“Atatürk Üzerinden” Tezgâh Tartışmalar!..
İlk Cumhurbaşkanı üzerinden yürütülen çirkin, tehlikeli ve “organize edildiği” besbelli tartışmalarla başladık güne.
“Atatürk” ve “5816 Sayılı Koruma Kanunu”nu öne çıkartarak “sosyal medya fitnesi”ni ateşleyen “derin akıl”, epeyce “idraksiz”i peşine takmıştı.
“Ölülerden yardım dilemek uygar bir toplum için ayıptır!” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ü sözüm ona “övmek” için öyle ifadeler kullanmışlar ki…
Bazı müritlerin, kimi tarikat şeyhleri için söyledikleri solda sıfır kalır.
(Hâşâ) “Kadere bile hükmeder” mertebeye yükselttikleri Mustafa Kemal Atatürk’ün ruhu nice “dertli”dir, kimbilir.
“Bir tezgâh” kurulur da, işin “öbür tarafı” boş bırakılır mı hiç!..
Öbür tarafta da Atatürk’e “çirkin” ifadelerle hücum edenler haliyle...
Bu furyaya kapılanlardan bazıları arka plânda ne tür hesapların yapıldığını göremiyordur elbet.
Son vakitlerde ne türden kıpırdanmalar var?.. “Suriyeliler meselesi” üzerinden sergilenen kışkırtmalar, “tarikat” tartışmasıyla yapılmak istenenler, politika arenasındaki ilginç ittifak modelleri neleri ifade ediyor?..
Ve “statüko”nun yolları yeni baştan nasıl döşeniyor?..
Memleket nereye götürülmek isteniyor?..
Bunları görecek idrak ister, vah ki “Eğitim İşleri” bu kadar ihmal edilmeyeydi!..
Her neyse, kaç kişiyi uyarabilirsek o kadar iyi.
Bugünkü “fitne ortamında” dolaylının da dolaylısı mesajlarla ifade etmek mecburiyetinde kaldığımız “derdimizi” ne kadar vatan evlâdına anlatabilirsek o kadar kâr!..
Büyük Şâir Yavuz Bülent Bakiler’in “iki ayrı yobaz tipi” diyerek işaret ettiği “tiplere” söz fayda etmez.
Biz, “fayda edecekler” için devam edelim:
Atatürk, günün şartlarına göre hareket eden, çalışkan, gayretli, geniş ufuklu, “stratejik zekâsı” çok yüksek bir büyük Devlet Adamı’ydı.
Artıları ve eksileriyle tarihimize mâl oldu…
Rahmetli Erbakan Hoca, “Atatürk sağ olsaydı Milli Görüşçü olurdu ve Refah Partili olurdu, Atatürk her zaman Milli Görüş’ü ön plânda tutan bir Devlet Adamı’ydı.” demişti.
Atatürk’ün o günlerin güç şartlarında “yerli sanayimizi güçlendirmek için yaptıklarına” da çeşitli vesilelerle dikkat çekmişti Milli Görüş Lideri.
Artıları ve eksileriyle tarihimize mâl olan Atatürk’ün hatırasına en büyük kötülüğü “Bir Kısım Kemalistler”in yaptığı şüphe götürmez bir gerçektir.
“Bir Kısım Kemalistler”, Atatürk’ten sonra iktidar oldukları dönemlerde, O’nun “yerli ve milli tavırları”nı değil de, (tahrifatlarla) bambaşka tavırlarını öne çıkarttılar.
Atatürk’ü küçücük bir “gardrop”a hapsedip, işlerini yürüttüler!..
Bu “istismar ameliyesi”ne farklı bir açıdan “MuhafazaKÂR Takımı”ndan birileri de katıldı.
Atatürk’ü övmek kadar, O’na sövmenin de getirisi vardı zira.
“Sevdirmeye değil de nefret ettirmeye” odaklanmış bu ikinci zümre de elinden geleni yaptı bugüne kadar…
Farklı görüşlerdeymiş gibi görünen figürler, Atatürk üzerinden saflarını sıklaştırmanın, çıkarlarını ziyadeleştirmenin mücadelesini verdiler…
Tarihimizdeki başka güçlü şahsiyetler de bu “istismar çekişmesi”nin malzemesi yapıldılar maalesef…
ölmüşleri övmek ve ölmüşlere sövmek üzerinden yürütülen çekişmeler, istismarcılara türlü “rantlar” sağlarken, ülkenin ve toplumun enerjisini tüketti.
Bunalımlara hatta darbelere zemin hazırladı!...
Tarihi “belgelere” dayanarak doğru bir şekilde anlamaya ve anlatmaya çalışanların sesleri de, “çılgın taraftar grupları” tarafından bastırıldı.
Bastırılmakta!..
Geçmişe Sığınmak ve Geçmişe Saldırmak!..
“Ölen herkesi ille de hayırla yâd etmek” değilse de, “Ölmüşler arkasından kötü konuşmamak” emredilmiş bize.
Soya tapma ve kutsanan kimliklerin arkasına saklanma, “men edilmiş” fiillerden.
“Üretim kabiliyetleri” olmayanlar, çarenin tamamını geçmişte ararlar.
Burada soralım:
“Atam Fatih, 21 yaşında İstanbul’u fethetmişti” diyen “50’lik bir şahsın” övünmesi mi gerekir…
Yoksa…
Kendi kendine…
“Be adam, peki bu yaşa kadar sen ne yaptın!” diyerek hayıflanması mı?..
Geçmişin marifetlerini kendi hanesine kaydedip, geçmişin olumsuzluklarını “başkalarına” yüklemek nice kurnazlıktır?..
Kendilerini savunamaz durumdaki “ölmüşler” üzerinden “kavga” üretmek ne biçim iştir?
Geçmişteki “büyükler” çok iyi işler yapmışlarsa senin yapman gereken çok daha iyi işler ortaya koyma çabası içinde olmaktır.
Geçmişteki “büyükler” olumsuz işler yapmışlarsa, senin yapman gereken “ders almak”, aynı hataları işlemekten kaçınmaktır.
Günümüzün belirgin tavrını Mütefekkir Selami Çekmegil’den okuyarak bitirelim:
“Büyük hamlelere beşiklik yapacak büyük ruhlar ve beyinler yetiştirmenin sırlarını aramak ve çilesini çekmek yerine, geçmişin, başkaları tarafından tarihe bırakılmış değerlerini sömürme açıkgözlülüğünden bir şeyler beklemek... Kitleleri coşturma, avutma ve susturmanın yolu her şeyden önce, hararetli ‘ecdat ve mazi övme’ yahut da ölüp gitmiş insanlara sövme edebiyatından geçiyor!..”