Ateşi kesemeyen insanlık!
Değerli okurlarım iki aydır yaşadıklarımızdan da anladık ki, insanlık ölmüş ama cenazesini kaldıracak bir merci yok.
Dünyanın jandarmalığına soyunmuş büyük şeytan çaresiz(!)
küçük şeytanın yapıp ettikleri karşısında.
Daha önceki kasapların yediği herzeleri aratan, Gazze kasabı
sadece kendini değil tüm insanlığı öldürüyor ama gıkını çıkaran yok.
Kimini şantajla, kimini montajla, kimini de ekonomi ile
tehdit etme cüretini ağababası büyük şeytandan alıyor.
Olan insanlığa ve insanlığın geleceğine olduğu apaçık
meydanda.
Gazze kasabının doymayan katliam iştahı, insanlığın yok
olmasına doğru hızla yol alırken, dünya vicdanı sızlıyor ama dünyamızı yaşanmaz
hale getirmek isteyen ezoterik akıl sapması dediğim dedik çaldığım düdük demeye
inatla devam ediyor.
Kukla devlet başkanlarından ve öksürmekten dahi korkan
yardakçılarından umudum yok ama dünya başşehirlerinin meydanlarını dolduran
insanlığını kaybetmemiş ve vicdanının sesine uyan milyonlardan umudum var.
Bıkıp usanmadan her hafta sonu şehir meydanlarına Filistin
bayraklarını dalgalandırarak akın eden eli öpülesi insanlar bu zulme dur
diyecek inşallah.
Sırp kasabının uğradığı akıbete er ya da geç Gazze kasabı da
uğrayacak ama keşke on binlerce çocuk daha ölmeden bu gerçekleşse.
Sırp kasabının on binlerce masum Bosnalıyı şehit etmesi için
yol gösteren ve önünü açan birleşmiş milletlerin himayesinde NATO gücü, bugünde
maalesef aynı aymazlıkla utanmadan sıkılmadan aynı hatasını yapmaya devam
ediyor ve kasabın yediği herzelere kınama dahi yapamıyor. Yüzlerce ülkenin bu
zulme dur demesinin hiçbir anlamı yok.
Büyük şeytan ne derse o oluyor ve olanlarda olmaya devam
ediyor.
Ateşi kesmek gibi ivedi alması gereken bir karar ise anında
ABD giyotini tarafından davranıp etkisizleştirilerek kasabın işine mani
olunmamaya azami özen gösteriliyor.
Uğur Işılak son bestesinde Birleşmiş milletler diyerek bu
gerçekliği çok güzel dile getirmiş kendisini tebrik ediyorum.
Dünya tarihi benzer katliamların yaşandığını gösteriyor ama
bu kadarını görmek maalesef bizim dönemimize geldi.
Tarih Moğol katliamlarından, tapınakçıların katliamlarından
ve haçlı katliamlarından bahseder.
Koca bir imparatorluğu büyük entrikalarla çökerten vahşi
batının kurtuluş savaşı günlerinde ülkemizde yaptığı katliamları saymıyorum.
Vahşi batının bizzat kendi topraklarındaki yerlilere yaptığı
katliamları da saymıyorum.
Kassam askerlerini 7 ekim saldırısı ile ilgili suçlayanlar
aslında Filistin’e gitseler ve bizzat orada yaşayan insanlara yapılan ezaları
cefaları bir görseler aslında suçlamak yerine geç bile kalmışlar diyebilir.
Hatta daha ileri bile gidenler olabilir.
Yıllardır hafızalarda yerleşmiş bir algı vardı.
İsrail dendiğinde akla ilk gelen şeyler vardı.
Demir kubbe, Mossad, ve İsrail’e kafa tutanların akıbeti
gibi şeyler Kassam askerlerinin bu son saldırısı ile bu algılar büyük oranda
gizemini ve gücünü yitirdi.
Dünya vicdanı Kasabın acımasızlığı karşısında kıyam etti.
Kasap on binlerce ton bomba ile bu işi halledeceğine
inandığı için geçmişteki gibi işi havadan bitirir, tünelleri su ile doldurur ve
açlığa susuzluğa mahkum ettiğim halkı dize getiririm dedi ama bu sefer olmadı.
Kassam askerlerinin direnci ve dünya vicdanının kıyamı
karşısında şaşkın ördek olup sapıttıkça sapıtarak hala işi bitireceğine
inanıyor ve büyük yanılgı içinde olduğunu görmüyor.
İsrail hamisi vahşi batı bu körlüğe karşı çaresiz ve elleri
kolları bağlı üç maymunları oynayarak daha ne kadar direnecekler doğrusu merak
ediyorum.
Zulme sessiz kalmak gerçekten çok zor.
Ateşkes demekten korkan vahşi batı da bu çaresizliğinin
bedelini ödeyecek.
İstiklal marşımızın 5 kıtasında bahsettiği gibi yurtlarından
edilmek istenen Filistinlilerde bu hayasızca akına karşı kıyam ettiler ve
göğüslerini siper ederek direniyorlar ve kazanacaklarına inanıyorlar.
Tıpkı Maraşlı Sütçü İmam gibi, Kıbrıslı mücahid gibi, kurtuluş
savaşında kazanacağına inanan komutan gibi inanıyorlar ve yarın ya da yarından
da yakın bir gelecekte bunu görmeyi umuyorlar.
Rabbim onlara da bizlere de bu günü görmeyi nasip eylesin.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.