiniz. Yok etmediklerinizi de ibreti âlem(!) için kiliseye, diskoteğe, striptiz kulübüne, meyhaneye çevirdiniz!..
***
İşlediğiniz insanlık suçundan utanmıyor, bir de kalkıp Ayasofya hakkında ileri geri konuşuyorsunuz. Unutmayın; burası 480 yılı cami olmak üzere 1400 yıl süreyle Allah’a ibadet edilen bir mâbed. Ve sizin Ayasofya hakkında söylediklerinizin zerre kadar kıymeti yok.
Ayasofya ile ilgili kararı millet adına 2 Temmuz’da Danıştay 10. Dairesi karar verecek. Umut ederiz ki, bu ulu mâbedi müzeye çeviren 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı Bakanlar Kurulu kararı tarihin tozlu raflardaki yerini alacak.
***
Yazımızın başında ne demiştik; vandallar birer birer dökülmeye başladı!.. Ayasofya ile ilgili hararetli tartışmaların yaşandığı bir ortamda önceki gün kamuoyuna bir rapor sızdırıldı? ABD Dışişleri Bakanlığı, birçok ülkedeki dinî kısıtlamalar ve azınlıkların durumunu değerlendirdiği Uluslararası Dinî Özgürlükler Raporu!..
Kariye ile ilgili yargı kararına da dikkat çekilerek, “Aba altından sopa gösterilen” raporda özetle ne deniyor: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Türkiye’nin ilk Süryani kilisesi olduğu belirtilen ibadethanenin temel atma törenine katıldı. Ancak Erdoğan diğer yandan, tarihi Ortodoks bazilikası olan ve (1462’de Ayasofya Vakfiyesi’nce cami olarak tescili göz ardı edilerek) 1935 yılından bu yana müze statüsünde olan Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi yönünde birçok kez çağrıda bulundu.” Raporun devamında, Türkiye’de yaşayan Rum, Ermeni ve Süryani azınlıklara ait birçok sorunun devam ettiği ve bu azınlıklara ait birçok tarihi sit alanı ve mezarlıkların tahrip edildiğine yer verilerek, hassas yaramız Alevilîliğin kaşınması da ihmal edilmiyor.
Birleşik Devletler Uluslararası Dinî Özgürlükler Komisyonu’ndan (USCIRF) sonra, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün de (UNESCO) kınama ve onama açıklaması yapması çok da sürpriz olmasa gerek. Çünkü onlar da iyi biliyor ki, Ayasofya ibadete açılırsa Türkiye prangalarından tamamen kurtulacak.
***
Bizde meşhur bir deyim vardır: “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı”. ABD’nin yaptığı tam da buna denk düşüyor. Neden mi?.. Özetleyelim:
Beyaz Saray’da siyonistlerle kafa kafaya verip “Yüzyılın Kirli Planı”yla Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan edeceksiniz!.. Masada temsil yetkisi bulunmayan Filistinlilere 4 yıl düşünüp taşınma süresiyle birlikte, bu kirli teslim planına “evet” demeleri durumunda “50 milyar dolar” vadedeceksiniz!..
Sömürmek için dünyayı ateşe vereceksiniz!..
Terör örgütlerini besleyeceksiniz!..
İslâm coğrafyalarındaki dünya miraslarını bombalayacaksınız!..
Irkçılığın daniskasını yaparak insanlığın nefesini keseceksiniz!..
Sonra dönüp dinî kısıtlama ve azınlıklar hakkında Türkiye’ye parmak sallayacaksınız!..
Oldu mu, şimdi “beyaz adam”!..
Dön kendine bir baksana!..
Beslediğiniz zulüm, ırkçılık, adaletsizlik, terör bumerang gibi döndü; her yeriniz cayır cayır yanıyor... Sömürü üzerine kurduğunuz “Yeni Dünya Düzeni”niz çöküyor...
George Floyd’un ardından “büyük şef” ölüm uykusundan uyandı!..
Anlayın artık, zulümle âbâd olunmaz!..