Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Şubat 2021

Atatürksüz Kemalist Kast Sistemi çöküyor

Kemalizm bir kast sistemidir. Ama Atatürk’ün içinde olmadığı bir kast sistemidir.

Kemalistler Türkiye’de görünmeyen bir kast sistemi kurmuştur.

Zaman ilerledikçe, bu kast sistemi daha bir görünür hale geliyor.

Ama, Atatürksüz Kemalist Kast Sistemi (KKS) çöküyor

*

Millet AK Parti’yi seçsin, Türkiye’yi CHP yönetsin

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne rektöre olarak atanan Melih Bulu, vesayetçi Kemalist kast sistemi müritleri tarafından kabul görmedi.

Rahmetli Cemil Meriç’in ifadesiyle adeta Batı’nın Yeniçerileri oldular.

Amerika’dan atanan rektörlere itiraz etmeyen Kemalist (kast sistemi) zihniyet, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın atadığı rektör Melih Bulu’ya itiraz etti.

Rektör olma şartı CHP üyeliği olsun istiyorlar.

Her CHP’li (Kemalist) rektör olarak atanabilir ama tek AK Parti’li (dindar) rektör olarak atanamaz.

Bugüne kadar çok sayıda CHP üyesi (öğretim görevlisi) rektör olarak atandı, buna hiç ses çıkarmadılar.

Sistem değişsin, ADİL bir atama sistemi getirelim önerisinde bulunmak yerine, bizim istediğimiz zihniyeti (Kemalist) rektör olarak atayacaksın dayatmasında bulunuyorlar.

*

Kemalizm bir kast sistemidir.

Kemalizm (Kemalistler) hem bir kast sistemidir, hem kurduğu bütün kurumlarda aynı zamanda tam bir kast sistemi de kurmuştur.

100 yıldır kurulan vesayet sistemi şüphesiz ki belli kurumlar üzerinden baskı kuruyordu.

Bu kurumların başında da üniversiteler geliyordu.

Kemalist YÖK vesayet sistemiyle, her üniversitede bir kast sistemi kurulmuş.

Yıllardır devam eden bu kast sistemi hala varlığını sürdürmektedir.

Bu kast sistemini en açık şekilde Boğaziçi Üniversitesi rektörlük seçimlerinde gördük.

Başka üniversitelerde de (özellikle ODTÜ) bu kast sistemi devam ediyor.

Bu kast sistemi ancak yeni bir anayasa ile tamamen ortadan kaldırılabilir.

Sistem o kadar köklü bir hale gelmiş ki, halkın seçtiği yöneticiler bile şimdiye kadar hep aciz kalmıştır.

İşte ERDOĞAN/BAHÇELİ ve AK Parti/MHP 100 yıldır devam eden bu Kemalist Kast sistemi ile mücadele ediyor.

Gazi Mustafa kemal ATATÜRK bile bu kast sisteminin kurulmasında bir araç olarak kullanılmıştır.

Kemalist Kast Sistemi’ni (KKS) kuranlar, ATATÜRK’ü de kendilerine bir kalkan olarak kullanıp istismar etmişlerdir.

Atatürk’ün arkasına saklanarak ve Atatürk’ü kullanarak bu sistemi kurmuşlar.

*

Kemalist Kast sisteminin müritleri

Son rektör (Boğaziçi Üniversitesi) atamasında yine Kemalist Kast Sisteminin müritleri harekete geçti.

Adeta; halk Erdoğan’ı seçmiş olsa bile, memleketi Kemalistler yönetecek diyorlar.

Çoğunluk seçsin, azınlık yönetsin diyorlar.

Anadolu seçsin, seçkinler yönetsin diyorlar.

Dindarlar seçsin, Kemalistler yönetsin diyorlar.

Ama halk gözünü açtı.

Artık kast sistemini devam ettirmek mümkün değildir.

100 yıllık kast sistemi çatırdamaktadır.

Yeni anayasayla birlikte tamamen tarihe gömülecektir.

*

PKK’nın ortak suç işleme stratejisi

PKK (HDP) heyeti, PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın serbest kalması için destek arıyor.

PKK, HDP üzerinden işlediği suçlar için kendisine ortaklar arıyor.

PKK’lı Selahattin Demirtaş için her partiden destek istiyorlar.

Hiç utanmadan, bir PKK’lının, üstelik de Kobani olaylarında suçüstü yakalanmış olan PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın serbest kalması için destek istiyorlar.

Deva Partisi (Ali Babacan), Gelecek Partisi (Ahmet Davutoğlu), Türkiye Değişim Partisi (Mustafa Sarıgül), Memleket Hareketi (Muharrem İnce), Saadet Partisi (Temel Karamollaoğlu), CHP (Kemal Kılıçdaroğlu), … gibi hareketler şimdiden PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın serbest kalması için çalışmaya hazırlar. İYİ Parti (Meral Akşener) de sırasını bekliyor. Zira İYİ Parti ile görüşmek için randevu talepleri olacakmış.

PKK üzerinden Kürtlerin oyunu almak isteyen aç ve muhteris siyasetçiler, açıkça işlenen suçları bile görmek istemiyorlar.

PKK, işlediği suçlar için ortak arıyor aslında.

İşlediği suçları yaymaya çalışıyor.

Suçlarını tabana yaymaya çalışıyor.

Suçu normalleştirmeye, meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

PKK (HDP) her partiyi kendisi gibi kriminalize ederek, suç işleme özgürlüğünü kabul ettirmeye ve yaymaya çalışıyor.

İlk önce Saadet Partisi ile görüştüler.

PKK’nın HDP’nin başına atadığı Pervin Buldan ve beraberindeki heyet Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu ziyaret etti. Ziyarete ilişkin detayları twitter hesabından paylaşan PKK (HDP) yönetimi, "Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan başkanlığındaki heyetimiz muhalefet partileriyle görüşme turları kapsamında ilk ziyareti Saadet Partisi'ne yaptı. Türkiye’de acil demokratikleşmeye ve adalete ihtiyaç var. Bunun yolunu diyalogla oluşturabilmek için ziyaretlerimiz sürecek." dedi.

HDP'nin ziyaret takvimine ilişkin açıklamalarda da bulunan, yine PKK’nın HDP’nin başına atadığı Mithat Sancar, "Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan ve heyetimiz, Sayın Karamollaoğlu tarafından kabul edildi. 5 Şubat’ta ben ve heyetimiz CHP’yi genel merkezinde ziyaret ederek sayın Kılıçdaroğlu ve heyetiyle görüşeceğiz. 9 Şubat’ta Gelecek Partisi ile yine benim başkanlık edeceğim bir heyet görüşme yapacak. 11 Şubat’ta da Sayın Buldan'ın başkanlık edeceği heyet, Deva Partisi ile görüşme gerçekleştirecek. İYİ Parti’den de randevu talep edeceğiz. Takdir onlarındır." Diyor.

Mithat Bey ayrıca: "Programımız demokrasi programıdır. Türkiye’de acil demokratikleşmeye ve hukuk devletine dönüşe ihtiyaç var. Buradan uzaklaştığımız her gün krizler derinleşiyor, sorunlar ağırlaşıyor, toplumda kutuplaşma ve gerilim yükseliyor. Biz çözümü demokrasiyi yeniden inşa etmekte, hukuk devletini sağlam bir şekilde kurmakta görüyoruz. Bunun yolu da demokratik siyasetten geçiyor. Demokratik siyasetin yöntemleri bellidir; diyalogdur, müzakeredir. Birbirini anlama, mutabakat noktaları arama meselesidir. AİHM ve AYM kararları konusunda Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi Cemil Çiçek’in açıklamaları oldu. 'Karara uyulmalı' dedi. Sayın Cemil Çiçek'in söyledikleri doğrudur." Diyerek, demokrasi ve hukuk kavramlarının arkasına sığınarak bu kavramları da bir araç olarak kullanıyor. Ayrıca, AK Parti’yi de Cemil Çiçek üzerinden kendilerine ortak yapmaya çalışıyor.

PKK, HDP üzerinden ve PKK’lı Selahattin Demirtaş ile ilgili AİHM’nin verdiği kararı kullanarak, suç işleme özgürlüğünü yaymak istiyor. Bir PKK’lı olan Selahattin Demirtaş’ı propaganda aracı olarak kullanarak, bütün Türk siyasi hareketlerini suçlarına ortak yapmaya çalışıyor.

Bu bir tuzaktır. Partiler bu tuzağa düşmemelidir.

Bu bir ADALET talebi değildir.

Bu suç işleme özgürlüğüdür.

Suç işleme özgürlüğüne ortak aramadır.

Suça ortak aramadır.

Kim ki; PKK’lı Selahattin Demirtaş serbest kalmalıdır/kalsın diyorsa, o kişi hem PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın işlediği suçlara hem de PKK’nın işlediği suçlara ortaktır.

PKK, vebaline ortak arıyor.

Kimse PKK’nın (HDP) vebaline ortak olmamalıdır.

***

Kürtlerin Koronası, KAN Davaları

Gün geçmiyor ki Güney-doğu’da bir kavga (kan davası) olmasın.

En son Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı Doluca köyünde, husumetli iki aile arasında çıkan silahlı kavgada 7 kişi hayatını kaybetti.

Korona süreci bile kan davalarını engelleyemiyor.

Yüzyıllardır devam eden kan davası olgusu hala bütün sıcaklığıyla devam ediyor.

Kan davaları Kürtleri adeta bir korona virüsü gibi sarmış durumda.

Adeta çaresiz bir hastalık, ölümcül bir virüs gibi.

Artık kan davası virüsünü tamamen atmanın zamanı gelmiştir.

***

Haftanın önerisi

Cumhurbaşkanlığı tarafından;

Cumhuriyetin 100. yılı (2023) için ve yüzüncü yıl anısına her eve/aileye, Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’in Hayatı, İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, İslam’ın büyük liderlerinin hayatları, … Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanları, … ile ilgili bir kütüphane seti hediye edilebilir. Hatta, haftanın 2 günü sürekli tatil haline bile getirilebilir. Haftanın 5 günü çalışma saatleri arttırılarak, haftanın 2 günü sürekli tatile dönüştürülebilir. Tatil edilen 2 gün ise; 1 gün dinlenme, 1 gün de kitap okuma günü olabilir. Bütün Türkiye’nin kitap okumaya ihtiyacı var. Kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için teşviklerde bulunulabilir. Kitap fiyatları indirilebilir. Eğitim seviyemizi yükseltmeliyiz. Zira dünya liderliğine doğru gidiyoruz. Eğitim seviyesi yüksek bir toplum olmak zorundayız.