Aya Sofya’da Türk Milletini Gördüler
Bu âlemde 31 Mart vakası kadar mizansen, kurgusu önceden hazırlanmış, organizeli bir kalkışma varsa o da Gezi kalkışmasıdır. Hâlâ gururla yâd eden insanlar var. Dahası böyle bir kalkışmanın fitilini ateşlemek için tetikte bekliyorlar.
Tam otuz üç yıl boyunca ülkeyi dâhice yöneten, üç milyon altınlık Düyun-u Umumiye borcunu ödeyen, demiryolu hattını toplamda yüzde 324 gibi bir oranla rekor seviyeye ulaştıran, yurt sathında açtırdığı sanayi ve muallime mektepleri sayesinde kız çocuklarının yetişmesini sağlayan ve bu okullarda yetişen bayanları muallime olarak yurdun dört bir yanında görevlendirerek vatana hizmet eden bir sultana “Kızıl Sultan” diyerek komployla tahttan indirdiler.
Bunu yapan İttihat ve Terakki zihniyeti bugün de yarım kalan işini bitirmek üzere hemen her yola başvurmaktan geri kalmıyor. Çünkü bu topraklarda millete hizmet eden liderler istenmiyor.
Bu yüzdendir ki dün, Batılılaşma uğruna her türlü otoriter, totaliter uygulamalardan kaçınmayan bir zihniyetin bugün ülkenin eriştiği zenginlik, güç, demokrasi ve özgürlükler karşısındaki katı ve yobaz tutumu bizleri şaşırtmıyor.
***
Sabah yazarı Mahmut Övür geçen gün köşesinde; “60 yıldır dünya bu kadar değişirken CHP ve soldaki darbe aşkı neden hiç değişmiyor?” diye soruyordu.
Ve bunun “genetik bir problem” olduğunu ifade ediyordu.
Rahmetli İdris Küçükömer'in de dediği gibi; "Türkiye'nin solcuları gericidir. Üretim güçlerinin gelişmesinden yana değillerdir, tek merkezli, yukardan aşağı otoriter bir örgütlenmenin savunucusudurlar. Halkı yönetilecek sürü olarak görürler."
Kaldı ki siz Türkiye’nin sahil şeridi boyunca uzanan, ilericilik adına başörtüsü karşıtı sloganlarıyla boy gösteren, seçkinci, çağdaş, aydınlanmacı bir kesimin gerçekten gariban dostu bir sol olduğuna mı inanıyorsunuz?
Yani bunlar bir taraftan dünyadaki tüm darbecilerin ve içerideki yapıların gönüllü acentesi gibi çalışacaklar diğer taraftan da darbecilerle kelle koltuk mücadele eden yerli bir siyasetçiyi diktatör ilan edecekler, bunun adını da sol muhalefet koyacaklar öyle mi?
***
Soğuk savaş döneminin bitmesiyle siyasal hayatımızı iki kutba ayıran sağ ve sol kavramların yerini bugün oligarşik faşizm yanlıları ile özgürlüğe kıymet veren, milletin iradesini ve değerlerini esas alan insanların mücadelesine bırakmıştır.
Zihniyeti çağın gerisinde kalmış bir avuç elitin kişisel tercih ve çıkarları uğruna bu milletin geleceği heba edilmek isteniyor.
29 Mayıs gecesi Aya Sofya’da Fetih Suresi okununca olanlar oldu. Kimileri panikle biz de Fatih Sultan Mehmed’in heykelini dikeriz diyerek heykeltıraşlığını ortaya koydu; kimileri imamlarınız, camileriniz diyerek kekeledi kimisi de canlı yayını terk ederek olan biteni faşistlikle suçladı.
Kimi de elleri arkasında, ciddiyetsiz ve saygısızca Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesini ziyaret etti.
Bizans’tan kalma bir avuç ortaçağ zihniyetinin hezeyanlarını saymıyorum bile.
Asıl hazımsızlıkları, saygısızlıkları ya da endişeleri nedir biliyor musunuz?
Erdoğan’ın elli yıldır ülke siyasetini esir alan uluslararası baronların düzenini, rahatını ve tuzaklarını bozan bir lider olmasıdır.
Son yüz yıllık cumhuriyet tarihinde kim, yeri yeniden yurt edinme noktasında bir basiret/irade/kararlılık göstermişse istisnasız tasfiye girişimine maruz bırakılmıştır. Çünkü Türklerin bir millet olarak tarih sahnesine tekrar adım atması istenmiyor. Fetih yıldönümlerinde bunu hatırlıyorlar. O gün Aya Sofya’da Fetih Suresi okunurken orada Türk milletini gördüler. Fatih’in adını bile duymaktan rahatsız olmalarının nedeni budur.
***
Bu ülkeyi, küresel emperyalist sisteme entegre etmek isteyen bir avuç oligarşik faşist yapının çıldırmış gibi sağa sola saldırmasının yegane nedeni budur.
Aksi takdirde Ermeni vatandaşlarına taziye yayınlayan, Kürtleri birinci sınıf vatandaş olarak gören, Kürtçeyi yasaklı dil olmaktan çıkaran, gayrimüslimlerin gasp edilmiş arazilerini, vakıflarını iade eden, atıl durumdaki mabetlerini restore ettiren, IMF’ye olan borcu ödeyip ülkenin refah seviyesini yükselten bir lidere neden faşist desinler ki?