Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Temmuz 2020

Ayasofya açılınca

Ayasofya açılınca ifadesi sıradan bir söz olmaktan çıktı ve hayatımızın merkezine yerleşerek içimizde biriktirdiğimiz bütün iyi duyguları kanatlandırdı.

Ayasofya açılınca dünyanın gerçek yüzü kendine geldi. Her yer asıl rengine kavuştu.

Ayasofya açılınca fethin yarım kalan marşı şimdi tüm coşkusuyla devam etmeye başladı. Öyle bir ezgi yayıldı ki dünyaya kulaklarını tıkayanlarla yüreklerini coşkuyla bu ezgiye açanlar saflara ayrıldı.

Ayasofya açılınca gerçek yüzler ortaya çıkmaya başladı. Sırtını Yunanistan’a ve batıya yaslayanlar el ele verip matem havasına büründü bile. Elbette Bizans artıklarını da bunların peşine takmak gerek.

Turizm sevdalıları da bir anda ortaya çıktı. Ayasofya cami olunca turist sayısı azalacak diye parmak hesabına başlayanlar nedense Ekrem İmamoğlu’nun sahte bir tabloya verdiği milyonların hesabını tutmayı hiç düşünmedi.

Türkiye aleyhine olacak hiçbir fırsatı kaçırmayan yazar müsveddeleri de hemen Bizans makyajlarını tazeleyerek kendi ülkelerinden başka herkese şirin görünmek için kılıktan kılığa girdiler.

Yunanistan yaptığı açıklama ile Türkiye’nin 600 yıl geriye gittiğini söyledi. Biz içimizden “keşke” dedik o yılların görkemini düşünerek. Keşke dönsek o yıllara da sizler de kaçacak delik arasanız.

Ayasofya’yı sadece bir cami olarak gören beynamazlar da “Sanki bütün camiler doldu da sıra oraya mı geldi?” diyerek içlerindeki kırılmayı böyle dışa vurmayı tercih ettiler.

Yıllardır “Ayasofya açılsın!” diyerek meydanları dolduranlar bile bir anda çark edip, “Şimdi sırası mıydı, dünyanın tepkisini çekmeye ne gerek vardı, bunun için daha 20-30 yıla gerek vardı…” gibi akla ziyan açıklamalar yapmayı da ihmal etmediler. Elbette bu sözlerin anlamı net; Ayasofya’nın ibadete açılma kararının altında Recep Tayyip Erdoğan imzasının olması bazılarını rahatsız etti. Acaba kimin imzasının olmasını bekliyorlardı?

Dünyadan gelen tepkilere bakalım:

Unesco: "Derin üzüntü içindeyiz."
Abd: "Derin hayal kırıklığı yaşıyoruz."
Almanya: "Üzüntü içerisindeyiz."
Yunanistan: "Şiddetle kınıyoruz."
Rus Ortodoks Kilisesi: "Esefle karşılıyoruz."
Avrupa Birliği: "Üzücü"

Ayasofya’nın ibadete açılışı ile birilerinin uykusunun kaçtığı muhakkak. Çünkü bunlar Ayasofya’nın anlamını bizdeki idraksizlerden daha iyi biliyorlar. Ayasofya demek Fatih, fetih, çağ açıp çağ kapatmak demektir.

“Süleymaniye de müze olsun.” diyenlerin hiçbir farkı yok bu dış mihraklardan.

Ayrıca; Ayasofya kilise olsun diyenlerin sevdası çok eskilere dayanıyor. Çünkü Ayasofya müze idi. Kilise olsun diyenler 1453’ten öncesine olan sevdalarını dile getirmiş oluyorlar içlerindeki Bizans aşkı ile.

Olması gereken oldu. Ayasofya cami olarak hizmet vermeye başlayacak. Yıllardır bilet alıp da ziyarette bulunamayanlar artık gönül rahatlığıyla girecekler içeri ve bir fetih aşkını canlandırarak bu güzelliğe vesile olan başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere herkese bol bol dua edecekler. Bundan güzel ne olabilir ki…

Ayasofya açılınca; uykusu kaçanlar, sarf ettikleri sözlerin altında kalanlar, bunu da yaptı ya diyenler, namaz kılmak için özel davet bekleyenler, bunu siyasi malzeme yapmayın deyip doğru dürüst sevinemeyenler, kilise olsaydı daha çok turist gelirdi diyenler, işsizlik mi bitti, memleket düze mi çıktı ki bu kadar seviniyorsunuz diyenler ile biz aynı havayı solumaya devam edeceğiz ve tazelediğimiz abdestimiz ile Ayasofya’da kıldığımız her vakit namazda herkes için yürekten dualar göndereceğiz.

Ayasofya için yeni sözler etmenin, yeni şiirler söylemenin zamanıdır.