Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.85
Gram Altın
2973.41
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 May 2017

Atatürk'ün aşkları mı padişahın haremi mi?

Ülkemizdeki gizli el gündemi şekillendirmekte oldukça mahir! Çok önemli gündem maddeleriyle(!) doludizgin giderken başka bir mevzuda boğulurken buluyoruz kendimizi! Dizayn eden gücün başarısından mıdır bilemeyiz çoğu kez konu figüranı olarak meseleden meseleye savrulup durduğumuzun ayırtına dahi varamıyoruz!

Sözgelimi; siyasi görüşü, yaşam tarzı fark etmeksizin herkes derin bir hararetle Kavurmacı tahliyesine gark olduğu düzlemden Atatürk'ün yatak odasına nasıl geçiş yaptığını bile anlayamadı!

Hoş, Atatürk mevzuu cumhuriyet tarihine eş yıldır tartışma zemini oluştursa da özel hayatına ilişkin iddialar kamuoyu önünde hiç bu şiddette gündeme getirilmemişti.

Kimileri bunu bilinçli bir politika gereği gündem saptırma çabası olarak yorumlasa da kanıtlayacak somut veriler olmadığından dinlemekle yetiniyoruz. Lakin gündemin ışık hızıyla değiştiğini dipnot düşmeyi de unutmuyoruzu2026

Cumhuriyet dönemi eleştirisi yapmak isteyenlerin Atatürk, Osmanlı devrini yermek isteyenlerin de padişahların haremi üzerinden karşılıklı taarruza geçtikleri bir topluma usu00fbl yanlışlığı nasıl anlatılabilir?

Gerçi bunda sözde uyanık davranıp dönem eleştirisi yerine şahıs zaafları, yanlışları üzerinden argüman üretme arzusu önemli rol oynar.

Direkt Cumhuriyet yahut Osmanlı dönemi eleştirisi yapmayı konjonktürel realiteye aykırı görenler toplumsal baskıdan korunma çabasına eş bir savunma mekanizması geliştirmiştir.

Tutumun korunma içgüdüsünden kaynaklandığından bahsediyor olsak da sonucun gerçek ve hakiki olanı tespitten uzaklaştırdığını söyleyebiliriz. Keşke örtük sebeplerden arınıp makul gerekçelerle dürüstçe konuşabilsek!

Her iki tarafın da zaman zaman eleştiri çizgisini hunharca aşıp -mahremiyeti geçiniz- insan izzet ve onurunu yerle bir etmeye çalıştıklarını çokça görmüşüzdür. Gündelik propaganda içerisinde gelişigüzel ve ölçüsüz olarak "karşı" diye niteleneni susturmaya yönelik çabalarını dau2026

Padişahların eşleri, harem hayatı Osmanlı eleştirisinin odağında tutulurken tüm padişahların kadına zaafı olan, kadını metalaştıran tipler olduğu pervasızca gündeme getirilir.

Diğer taraf da Atatürk'ün özel hayatı, aşkları, içkisi üzerinden-kişi ile birlikte-sistem değersizleştirmesi yapmaktan geri durmaz.

Elbette iddialar içerisinde doğrular vardır, buna mukabil yanlışlar ve kasıtlı eklemeler olacağı da tartışılmaz gerçeklerdendir.

Son günlerde yaşadığımız, ani gündem devri ekseninde değerlendirilebilecek olsa da sürece ilişkin yorum yapmamızı da engellemez.

Afet İnan üzerinden başlatılan tartışma, eski bir videonun vizyona gir-diril-mesiyle hız kazandı. Atatürk üzerinden toplumu daha da kutuplaştırmaya çalışanlara rastlandı.

Siyasi farklılıkları toplumu ayrıştırma noktası olarak görüp buna yatırım yapan odakların konu üzerindeki gayretleri de dikkatlerden kaçmadı.

Fark edilen bir başka detay ise Atatürk'ün gayri meşru çocuk olduğu iddiası üzerine hemen herkesin bu dil ve üslu00fbbun etik ve inançla bağdaşmadığında birleşmeleri oldu.

"Sahi, ebeveynin tüm cürüm ve günahlarından masum kılınan çocuk üzerinden böyle bir tahkir politikası yürütmek İslam'ın ruhuna, itikadına uygun mudur?"

Atatürk'e de padişahlara da insani zaafları üzerinden saldırmak kimseye fayda sağlamaz. Üstelik bu dil ve üslup toplum içerisinde ayrıştırıcı unsurların lokomotifi olur. Hiç kimseyi sevmek zorunda değilsiniz, lakin sevenlere saygı duymak insanlığın gereği değil midir?

Yazımızı, Samiha Ayverdi'nin: "Günlük politikaya alet edilmeyecek üç milli kıymet vardır: Din, dil, tarih." Sözüyle bitirirken ayrıştırmanın kaybedeninin millet olacağını hatırlatmak isteriz.