Avrupa Birliği dağılıyor
"Fransa'da Cumhurbaşkanlığı ikinci turu için yarış devam ederken, seçilirse Avrupa Birliğinden ayrılma taahhüdünde bulunan aşırı sağcı aday Marine Le Pen: "Euro öldü, Euro, Fransız ekonomisi için bir yük. Ekonomiyi düzeltebilmek için kendi para birimimizi kontrol etmemiz gerekiyor. Çünkü, tek para birimi yük haline geldi" diye bir açıklamada bulundu.
ABD'den gelen "Avrupa Birliği dağılma sürecine girdi" açıklaması, İngilterenin bunu çok önceden farkederek referendum ile ayrılması vesaire derken, Fransa'da, muhalefetin diliyle de olsa AB konusunda görüşünü ortaya koydu.
Dünyanın içinden geçtiği ekonomik kriz döneminde AB ye üye bazı ülkelerin neredeyse iflas bayrağı çekecek hale gelmesi ve o ülkelerde yaşayan insanların krizi, AB'nin dayattığı şartlara ve değişime bağlamaları, nimetten çok külfete dönen AB'nin cazibesini kaybettirmeye başlamıştı.
Papanın dokunuşu bile kurtaracakmış gibi görünmüyor Birliği !
Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve türevi kurumlar, üçüncü dünya ülkelerini kontrol altında tutmak ve sömürmek için kullandıkları 'demokrasi' gibi kendi sistemlerinin bekası için oluşturulmuştu.
Yaşanan iki Dünya Savaşı sonrasında, bin yıl boyunca birbirleriyle yaptıkları savaşları sona erdirmek ve ortak düşmana karşı birlik tesis etmekti gayeleri.
Yüklenen misyonun ötesinde kendilerine bile izah edemedikleri "Avrupalı kimliği" meselesini çözemeyen Batı ülkeleri yakın zamanda kendi içlerinde kaldırdıkları sınırları tekrar inşa edecek bu gidişle.
Tabi ki mevcut sömürü düzenleri bozulmasın diye bazı adımlar atmıyor da değiller. Özellikle "ortak düşman ve terör" algısı üzerinden birliğin devamını sağlama çabaları sürüyor. "İslamofobiya" söylemleri ile, Hrıstiyan Batılıları ortak düşman olarak İslam ve Müslümanlar karşısında kenetleme taktiğini kullanıyorlar. Tarihi gerçeklik olarak, Müslüman-Türk ile kadim düşmanlıklarını günlük politik hamlelerde ve iç işlerimize müdahale etmeye kadar vardırmalarının bir sebebi de budur.
Gerginlik arttıkça maskeler düşer ve ister istemez ya karşı tarafın baskısına boyun eğip tabi olursun yahut kendi özüne dönersin. Hamdolsun ki boyun eğmiyor ve aslımıza dönme çabasındayız. Aynı şekilde Avrupada yapılan seçimlerde, ırkçı faşist parti ve adayların popülaritesinin artması onların da özüne dönme çabasının tezahürüdür.
Batı medeniyeti teorisiyle de pratiğiyle de vahşidir. Ve bu vahşeti özellikle Müslüman ve mazlumlara uygularken, aslında kendi içinde zayıf olana da yapmıştır tarih boyunca.
Avrupa Birliği kendi içinde dağılma sürecine girmişken bizdeki bazı aklı evvellerin hala AB türküsü çağırması, içerde, yani ülkemizde bulamadıkları karşılığı medet olarak Avrupadan bekledikleri içindir.Hiçbir karşılığı yok bu isteklerinin de. Menfaatin yerini yük ve kaygı almaya başladığı için her ülke kendi menfaatini önceleme derdine düştü. Yani yakın zamanda diplomasiyi iyi kullanıp fırsatları değerlendirebilirsek Batının vahşi ve doymak bilmez iştahını kendi içlerinde hesaplaşma yapmaya çevirebiliriz.
(Türkiye Dergiler Birliği'nin 8.sini düzenlediği Uluslarası Dergi Fuarı başlıyor bu hafta. Mayısın ilk haftası 4-9 arası Sirkeci Garında yapılacak fuarın ikinci gününde 5 Mayıs Cuma günü saat 17.00'de Furkan Dergisi'nin düzenlediği "Cezaevinde Dergicilik" konferansına konuşmacı olarak katılacağım. Tüm dostları beklerim.)