AVRUPA MERKEZ BANKASI'NIN KARARI VE TÜRKİYE
Avrupa Merkez
Bankası'nın kararı ve Türkiye
Dünya ekonomisi 2008 yılında yaşanan ekonomik krizden sonra ciddi bir değişim ve dönüşüm sürecine girdi. Bu kriz sonrasında Amerika Merkez Bankası 4 yıl boyunca her ay 85 milyar dolar toplamda ise 3 trilyon dolar dağıttı. Son günlerde bu para dağıtma bayrağını Avrupa Merkez Bankası devraldı. Ayda 60 milyar Euro basacak ve 2016 Eylül ayına kadar toplamda 1,1 trilyon Euro para dağıtacak. Bu kadar paradan elbette bir kısmı Türkiye'nin kasasına girecektir. Ancak önemli olan bizim bu süreçte ne yapmamız gerektiğidir.
Türkiye 2014 yılında büyüse de bu büyüme 2023 hedefleri için yeterli düzeyde değildir. Krizin başladığı 2008 yılında % 0,9 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi krizin en şiddetli şekilde hissedildiği 2009 yılında % 4,8 oranında küçülme göstermiştir. ABD Merkez Bankasının paraları dağıtmaya başlamasıyla beraber Türkiye de bundan olumlu etkilenmiş ve 2010 yılında % 9,2 oranında büyümüş ardından bir sonraki sene de % 8,5 oranında büyüme göstermiştir. Daha sonra büyüme hızını kaybeden Türkiye, Avrupa Merkez Bankasının son kararı ile beraber hızlı büyüme eğilimini tekrar yakalayacaktır. Ancak şunu unutmamak gerekiyor. Türkiye ile beraber diğer ülkeler de büyüyecek.
Amerika Merkez Bankası'nın uyguladığı politikanın Türkiye üzerindeki etkisini gördüğümüze göre Avrupa Merkez Bankası'nın aldığı bu karar sonrasında Türkiye'nin yeni açıklanan ekonomi paketlerini ivedilikle hayata geçirmesi gerekmektedir. G20 toplantısında Başbakan Davutoğlu'nun üzerine basa basa durduğu KOBİ'lerin desteklenmesi Türkiye ekonomisi için ciddi önem arz etmektedir. Bankaların kredileri doğru yönlendirmesi gerekmektedir. Sanayi sektörüne yatırımların artması gerekmektedir. Ar-Ge yatırımlarının artırılması ciddi önem arz etmektedir. İhracatın destekleneceği yönünde teknik çalışmaların başlatıldığı duyuruldu. Petrol fiyatlarının düştüğü bu zamanda bu fırsatı asla elden kaçırmamak gerekiyor.
"Hayal gerçeğin geçmişidir; Hayal kuran ve bunları gerçeğe dönüştürmek için gerekli gayreti gösteren gönüllü insanlar; gerçeğe açılan kapının anahtarını elde etmiştir" (Prof. Ahmet ATAN)