Avrupa samimiyet testinde
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Afrika ziyaretinin ikinci durağı olan Cibuti'den Avrupa Birliğine mesaj gönderdi. Ülkemizde olağan üstü bir durum yaşanmadığında, önümüzdeki günlerin gündemi bu mesaj üzerinden şekillenecektir.
Öncelikle, Cibuti Cumhurbaşkanı'yla düzenledikleri basın toplantısında, Tayyip Erdoğan'ın verdiği mesaja okuyalım. "Avrupa Birliği süreci şu an bizim için devam eden bir süreçtir.Bizi alırlar almazlar önemli değil.Biz Avrupa'yı test ediyoruz.Halkı Müslüman olan bir ülkeyi alacaklar mı? Almayacaklar mı?Bakalım İslamafobiye karşılar mı? Avrupa Birliği Hıristiyan tezidir anlayışı var.Bizi alırlarsa bu tez çöker.Türkiye kapınıza gelip yalvaracak bir ülke değildir.Kabul ederlerse girer, kabul etmezlerse kendi yoluna bakar".
Değerli Dostlar, ülkemizde bir gurup varki, o gurup Sayın Cumhurbaşkanı'nın .verdiği her mesaja itirazla yaklaşıyor. Büyük ihtimalle bunlar, Cibuti'de söylenenlerede itirazla yaklaşacaklardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AB'yle alakalı sözlerine itiraz eden arkadaşlar şunu hiç unutmasınlar: Yıllardır AB kapısında, ülkemizle kedinin fareyle oynadığı gibi oynanmıştır*.
Bazen Birlik üyesi ülkelerde söylenenlere bakılıp, Türkiye üç beş seneye AB üyesi olur denilmiştir. Bazende öyle şeyler söylenmiştir ki ülkemiz kesinlikle Avrupa Birliğine alınmaz düşüncesine kapılınmıştır. İşte bu oyalama taktiği, halkın AB üyeliğine verdiği desteği günden güne azaltmıştır.
Geçmişte AB'ye girmek halkımız için, yepyeni bir medeniyet kapısının açılmasıydı. İnsanlarımız bu kapının açılmasıyla, rahat yaşama ve kolay iş bulma imkanına kavuşacaklardı. Seksenlerin başında Almanya'dan, Türkiye'yle telefon görüşmesi yapabilmek için çektiği çileyi Rahmetli Dedem sık sık anlatırdı. Mesela ben, dedemin Almanya'dan bize getireceği çikolataları özlemle beklediğim günleri unutamıyorum. Adamlar yapmışlar sözü, bizim Avrupalılara hayranlığımızın bir ifadesi değil miydi?
Hamdolsun, bugün Avrupa'yla aramızdaki makas iyice daraldı. Orada ne varsa, buradada aynısı var. Hatta bazı konularda biz onları geçmek üzeriyiz. Örneğin, 2008 krizi Avrupa'yı kasıp kavururken, bizi teyet geçmiştir. Bugün ülke olarak kendimize güvendiğimiz için, ister alırlar ister almazlar diyebiliyoruz.
Tekrar konunun başına dönerek, Avrupa bir samimiyet testiyle karşı karşıyadır diyorum. Bu testin iki şıkkı vardır. Birinci şık, Türkiye'nin Birlğiğe alınmasıyla, AB'nin bir huzur deryasına dönüşmesidir.İkinci şık ise, Türkiye'nin Birliğe alınmadığında AB'nin bir Hıristiyan tezi olarak kalmasıdır. Önümüzdeki yıllarda Avrupalı Dostlarımızın tercihlerini hepberaber göreceğiz.