Ayasofya ibadete açılamasaydı Togg da yapılamazdı
Ayasofya’yı
ibadete açan “ Dünya Beş’ten Büyüktür.” diyen iradedir. Böyle bir kararlılık
gösterilmeseydi Togg da yapılamazdı. Çünkü bütün esbabı cefasıyla küresel
efendiler buna tevessül edilmesini dahi affetmezlerdi. Mukdedir olmanın en
bariz örneği işte bu iki husustur.
Taksim’e
cami yapılmasını istemenin laiklik karşıtı eylemlerin odağı sayan bir
zihniyetin tasallutu altında bir ülke vardı, 90’lı yıllarda. Camiin yapılması
gerektiğini ileri süren siyasi parti temelli olarak kapatılmıştır.
Yapımına,
9 Şubat 2017’de başlanan Taksim Camii
Millî
iradenin tecellisi olarak 28 Mayıs 2021’de Cuma namazıyla ibadete açıldı.
Devletin
temelleri sarsılmadı, laiklik büyük bir yara almadı.
Fethin
sembolü, Fatih’in vakfettiği Ayasofya Camii 1934’te müzeye dönüştürüldü.
İtirazlar dikkate alınmadı. Camii olması gerektiğini söyleyenler bozgunculukla
yaftalandılar, hapislere atıldılar: Necip Fazıl Kısakürek, Osman Yüksel
Serdengeçti…
Cumhurbaşkanı
kontenjanından seçilen 15 Kontenjan Sentör ve 27 Mayıs 1960’ta darbeyle devleti
ele geçirmiş, kendilerini sağlama almak için de kendilerine ölünceye kadar
“Tabii Senatörlük” kadrosu ihdas edip, TBMM’yi zaptu rapt altına alan Millî
Birlik Komitesi Grubu TBMM’de yerlerini almış durumdaydılar.
Aşılmaz
duvardılar.
Bu
durum 86 yıl devam etti.
Yıl
1974…
1973
Milletvekili seçimleri yeni yapılmıştır. Meclis’te yeni bir heyecan dalgası
yayılır.
Halk,
Ayasofya’nın ibadete açılması için demokratik eylemler yapmaktadır. Siyasi
olarak da eylemleri destekleyenler Meclis’te gündeme taşımaktadırlar.
6’ncı
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ise şöyle diyordu:
“Ben
Ayasofya’da namaz kılınmasına karşıyım. İstanbul’da yüzlerce cami varken
Ayasofya’nın ibadete açılma isteği yanlışır ve politiktir. Burada namaz kılmak
için diretmek barbarca bir
harekettir. Ben bu düşünceyi asla tasvip etmem. Ayasofya’da namaz kılmak tam anlamıyla çağdışılığın ve gericiliğin
kendisidir. Atatürk’ün cumhuriyet Türkiysinde böylebir işe tevessül
edilmemelidir. Evet Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra
Ayasofya’da namaz kıldı. Çünkü o zaman
İstanbulda cami yoktu. (…) Ayasofya müze
olarak kalmalıdır. Türkiye İslâm âleminde din ile devlet işlerini ayrı
tutan özel bir ülkedir ve medeniyetin de sembolüdür. Haç ve Hilâl arasında
kavga çıkarmak isteyelerin daima karşısında olduk, bundan sonra da olmaya
karlıyız.”(Ali Baransel, Bıçak Sırtında/ Çankaya Yılları)
24
Temmuz 2020 Cuma günü korona virüs salgını kısıtlamalarına rağmen binlerce
vatandaşın katılımıyla Ayasofya cami olarak ibadete açıldı.
Fatih’in
vasiyetine uygun hale getirildi.
Basın…
Ayasofya’nın
ibadete açılması felaket ve gözyaşıymış…
Sözcü
gazetesinin ilk sayfası:
“Umarız
2021 yılı uğurladığımız 2020 gibi uğursuz geçmez. 2020’nin torbasından felaket ve gözyaşı çıktı. Türkiye koronovirüs
salgını nedeniyle acılarla dolu unutulmaz bir yıl geçirdi… Yasaklar, ekonomik
sıkıntılar, depremler 82 milyonu bunalttı. 2020’den geriye hatırlamak
istemediğimiz bu olaylar kaldı.
(Aylara
göre düzenlenmiş bir tablo)
Ocak:
Deprem, Şubat: Çığ Felaketi, Mart: Korona Geldi, Nisan: Virüslü Hayat, Mayıs:
Balkonda 19 Mayıs, Haziran: Yeni
Normal, Temmuz: (Ayasofya Açıldı.
Yıllarca müze olarak hizmet veren İstanbul’daki Ayasofya Camii 86 yıl aradan
sonra ibadete açıldı. Dünya tepki gösterdi.) Ağustos: Sel Vurdu, Eylül: İş Yok Güç Yok, Ekim: Çifte Deprem, Kasım:
Aşı Belirsizliği, Aralık: Kadın Cinayetleri” ( Sözcü, 1 Ocak 2021
Cuma)
Ayasofya’nın
ibadete açılmasından, başta Yunanistan olmak üzere Vatikan, ABD ve AB rahatsız.