Dolar (USD)
35.36
Euro (EUR)
36.60
Gram Altın
2956.98
BIST 100
9830.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Avrupa’da ramazan

Besmele, hamd ve salat-u selamdan sonra… Gurbetten tüm okuyucu kardeşlerime ve Cennet vatanımın her bir mensubuna, yürekler dolusu selam ve dualarımı iletir. Onların da her birinden aynı yürek sıcaklığında dualar beklerim. Önü rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden azad olan 1440. Ramazan ayını idrak etmiş bulunuyoruz. Bu ay bereket ve gücünü, yüce yaratandan almaktadır. Dolayısıyla bu ayın huzuru, selameti, saadeti, feyz ve bereketinden ne kadar istifade edebilirsek o kadar kazançlı çıkarız. Biz de “Milat Ailesi”nin bir müntesibi olarak, gurbetten bazı meltem esintileriyle sizlerle buluşalım istedik. Bu garibi gurbetten siz kardeşlerimle buluşturan “Milat Ailesi”ne yürekten teşekkür ederim.

İslam’ın Âdem (as)’den hateme kadarki peygamberlere gönderilen şeriatları, belli zaman ve mekânlara mahsus idi. Belli milletlere özel ve belli coğrafyalarla sınırlıydı. Bazen aynı zamanda birden fazla peygamber bulunabildiği gibi, bir kabile veya bölgeye, aynı anda birden fazla peygamber görevlendirildiği de oluyordu.

Ama Resulullah (sav) Efendimiz tüm kıyamete kadar gelecek olan tüm insanlığa gönderildiği gibi, ona gönderilen şeriatı da evrenseldir. Hatta Resulullah (sav) sadece insanlara değil, cinlere de gönderilmiştir. Ona nispet edilen “Resul-us sekaleyen” ifadesi bunun içindir.

Nitekim O (sav) bizzat, diğer peygamberlerden farklı beş özelliği olduğunu ifade eder. Câbir bin Abdullah -radıyallahu anh-’ın haber verdiğine göre Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (sallâllau aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır:

“Benden evvel hiç kimseye verilmeyen beş şey (hep birden) bana ihsân edildi:

  1. Bir aylık yola kadar (düşmanlarımın kalbine) korku salmakla yardım edildim.
  2. Yeryüzü bana namazgâh ve temizlik vâsıtası kılındı. Onun için ümmetimden birine namaz vakti nerede gelirse hemen oracıkta namazını kılıversin!
  3. Ganimetler bana helâl kılındı. Hâlbuki benden evvel kimseye helâl edilmemiştir.
  4. Bana şefâat verildi.
  5. Benden evvel her Nebî, husûsî olarak kendi kavmine gönderilirken ben umûmî olarak bütün insanlığa gönderildim.” (Buhârî, Teyemmüm, 1)

Gurbetteki oruç vs. ibadetler, İslâm’ın evrensel bir din olduğuna açık ve net bir delildir. Bu önemli gerçeği, hac veya umre için gittiğimiz Haremeyn’de net olarak hissettiğimiz gibi, gurbette de his ediyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun, 72 değil, belki 7200 milletten nice Müslümanlarla aynı inanç, fikir, eylem ve amelleri paylaşmak

Biz Müslümanlar olarak, davet, tebliğ ve irşad görevlerimizi ciddi oranda aksatmamıza rağmen, kıtalar ötesinde bu beraberlikleri yaşıyoruz. Şimdi düşünün, dünyanın dört bir yanında, iki milyara yakın Müslümanların çeyreğinin çeyreği irşad görevlerini tam yapsalar neler olurdu. Mevcut Müslümanların binde biri evet, binde biri sahabeler misali gittikleri her yerde İslam’ı önce temsil, sonra tebliğ etmenin hakkını verselerdi, neler olurdu.

Evet, geç değil. Şu andan itibaren; mezkûr miktarda Müslümanlar, İslam’ın ilke ve prensiplerinin öngördüğü şekilde İslam’ı yaşayarak örnek olsalar. Böylece İslam’ı hakkıyla temsil edip lisanı halleriyle İslam’ı anlatma moduna girseler. Neler olmaz ki… İnanın birkaç yılda dünyanın çehresi değişir. En fazla çeyrek asırda tüm dünya insanlığı, İslam’la, yani barış, esenlik, emniyet, güven ve huzurla buluşuverir. Evet, bu hayal değil, gerçeğin ta kendisi.

Resulullah (sav) ve ashabını bir düşünün… Resulullah (sav)’ın peygamberliği öncesi, başta Arap Yarımadası olmak üzere tüm dünya insanlığı ne haldeydi? Cahiliye dediğimiz vahşetin tonu ne kadar koyu idi. Biseti Nebeviye (peygamberin gönderilmesi) sonrasında, ne kadar kısa zamanda nasıl değişiklikler oldu. Eşkıyalar nasıl da evliyaya dönüştü. Şekavet asrı nasıl da saadet asrına evrildi…

Gurbette şahsen benim zihnimi en çok meşgul eden konular, bunlar. Sadece Ramazan’da değil, her zaman göz önünde bulundurulması gereken bir konu. İslam gibi orijinal, fıtrata hitap eden bir dinin mensubuyuz. Kur'an-ı Kerim gibi, kıyamete kadar hep mahfuz kalacak olan bir vahiy pınarına sahibiz. Resulullah (sav) gibi siyreti ve sünneti terütaze elimizde bulunan bir rehbere, bir peygambere, bir öndere sahibiz. Her biri gökteki yıldızlar kadar parlak ve yüce bir örneklikle önümüzde duran sahabeler (Rıdvanullahi aleyhim ecmaîn) misali öğretmenlere sahibiz. Ama…

Bu girizgâhtan sonra, Avrupa’da Ramazan konusuna giriş yapalım. Tabi bize ayrılan yerin sınırlarını aşmamak için bir sonraki yazıda bu konuya gireceğiz inşallah. Bu garip, Almanya’nın kuzey Bavyera eyaleti, Nürnberg şehrinde, DİTİB Plera Aksa Camii’nde görev yapıyorum. Ama doğal olarak; Almanya ve Avrupa’nın değişik bölgelerine seyahatlerimiz ve iletişim neticesi, oralardaki Ramazan esintilerini de alıyoruz. İşte birkaç yazıda, imkânımızın elverdiği kadar, bu esintileri sizlerle paylaşacağız inşallah.

Ramazan, vatanımıza milletimize, cümle İslam diyarı ve İslam ümmetine de hayırlı ve bereketli olsun. Hayır ve bereketlere vesile olsun. Rabbim, her birimiz, aile efradımız ve cümle yakınlarımızla, Ramazan’dan azami derecede istifade etmeye bizleri muvaffak eylesin.