Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Kasım 2020

Avrupa'da İslamofobi'yi körükleyenler

Amerika ve kurucu babası Avrupa’nın, tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de tahammülsüz, sömürgeci, katliamcı olduğundan şüphe duymuyoruz. Zaten bununla gurur duymayan bir Batılı da neredeyse yok.

Tarih ve olaylar bize gösteriyor ki Batı, yukarıda da saydığımız en başat üç özelliğini dün de bugün de hiçbir değişikliğe gitmeden sürdürmüştür. Papa’larında, devlet adamlarında, yazarlarında “öteki” düşmanlığı daima kalıtsal zorunluluk misali süregelmiştir.

Papa Benedikus, 12 Eylül 2006’da Regensburg Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada İslam ve Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya sokak ağzı ile hakaretler ederek, İslam ile şiddeti, İslam ile terörü özdeşleştirmişti. Hz. Muhammed as için, şer ve kılıç dışında yeni bir şey getirmedi, diyordu.

Papaları bunu söylerse cemaati neler söylemez ki?

Amerikalı Evanjelist J. Fawell de çıkıp İslam Peygamberi için “terörist!” diyerek Papa’sının izinden gitti. Bunlardan 1200 yıl önce Batı için en muteberlerden olan Şamlı Yuhanna adlı İslam düşmanı da kaleme aldığı eserlerinde, Hz. Muhammed as için “sahte peygamber!” diyerek Haçlı seferlerine gerekçe hazırlamıştı.

Çevreciler tarafından öldürülmeden önce Geert Wilders’in selefi ve Hollandalı homoseksüel siyasetçi Pim Foytun da “Ben İslam’a karşı soğuk savaştan yanayım” diyordu ta 2002 yılında.

Papaların, siyasilerin Müslümanlara duydukları ve tahrik edici bir şekilde dile getirdikleri bu düşmanlık, mesela Amerika’da Müslümanlara karşı işlenen suçlarda 2 yılda %1600 (yüzde bin altı yüz) gibi korkunç bir tırmanış göstermiştir. Bunu ben abartmıyorum, bu rakamlar FBI’in 2002’deki yıllık raporunda yer alıyor.

Avrupa bu şarlatanlıklara inanarak Müslüman kadının başörtüsüne, minareye, ezana hatta bir avuç Müslümanın Avrupa’daki varlığına tahammül göstermiyor. Irkçıların başını çektiği ama haddi zatında kahir ekseriyetle Avrupalının inandığı İslamofobi Batı’da her gün daha da artıyor. Bunun müsebbibi siyasilerdir.

Müsebbibi bildiğimize göre sebebi de bilmemiz gerekmez mi?

Evet, son dönemlerde siyasilerin kasıtlı olarak körüklediği ve korkunç boyutlarda artan İslamofobinin sebebi Türkiye’nin aldığı pozisyondur. Üstelik bunu Batılılar da itiraf ediyorlar. İddiamızın arkasındayız:

Batı, “yeni” hiçbir gerekçe olmadan hepimizin yok olmasını isteyecek kadar İslam ve Müslüman düşmanıdır.

Lakin bugün artan İslam düşmanlığının gerekçesi Türkiye’nin tam bağımsızlık yolunda aldığı mesafe ile direkt alakalıdır. Artık gizlemiyorlar, bize bir nevi, ”Son yıllarda fazla oldunuz!” diyerek “fazla”dan vazgeçmemizi istiyorlar.

Anlayacağınız günümüzde İslamofobinin tırman(dırıl)ması ülke içi siyasi malzeme olduğu kadar yeni dünya düzeninin de önemli bir aparatıdır. Ancak islamofobinin ülke içi siyasetin malzemesi olarak tırmandırılması siyasi fantezi olmayıp, Batılı halkların İslam düşmanlığına teşne olmasının siyasi ranta (oy) dönüştürülebilmesi ile alakalıdır. Bu da Batılıların İslam düşmanlığında ve bu düşmanlığın tırmandırılmasında hiçbir sınır tanımaması ile açıklanabilir. Ancak;

Hakkını teslim edelim ki Hristiyan bir Fransız ile Lübnanlı bir Hristiyan ya da bugün kanlı bıçaklı olduğumuz Ermenistanlı bir Hristiyan ile Belçikalı bir Hristiyan’ın İslam ve Müslüman’a yaklaşımını mukayese ettiğimizde, Batılı Hristiyanların ahlaksız ve gaddar olduklarını görebiliyoruz. Bizi tanıyan, bizimle aynı havayı teneffüs eden milletlerin dini, milliyeti ne olursa olsun bizden memnun oldukları sadece tarihin sayfalarında durmuyor, bugün bile o memnuniyete vesile olan karşılıklı hoşgörü ve tahammül bu coğrafyada yaşanıyor.

Sözün Özü:

Batı topyekûn ve itikadî olarak İslam düşmanıdır ve bu düşmanlığını bir türlü kamufle edemiyor. Batılıların İslam’a düşman olduklarını söylerken rekabet ve karşıtlık temelinde değil, düşmanlık temelinde yeşeren tahammülsüzlük, hakaret, ötekileştirme ve buna bağlı olarak Müslümanın yaşama hakkını ihlale varan kin ve nefret temelindeki bir düşmanlıktan söz ediyoruz.

Son yıllarda Türkiye'ye çektikleri operasyonlar, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’a duydukları nefret “İslam’a karşı soğuk savaş” dedikleri süreç idi. Ancak bu “Soğuk savaş” yakın gelecekte sıcak bir savaşa dönüşmeye gebedir. Bunu bilelim, ona göre tedbirimizi alalım.