Atatürkçüler ve Kemalistler!
Zülfü Livaneli, iki takipçisiyle yazışırken “Kemalizm” hakkında dikkat çekici “tespitlerde” bulunmuştu.
Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin
İstanbul Belediye Başkan Adayı ve Eski CHP Milletvekili, aynı zamanda şarkıcı
ve yazar Livaneli’nin yazdıklarını buraya alalım:
“(Mustafa
Kemal yanlılarına) Kemalist denmiyordu kardeşim. Kuvvacı ya da millici
deniyordu. Kemalizm sonradan icat edildi. Yabancıların Kemalist dediği doğru. Atatürk
bu kelimeyi hayatında bir kez bile kullanmamıştır ama mesele bu değil. Yüzlerine Kemalist, Atatürkçü maskesi takan
bazılarının O’nun mirasına verdiği zarar. Bu kadar mı zor anlamak.”
CHP camiasının mühim isimlerinden, Zülfü
Livaneli’nin Kemalizm hakkındaki değerlendirmelerinin benzerlerini misafiri
olduğum bir televizyon yayınında da işitmiştim.
“Sıkı
Atatürkçü” olmakla
övünenlerden biri,
‘Kemalizm’ kavramının “Atatürk”e ya da “Atatürkçülere”
ait olmadığın söylemişti.
Kavramı ilk olarak İngilizler
kullanmış, Atatürk’e “övgü”
olarak değil de, “yergi”
olsun diye!
*
Bendeniz, kendilerini Atatürkçü olarak nitelendiren bir aile tarafından
büyütüldüm.
Atatürk’ü anlatan coşkulu kompozisyonlarım
büyük beğeni toplardı okul yıllarımda.
Sonra sonra, resmi tarih
yazıcılığının ötesine geçen kitapları, dergileri okudukça konunun farklı
yönlerini de gördüm.
Nihayetinde vardığım nokta, üç
aşağı beş yukarı Zülfü Livaneli’nin
söyledikleri oldu:
“Yüzlerine
Kemalist, Atatürkçü maskesini takan bazıları, hem memlekete hem de Atatürk’e
büyük zararlar veriyorlar!”
*
Ben Atatürkçülüğü, tıpkı Demirelcilik,
Ecevitçilik gibi bir “sevgi” ifadesi
olarak görüyorum.
“Atatürk
üzerinden rant sağlamayı”
asla düşünmeyen büyüklerim, dikkat çekicidir, İsmet İnönü’den hazzetmezlerdi.
Yine dikkat çekicidir, Sultan Abdülhamit Han’ı ise takdirle
anarlardı.
Onlar için Atatürk, memleketin
düşman işgalinden kurtulmasına liderlik eden bir Devlet Adamı’ydı, Sultan Abdülhamit Han ise, Osmanlı’yı
bütün zorluklara rağmen on yıllar boyunca ayakta tutmayı başaran ve bitişi
geciktiren bir Hükümdar idi.
“Sultan
Hamit’in gayretleri olmasaydı, Türkiye Cumhuriyeti kurulamazdı!” dediklerini bile hatırlarım.
*
Livaneli’nin de ifade ettiği
gibi, “Atatürkçü” maskesi takan birileri var.
Bunların da Atatürkçülükle alâkası
yok.
Geçtiğimiz günlerde, sosyal medya
hesabıma şunları yazmıştım:
“CHP’ye
hiç oy vermedim ama birçok CHP’li vatansever tanıyorum. Lütfen genellemelerden
kaçınalım!”
Bu yazdıklarıma çeşitli tepkiler
geldi.
“Muhafazakârların” epeyce kızdıklarını tahmin
edersiniz.
Ne kadar kızarlarsa kızsınlar,
CHP’ye oy veren herkesi aynı kefeye koymayı doğru bulmadığımı söylemeye devam
ederim.
Bazıları ile uzun uzun konuşuyoruz
CHP’lilerin.
“CHP’yi HDP baskısından kurtarmak lâzım!” cümlemize yüzde yüz destek
veriyorlar.
“Buralarda
büyük sıkıntılar var. Partiden ayrılsak, meydanı bunlara bırakacağız. Sabrediyoruz!” yollu ifadelerle sıkıntılarını
dile getiriyorlar.
Yani…
“Madem
HDP zihniyetine karşılar, orada ne işleri var? Madem o zihniyete karşılar, hâlâ
niçin CHP’ye oy veriyorlar!”
muhtevalı tepkiler tamamen anlamsız değilse de…
Meseleye biraz daha geniş açıdan
bakmakta fayda var.
Partidekilerden bazıları, olanlara
bitenlere kızar, tepki gösterir, yapılanların bazılarına anlam veremez ama…
Kopmak da her zaman kolay olmaz.
İlişkiler o partinin çevresinde
şekillenmiştir, o partiden kopmak
“davayı satmaya” yorulabilecektir, “vefa”
hissi vardır, “alışkanlıklar”
vardır, çıkarlar vardır, geleceğe dönük ümitler vardır, beklentiler vardır…
İletişim halinde olduğumuz
CHP’lilerle konuştuğumda, kendilerine ve kurucuları Atatürk’e hakaret eden,
memleketi bölmeye çalışan zihniyetle “yakın
ilişkilere” kızdıklarını, ancak
düşüncelerini “herkese açık” ortamlarda ifade etmekten çekindiklerini görüyorum.
Bazıları da, üzerinde biraz
düşünmeleri, biraz araştırma yapmaları halinde kolaylıkla idrak edebilecekleri
gerçeklerden çok uzaklar.
Onlara, “Atatürk-İnönü Kavgası”nın ayrıntılarını anlattığımda, hayli
etkileniyorlar.
Bazıları da, bir süre sonra dönüp “Haklıymışsınız, işin buralarını hiç
düşünmemişiz!” diyorlar.
*
Kamuoyunda “CHP’lilere ne kadar anlatırsanız anlatın, gözleri öyle kapanmış ki,
mümkün değil anlamazlar!” görüşü çok yaygın.
Ben böyle düşünmüyorum.
Kemalistler, evet, gözlerini
gerçeklere tamamen kapatmışlar ama…
Atatürkçüler epeyce farklı bir
yerde.
Biz bunları söyleyince…
“Kemalizm ile Atatürkçülük arasında ne fark
var kardeşim, ikisi de aynı şey!”
kestirme tepkisiyle karşı çıkanlar oluyor.
Onlara anlatabilmek için kestirme
yollar bulmak gerek.
Mesela…
“Bir
tarafta Ak Partililer ile AKP’liler meselesi var ya…
Diğer
tarafta da Atatürkçüler ve Kemalistler meselesi var!” desek…
Anlayabilirler mi acaba?