Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Şubat 2024

Atıştırmalık Bilgi

Bilgi insanlık tarihi boyunca dünyayı yeniden doğru bir şekilde kurma, eşyaya ve insanlara karşı sağlıklı tavır geliştirme gibi önemli fonksiyonları sebebiyle belki de en fazla çarpıtılan ve manipüle edilen bir hüviyette olmuştur.

Bir şey hakkında doğru bilgi sahibi olunduğu zaman, ancak onunla ilgili doğru kararlar alınabilir. Tarım, eğitim, teknoloji, gündelik hayatta bilgi bu açıdan hayati bir değer taşımaktadır. Hatta “bilgi”ye egemen olan toplumlar diğerleri üzerinde de hegemonya kurmaya başlarlar. Güç merkezli bir zihniyeti yansıtmakla birlikte “bilgi bir güçtür” önermesi bu minvalde kullanılmaktadır.

Ortaçağ’a baktığımızda orada bilginin büyük oranda kilisenin tekelinde olduğunu görmekteyiz. Zaten eğitim kilise okullarında gerçekleşmekte, kütüphaneler din adamlarının emrinde ve erişimine açık bir şekilde hizmet vermektedirler. Manastır sadece bir din adamı yetiştirme ya da arınma mekanı değildir. Orada bilimsel faaliyetler de yürütülmektedir. Bu minvalde seküler içerik kazanmadan önce ilk bilimsel faaliyetlerin manastırlarda yapıldığını önemle hatırlatmak lazımdır.

Dolayısıyla Michel Foucault’nun bilgi-iktidar ilişkisi şeklinde kavramsallaştırdığı problem, Ortaçağ’da kilisenin bir iktidar olarak bilgiye hükmetmesi şeklinde görünür olmuştur. Hatta kutsal kitabı yegane yorumlama yetkisine sahip olması sebebiyle, seküler içerikli bilimsel faaliyetler tabiattan hareket ederek kendilerine bir alan açmışlardır.

Modern zamanlara gelindiğinde Tanrı’nın yerine ikame olan modern devlet, bilginin hem dolaşımı, hem içeriği, hem sınırları hem de kontrolünü bizzat eline almıştır. Dolayısıyla yeni durumda kitapların yaygınlaşması, bilginin erişiminin kolaylaşmasına rağmen, bilgi-iktidar ilişkileri bir başka problematik üzerinden konuşulur hale gelmiştir.

Esasen içinde yaşadığımız küresel postmodern dünyaya baktığımızda, dijital kültürün yaygınlaşması bilginin her düzeyde yaygınlaşması ve erişimini oldukça kolaylaştırmış görünmektedir. İnsanlar bugün her türlü bilgiye kolayca ulaştıklarını düşünmektedirler. Görünüşe bakılırsa bu argüman oldukça doğru şekilde nitelendirilebilir.

Fakat burada ihmal edilen nokta, bir şekilde dolaşıma sokulan bilgilerin arkasındaki güçlerin görülmemesidir. Bizim önümüze binlerce farklı medya kanallarından, internet sitelerinden gazetelerden akan bilgilerin kaynağının sadece birkaç ajansa olduğu ve bunların ulusaşırı sermaye ile ilintisi görülmeden arkaplan ve gerçekler tam olarak anlaşılamayacaktır.

Nitekim bugün sadece internete baktığımız zaman bile devasa bir bilgi akışı söz konusudur. Zaten bu başlı başına insanı etkileyerek onu aciz bırakmaktadır. Fakat esas tartışılması gereken meselelerin, sorulması gereken soruların, hikmet ve irfana yol açan bilgilerin yüzeyselleştirilmiş bilgi havuzunda pek yer almadığını görmekteyiz. Bu da insanın asli hüviyeti, dünya ile ilişkisine dair soru(n)ları es geçmektedir.

Küresel postmodern dünya sistemi kendi işlerlikleri çerçevesinde bilgiyi üretmekte, dolaşıma sokmakta, içeriklendirmekte ve kontrol etmektedir. Fakat bunu modern dönemde olduğu gibi zecri tedbirlerle değil, kendi kurduğu aforoz mekanizması ve oluşturulan mahrumiyet duyguları ile yapmaktadır. Çoğunluk dünya insanı kendisine sunulan yaşam tarzının dışında durmaya çok da istekli değildir.

Dolayısıyla bugün bu devasa hacmine rağmen bilgi, insanları mevcut anlayış ve yaşam tarzının içinde tutmak üzere oyalamaya dönüştürdüğünden “atıştırmalık” bir hüviyete bürünmüştür. Tefekkür, derin düşünme, hikmet, irfan vb. nitelikleri kazanması ve böylece kendi ontolojik varlığını sorgulaması gereken insan, atıştırmalık bilgilerle oyalanmakta ve bir türlü sadede gelememektedir. Bu arada piyasa dönmeye devam etmektedir.