Atatürk ve Maske!..
Bu memlekette bütün darbeler “Atatürk ilke ve İnkılâpları” adına yapıldı.
Darbecilerin, muhtıracıların, bildiricilerin tamamı, “maske” olarak Atatürk İlke ve İnkılâplarını, Kemalizm’i kullandı.
Şu son “Emekli Amiral
Bildirisi”ne ilişkin tartışmalarla gündemimize yeniden yerleşen “darbe geleneği” meselesini, önceki
Akşam, Akit TV’de, meslektaşımız Sabri
Balaman’ın “Derin Kutu” adlı
programında enine boyuna tartıştık.
Programın misafirlerinden Vatan Partisi Genel Başkan
Yardımcısı Serdar Üsküplü,
bildiricileri sert bir dille kınarken, “eski
amirallerin” bu yaptığının Atatürkçülük ile, Atatürk İlke ve İnkılâpları
ile uzaktan yakından alâkasının olmadığını söyledi.
Bunların “Atatürk İlke
ve İnkılâpları”nı bir “maske” olarak
kullandıklarını öne sürdü.
Türkiye’yi içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtaracak ‘sihirli
formül” olarak da yine “Atatürk İlke ve İnkılâpları”nı gösterdi.
Yani, CHP’nin amblemindeki 6 Oku.
Böyle yapınca da…
Biz girdik devreye.
“Atatürk İlke
ve İnkilâpları”nın ve Kemalizm’in, dahası tarihteki Mustafa Kemal Atatürk’ün
“aslında ne olduğu” yönündeki farklı
kanaatleri, iddiaları elimizden geldiğince ortaya koymaya çalıştık.
“Altı oklu” CHP’nin başındaki Kemal Kılıçdaroğlu ile
adamları, Vatan Partisi’nin karşı çıktığı “Emekli
Amiraller Bildirisi”ni büyük aşkla savundular malûm.
Onlara göre, yapılan tam da Atatürk Ruhu’na, Kemalizm’e, “Atatürk İlke ve İnkılapları”na uygun.
Vatan Partisi ise CHP Yönetimi’ni Atatürk İstismarcılığı ile
suçluyor.
Atatürk, bırakın diğer partileri, CHP’nin kendi içinde bile “aslında kim olduğu” üzerinde ortak
görüş sağlanamayan bir tarihi şahsiyet.
Malûm, yine bildiriye tam destek veren Eski CHP’li Muharrem
İnce, partiden kopuşunu büyük ölçüde “Kemalizm’e
aykırı işlere” bağlamıştı.
CHP’de Muharrem İnce
gibi düşünenler olduğu gibi, Canan Kaftancıoğlu misali “Atatürk” demekten bile imtina edenler var!..
Geçmişten bugüne baktığımızda, herkesin kendisine göre bir
Atatürk’ünün olduğunu, her kul gibi hesabını Allah’a verme durumunda bulunan
Mustafa Kemal Atatürk’ün “hatırasının” sağından solundan çekiştirildiğini
görüyoruz.
İsmet İnönü’den Kenan Evren’e, Doğu Perinçek’ten Kemal
Kılıçdaroğlu’na kadar…
28 Şubat’ın beşli çetesinden, o süreçte hortumlanan
bankaların yönetim kurullarına kapak atan Emekli Paşalara kadar…
İyi partisinden kötü partisine kadar nicelerinin farklı
farklı Atatürkleri var.
Atatürk, mezarından kendisi üzerindeki bu tartışmaları
izledikçe rahatsız oluyor mudur, bilemem.
İşin garibi, Atatürk’ün mezarda neler düşündüğünü, neler hissettiğini bile “rüyasından” aktaranlar ve bunu eni konu köşe yazısı malzemesi haline getirenler bile olmuştu hatırlarsınız.
Öylesine karışık bir mevzu ki bu…
Ömrünün son demlerinde iyice karşı karşıya geldiği, hatta
Başbakanlık’tan azlettiği İsmet İnönü’nün
Anıtkabir’de olması, kendisiyle aynı mekânı paylaşması bile sıkıntı verebilir
Atatürk’e.
Tam da burada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Salı günkü grup konuşmasının dikkatlerden kaçan
“Darbe Destekçisi CHP ve İsmet İnönü”
bölümüne işaret etmek isterim.
Aynen şöyle diyor orada MHP Lideri Bahçeli:
“Bizi bir başka
dehşete düşüren husus ise 4 Nisan bildirisine yönelik muhalefet partilerinin
aldığı sakat ve sancılı pozisyondur. CHP, geçmişiyle müsemma tavrını yine
sürdürmüştür. Hatırlatmak isterim ki, merhum İsmet İnönü, 7 Mayıs 1960’da bazı
yabancı gazetecilere verdiği demeçte şunları söylemişti:
‘Siyasi rejim baskıya yönelirse ordu mensupları
vaziyeti vatandaş olarak, entelektüel olarak incelerler. Değerlendirme
sonucunda ne olacağını kimse bilemez.’
Bu beyanattan 20 gün
sonra 27 Mayıs darbesi yaşanmıştır.
İnönü’nün, /Şartlar tamam olduğunda ihtilal meşru bir haktır!/ sözü CHP’nin engebeli yol haritası, dağınık ana fikri, esasen tarihi yanılgısı ve yozlaşmış düşüncesidir.
Darbeler tarihi bir bakıma CHP tarihidir. Darbelerle yüzleşmek CHP’yle yüzleşmektir.”
Evet, okudunuz.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Atatürkçük alanında iddialı politikacılarımızdandır.
Atatürk’e lâf söyletmeme hassasiyeti de çok iyi bilinir.
Kendilerinin Grup
Konuşması’ndaki “İsmet İnönü, CHP ve
Darbeci Gelenek” vurguları İsmet İnönü’yü
“Kemalist, Atatürkçü” biri
olarak görmediğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Bugünkü CHP
Yöretimi’nin “Emekli Amiraller
Bildirisi” karşısındaki tavrı ile İsmet İnönü’nün 27 Mayıs Darbesi”ndeki
rolüne işareti arasında kurduğu bağ elbette dikkat çekici.
İddialara göre, İsmet
İnönü aslında Atatürkçü değil, Salim Başol, Kenan Evren hiç değil,Çevik Bir,
Teoman Koman, Güven Erkaya, Kemal Alemdaroğlu, Nur Serter…
Altı Oklu CHP’nin
başındaki Kemal Kılıçdaroğlu da öyle.
Oysa bunların her
biri, “Atatürk’ün izinde yürüme”
iddiası olan, bununla övünen zatlar.
“Atatürkçülük” iddiasındaki partilere, gruplara, şunlara, bunlara
baktığınızda karşınıza çok karmaşık bir resim çıkıyor.
Ben bunları yazınca “Varsın çıksın, bize ne?”
diyebilirsiniz.
Kusura bakılmasın,
kazın ayağı hiç de öyle değil.
Darbeciler,
bildiriciler, şunlar, bunlar, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serdar
Üsküplü’nün ifade ettiği gibi,Atatürk’ü , “Atatürk ilke ve İnkılâpları”nı,
Kemalizm’i birer “maske” olarak kullanıyorlarsa, ortada çok ciddi ve mutlaka
halledilmesi gereken bir sıkıntı var demektir.
Bunu çözecek olan
bizler değiliz; Atatürkçüler, Kemalistler, Atatürk İlke ve İnkılâpları’na
bağlılık konusunda mangalda kül bırakmayanlar bir araya gelsinler…
Ve bu meseleyi bir
çözüme kavuştursunlar.
“Atatürk” üzerindeki tartışmalar artık sona ersin.
Her darbe, muhtıra,
bildiri metnine mutlaka Atatürk’ü yerleştiren darbe heveslilerinin, “zevzeklerin” Cumhuriyet’in Kurucusu’nu
istismar etmelerinin önüne geçilsin.
Biz de rahat edelim,
Anıtkabir’de medfun “Devlet Büyükleri” de.