Ay Vakti Sezai Karakoç özel sayısına dair
İnsan doğar,
yaşar ve ölür. Hayata açılan bu doğum ve ölüm parantezi içine
sıkıştırdıklarımızdır bizden geriye kalanlar. Kiminin kısadır hikâyesi, kiminin
de ciltler dolusudur geride bıraktıkları. Öyle insanlar vardır ki geldiği bu
dünyadan bir gün ansızın çekip gideceğinin şuuruyla bir şeyler bırakmak
derdindedir insanlığa. Çıplak geldiğimiz bu dünyadan birkaç metre beze
sarınarak gitsek de aslında yine çıplak gideriz. Maddi anlamda hiçbir şeyi
götüremeyen insan, manevi anlamda kazandıkları ve kaybettikleriyle ebediyet
yolculuğuna çıkar. Bunun şuurunda olan her mümin elbette dünya tarlasına
hayırlı şeyler ekerek ahiret tarlasında onu hasat etmeyi hedefler. Dünya hayatında
Rabbinden razı olarak yaşadığı gibi, Rabbinin de kendisinden razı olmasını bekler.
İnsanlık için bir
ışık olmaya memur addederek yaşayan bu insanlar, öldükten sonra da bu ışığın
kesilmeden yanması adına ebedilik iksiri ile tutuşturmuşlardır kalemlerini,
kelamlarını. Ab-ı hayat denilen efsane onlar için efsaneden öte bir vakıadır. Mevla,
böyle müstesna insanların ömrüne,kelamına ve kalemine bereket verir. Ne
söyledikleri, ne yaptıkları, ne yazdıkları unutulur. Hatta nesilden nesile
aktarılarak, çoğalarak devam eder. Öldüklerinde bile konuşurlar, öldükleri
halde konuşulurlar. İşte ÜstadSezai Karakoç da bu müstesna insanlardan
birisidir.
Sevgi, ancak
sevenin sevdiğine vefası ile ölçülebilir. Vefanın en güzel tezahürü de yâd
etmek ve hatırlamaktır. Üstad Sezai Karakoç’un sevenleri de ona olan
sevgilerini; yazdıkları yazılarıyla, çıkardıkları kitap ve dergiler ile
taçlandırmaya devam ediyorlar. Son olarak bu kervana edebiyat kalemizin önemli
bir burcu olan Ay Vakti dergisi de katıldı. 2000 yılı Ekim ayında ilk defa
okurlarına merhaba diyen Ay Vakti Dergisi;22. yılında,Mart-Nisan 2022 tarihli
197. sayısını ‘Sezai Karakoç Özel Sayısı’ olarak çıkardı.
Genel Yayın
Yönetmenliğini Şeref Akbaba’nın yaptığı dergide,Sezai Karakoç Özel Sayısı’nın hazırlanmasında Nazif Gürdoğan, Recep
Garip, Şeref Akbaba ve Salih Uçak yayın kurulunda yer almışlar. Titiz ve yorucu
bir çalışmanın, yoğun bir emeğin mahsulü olan yaklaşık 250 sahifelik dergi, tam
da arşivlik ve kaynak bir çalışma olmuş.
Gelen yazılar,
“Biyografi-Hatırat, Sanatı ve Eserleri Üzerine, Diriliş Düşüncesi ve Felsefesi,
Medeniyet Tasavvuru, Siyasi Düşüncesi, Karakoç’u Anlamak, Öneri, Tezler ve
Bibliyografya”olmak üzere yedi ana bölümde tasnif edilmiş. Bu yönüyle de iyi
düşünülmüş ve okuyucuya kolaylık sağlanmış.
Dergide; Şeref
Akbaba, Şükrü Karatepe, Mehmet Mehdi Eker, Mahmut Bıyıklı, Kamil Eşfak Berki,
Sıddık Akbayır, Âlim Yıldız, Özcan Ünlü, Yaşar Bayar, Yasin Mortaş, Nazif
Gürdoğan, Şakir Diclehan, Mustafa Özçelik, Vehbi Vakkasoğlu, Şakir Kurtulmuş,
Bilal Kemikli, EyyübAzlal ve Fahri Tuna başta olmak üzere birbirinden kıymetli 61
kalemin 62 yazısı bulunuyor.
Dergide bulunan
62 yazının arasında az da olsa Üstad Sezai Karakoç’a ithafen yazılmış şiirler
de var. Nurettin Durman “Sezai Bey Güzellemesi”, Yılmaz Öksüz “Hızır’la
Yolculuk”, Mehmet Baş“İçli Bir Şarkıdır Ölüm”, Yasin Mortaş “Güneş İzi”, Ferhat
Öksüz “Kapalıçarşı” şiirleriyle bu sayının şairlerinden…
Dergideki tüm yazılar;Üstad Sezai Karakoç’u edebi, siyasi ve mütefekkir
yönleriyle ele alıp, okur tarafından onun bu yönleriyle daha iyi anlaşılması ve
onun daha iyi tanıtılması için özenle kaleme alınmış. Hatta derginin son
bölümünde Prof. Dr. Zafer Erginli tarafından üstadın hatırasının yaşatılması
için önerilerin bulunduğu bir yazı yazılmış.
Derginin sunuş yazısında Şeref Akbaba hocamız üstadın fikirleri ve
eserleri üzerinden genel bir değerlendirme yapmış. Karakoç’un “Müslüman
Derinleş!” sözünden yola çıkarak “Üstadın
bu çağrısına kayıtsız kalmayalım.” diyerek şu sözleri eklemiş Şeref Hoca: “Her
bir eseri bu minval üzere farklı bir değerdir. Bu veçhesinden bakıyor ve
değerlendirmeler yapıyoruz. Aslolan Dirilişe komple bakmaktır. Bu özel sayı ile
kapı aralayabilirsek ne mutlu bizlere…”
Dergiyi elinize aldığınızda bir kapı aralamanın ötesinde, bu yedi bölümün
her birisini üstadı anlamak yolunda bir merhale, bir basamak olarak kabul
ettiğiniz de her basamak için okurun ufkuna birer pencere açıldığını görüyoruz.
Derginin hazırlanmasında yazılarıyla katkı veren tüm yazarlarımıza ve emeği
geçen herkese teşekkür ediyorum.