AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZATMAK
Türkiye'nin "İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2013 Yılı Araştırma" sonuçları açıklandı.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından her yıl yapılan araştırmanın yayımlanan sonuçlarına göre, Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun ardından en büyük ikinci 500 kuruluşu da geçen yıl borcuna borç katarak ayakta kalmaya çalıştığı anlaşılıyor.
İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, "Küçük ve Orta Büyüklükteki Şirketlerin de (KOBİ) borç sarmalında olduğunu" belirterek, bu soruna dikkat çekti.
İkinci 500 kuruluşun 2012'de 34,3 milyar liraya yakın olan toplam borcu 2013'te yüzde 28,5 artarak 44 milyar lirayı aştı.
Borç/Öz kaynak ilişkisinde de büyük bozulma yaşandı.
Şirketlerin borç öz kaynak oranı 24,3 puan artarak yüzde 157,8'e çıktı.
Toplam borçların varlıklar içindeki payı yüzde 52,2'den yüzde 61,2'ye ulaştı.
Bütün veriler şirketlerin faaliyetlerini ancak borçla sürdürebildiklerini gösteriyor.
Borçların kabarmasıyla birlikte kaçınılmaz olarak finansman maliyetleri de şişti.
O kadar ki 2,7 milyar liraya tırmanan finansman giderleri, elde ettikleri karın yarısından fazlasına yaklaştı.
Bunun sonucu, ABD Merkez Bankası(FED) dalgası ile yükselen kurun da etkisiyle 2012'de 3,2 milyar lira olan vergi öncesi kar yüzde 30,2 eridi ve 2,2 milyar liraya düştü.
500 kuruluşun bu toplam karı, geçen yıl 3,3 milyar lira kar eden Ziraat Bankası'na yetişemedi.
Öte yandan en büyük 1000 kuruluşun 250'sinin zarar etmesi de ayrı bir sorun.
Ülke ekonomilerinin gücü, şirketlerin büyüklüğü ve mali yapılarının sağlamlığı ile doğru orantılıdır.
Devletin iktisadi hayattan elini ayağını çektiği, mevcut iktisadi devlet teşekküllerinin özelleştirildiği bir sistemde, üretim ve istihdamı özel sektörün sırtlaması gerekir.
Oysa bizim şirketlerimiz Batı ile mukayese edildiğinde her bakımdan son derece zayıf bir grafik çiziyor.
Örneğin ABD perakende şirketi Wal-Mart'ın cirosu, bizim en büyük 500 şirketinkinden fazla.
Tabii şirketlerimizin güçsüz olması istihdamı ve vergi gelirlerini de olumsuz etkiliyor.
İlk 1000 şirketin toplam istihdama katkısı yüzde 5'i bile bulmuyor.
Keza şirketlerin ödediği vergi de devede kulak.
630 bin küsur şirket toplanan her 100 lira verginin sadece 8'ini ödüyor.
Bu yüzden bütçe dengesini temin için adaletsiz olan dolaylı vergilere ağırlık veriliyor.
Dolayısıyla gerek üretim gerekse istihdam ve vergi gelirleri açısından şirket bilançolarının parlak olması gerekiyor.
Bunun için de şirketlerin faaliyetlerini sürdürürken kantarın topuzunu kaçırmadan borçlanmaları önemli.
Borçlanma konusunda sadece şirketlere yüklenmek haksızlık olur.
Devletin iç ve dış borcu 600 milyar liraya dayandı.
Vatandaş da borç batağında.
Yılın ilk 5 ayında bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı yüzde 25 artarak 645 bin kişiye ulaştı.
Yıllık olarak bakıldığında ise, 2014 Mayıs ayı sonu itibariyle bankalara ödeme yapmayanların sayısı toplamda 3 milyon 183 bin kişiyi geçti.
Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) verilerine göre, 1 milyon 346 bin Bağ-Kur'lunun toplam 23 milyar lira borcu bulunuyor.
Görüldüğü üzere sadece şirketler değil milletçe borca batmış durumdayız.
Artık ayağımızı yorganımıza göre uzatmanın zamanı geldi.