Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Mart 2020

Avrupa’nın barbarlığı bir kez daha tescillendi

Kenya’nın en zengin rezervlerine sahip Masai Mara Bölgesi, uçsuz bucaksız bir ova olan Tanzanya Serengeti Ulusal Parkı’nı da içine alır. Milyonlarca canlı belli dönemlerde buradaki zengin kaynakları semirdikten sonra, büyük göçe başlar. Hayatta kalabilmeleri için uzunca bir yol katedip Mara Nehri’nin karşısına geçmekten başka çareleri de yoktur.

Katil ruhlu timsahlar pusuda!..

Fakat suyun karşı tarafına geçmek büyük riskler taşımaktadır.

Aç gözlü timsah sürüleri ağızlarına layık çaresiz göçebeleri iştahı kabarmış vaziyette beklemektedir. Bütün tedirginliğe rağmen sürüden birinin kendini azgın sulara bırakmasıyla birlikte kaos başlar. Milyonlarca can umuda doğru yüzerken, gözü ve midesi doymaz timsahlar katil ruhlarıyla kurbanlarını boğarak birer birer katleder. Bu geçiş noktasında sadece güçlü ve şansı olan hayatta kalabilir.

Karşıya geçenler için bütün tehlikelere rağmen yeni bir hayat döngüsü başlarken, zayıf olanlar timsahların güçlü çeneleri arasında çığlık ata ata telef olur.

Mülteciler insanlık dışı zulme maruz kalıyor

Masai Mara’daki vahşi hayatı neden anlattık?.. İşte tam da anlattıklarımıza benzer büyük bir göçün Avrupa’ya yönelmesiyle ortaya çıkan dramın boyutunu daha iyi anlatabilmek için.

Dün mazlum coğrafyaları sömürülerek köle haline getirilenlerin torunları, bugün işte tam da Masai Mara’da yaşananların benzerini Yunanistan sınırında sergiliyor.

Türkiye’nin yaşadığı sıkıntılar nedeniyle barındırdığı mültecileri 28 Şubat itibariyle istedikleri ülkeye gitmekte serbest bırakmasıyla Avrupa’ya yönelen “büyük göç” dalgası haftalardır Yunanistan’ın insanlık dışı muamelesine maruz kalıyor.

Ege Denizi, Meriç Nehri ve Pazarkule Sınır Kapısı’nda “büyük göç” dalgasını kırmak için sömürgeci Avrupa’nın timsahı Yunanistan, sınırına yönelen göçmenlere uyguladığı jiletli tel, sis, ses, gaz bombası gibi vahşi uygulamalarla büyük bir travma yaşatmakla kalmayıp, kurşunlarla canlarına kast ediyor.

Çakallar tarafından zengin kaynakları sömürülen, sırtlanların çıkardığı savaşlarda canını kurtaran milyonlarca insan daha iyi bir yaşam sürebilmek için maruz kaldıkları insanlık suçuna rağmen akın akın cellatlarının ülkesine gidiyor.

Görüntüler Nazi Kampları’ndakileri aratmıyor

Sömürü ve iç savaşlarla yerlerinden yurtlarından edilen milyonlar Akdeniz’de, Ege’de, Meriç Nehri’nin karşı kıyısında, timsahlardan daha vahşice muameleye tutuluyor. Kendilerine gelince insan hakları havarisi kesilen Avrupa, gaz, sis, ses, jiletli tel tuzaklarıyla adeta Haçlı Orduları’nın kullandığı vahşi yöntemleri kullanarak umut için kendilerine sığınan sırtındaki çantasından, kucağındaki çocuğundan başka bir şeyi kalmayan insanları savunmasız bir haldeyken işkenceye tabi tutarak hem ruhen, hem de bedenen öldürüyor. İnsan Hakları Beyannamesi ve Cenevre Sözleşmesi’ni hiçe sayarak ortaya koydukları görüntüler Nazi Kampları’ndakilerini aratmıyor.

Medeni Avrupalılarla, barbar Türkler arasındaki fark!..

Özelde Yunanistan’ın genelde Avrupa’nın zulmüne maruz kalan vatansız, yurtsuz yuvasız insanların imdadına Türk Devleti, milleti, serhat şehri Edirne’nin güzel insanları yetişiyor. Bu hiç tanımadıkları insanları sarıp sarmalıyor, yedirip içiriyor, dertlerine ortak olup onlar için gözyaşı döküyor.

İşte medeni Avrupalılarla, barbar Türkler arasındaki fark bu!..

Onlar Akdeniz’i, Ege Denizi’ni, Meriç Nehri’ni, Pazarkule Sınır Kapısı’nı geçmeye çalışan göçmenleri bir timsah gibi parçalarken, biz “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” şiarıyla ekmeğimizi paylaşmaya devam ediyoruz. Çünkü bizde mazluma kimlik sorulmaz.